‘En’lerde kaybolan insan.. Her zaman ‘en’ olamazsın. Çünkü ‘en’ olmak için verdiğin mücadele seni ilerletmez tam aksine geriye iter. Beyhan Budak’ın “Mutluluğu Kaybettiğin Yerde Arama” adlı kitabında da şöyle bir cümle geçer: “Her zaman en iyisi olamazsın, bazen bazı insanların hayatındaki kötü insan sen olursun. Önemli olan geçmişe yanmak değil, geleceği planlamaktır.”
Kendi içinde ‘en’ olma mücadelesi verirken etrafında gerçekleşen küçük güzellikleri göremezsin. Belki de kaçırdığın o küçük güzellikleri önemsemiş olsaydın bu mükemmeliyetçi arayışların arasında kaybolmazdın.
Mükemmelliyetçilik insanın yaratıcılığını engeller. İşleve takılan ve kendini hep en olma zirvesinde görmek isteyen bir insan ne yazık ki etrafındaki küçük detaylari kaçırır. Olanla yetinmeyi bırakıp her zaman olması gerekene odaklanır ve bu kısır döngü içerisinde kaybolur gider. Her zaman en iyi olma isteği sürekli geçmişe takılıp yerinde saymaya ve geleceği ıskalamaya yol açar. Ne zaman ki bu kısır döngü içinde kaybolmayı bırakırsak işte o zaman kendi hayatımıza yön verebiliriz.
Yine Beyhan Budak’ın ‘Mutluluğu Kaybettiğin Yerde Arama’ adlı kitabında: “Unutma kendini kimseye kanıtlamak zorunda değilsin, bırak insanları, ne düşünürlerse düşünsünler.” İnsan sürekli kendini kanıtlama ihtiyacı duyuyor, maalesef bu hepimizin sorunu. Bunun da üstesinden gelmek tabi ki her şeyde olduğu gibi insanın kendi ellerinde. İnsan kendini kabul aşamasına geçtiği zaman her şey daha da anlamlı hale gelir. Tüm artılarıyla, eksileriyle kendini kabullendiği anda insan, kendi ‘en’ini kendisi gerçekleştiriyor bir nevi. Öncelikle insanın kendisiyle savaşı bittiği anda kazanmış sayılır. Çünkü en büyük kötülüğü insan kendisine yapar.
İnsan olarak ‘en’ olma hırsımızın var olan potansiyelimizin körelmesinin önüne geçmemesi temennisiyle. .