Engelli insanlar yaşamları boyunca pek çok zorlukla karşı karşıya kalırlar. Bu zorluklardan bir tanesi de toplum tarafından engellilere karşı takılan kötü tutumlardır.
Bu tutumlar bireyi maddi ve manevi her açıdan etkiler. Engelli olmayan insanlar engelli insanları hep noksan görür ve onlara kötümser, yardıma muhtaç bir bakış açısıyla bakarlar. Oysaki engeli olmayan kişiler bile engelli olma adayıdır. İleride başımıza ne geleceği hiçbir zaman belli olmaz.
Şuan sağlıklı olmamız yarın veya ertesi gün de sağlıklı olacağımız anlamına gelmez. Sağlık göreceli bir kavramdır. Kişilerin verdiği değere göre biçimlenir. Kişi sağlığı için şüphe edip ona göre yaşamaya devam ediyorsa sağlığı bir nebzede olsun iyiye doğru gider. Sağlığı için şüphe etmeyip, kendini sürekli sağlıklı ve başkalarını hor gören kişiler ise kendilerini kandıran asıl yardıma muhtaç, engeli bulunan kişilerdir.
Engel dediğimiz kavram bedende değildir sadece. Kalbinde, ruhunda, fikrinde engeli bulunan insanlar çoktur şu hayatta. Bedenen çok iyilerdir ama kalben, ruhen ve fikren kirli düşüncelere sahip, engeli bulunan kimselerdir. Engelli bireylerin toplumda rahat yaşaması için onları normal bireyler gibi görmeliyiz, asla dünya dışı varlık, korkunç yaratık muamelesine maruz bırakmamalıyız onları.
Onlar da nefes alan, düşünceleri olan, seven, hisseden, duyguları olan varlıklardır. Bilhassa en çok ilgiyi, merhameti hak edenler de onlardır. Bizler çok fazla ilgiyi hak etmiyoruz aslında çünkü sağlığımız, yaşam kalitemiz engelli bireylere nazaran daha yüksek.
Engelliler ve engelli olmayanlar arasında bir kıyaslama değil bu yanlış anlamayın. Bir nevi az ve yetersiz olan davranışların, özelliklerin yükseltilmesinde onlara ilgi ve anlayış göstermekten bahsediyorum. İlgiyle beslenen benlikler kendilerini çok iyi hissetmeye başlarlar. Kalpleri huzur dolar, yaşama sevinci ile yanıp tutuşurlar. Daha önceden yapmak istemedikleri birtakım aktiviteleri bireysel veya grup içinde, onu ilgiyle besleyen kişiyle yapmak isterler. O yüzden ilgi ve anlayış engelliliğe kötü bakışın azaltılmasında kilit rol oynayan bir etkendir.
Yaşamımız boyunca toplumla iç içeyizdir. Zamanı geriye saran, zamanı durduran, zamanın işleyişini bozan bir role sahiptir toplum. Toplumda iyi ve kötü insanlar olmak üzere iki ayrı grup vardır. Bu gruplardan iyi insanlar grubu sürekli fedakarlık, yardımseverlik gibi iyimser anlayışlar içerisinde olan insanlara, hayvanlara kısacası tüm canlılara iyiliği görev bilen şahıslardır. Kötü insanlar grubu ise infiale düşen, sürekli etrafındakilere ezik, sakat, sağlıksız, deli gözüyle bakan kainatın huzurunu bozan benmerkezci kişilerdir. Bu kişiler insanlarla iyi geçinemez, engelli insanlara kötü gözle bakarlar. Konu buraya gelmişken kötü diye hitap ettiğimiz benliklere bir göz atalım.
Toplumda kimseyle iyi geçinemez, engelli bireylerle dalga geçer bu tip karakterize varlıklar. Nerede bir engelli vatandaş görseler onlara kötü muamelede bulunurlar, etiketleme yaparlar. Sen sakatsın ya da sen körsün,topalsın gibi betimlemelerde bulunurlar. Peki Engellilere Neden Kötü Gözle Bakıyoruz? Bu sorunun pek çok cevabı vardır aslında.
Bu cevaplardan birincisi engellilerin sahip olduğu özellikler ve kısıtlı olarak yapabildiği özelliklerle bağlantılı. Örneğin, görme engelli bireylerin az gören, ağır düzey görme yetersizliği olan, körlük gibi ileri dereceye kadar çıkabilen çeşitleri vardır. Az gören ve orta düzeyde görme eksikliği olan kişiler de engelli kategorisine girmektedir.
Görme engelli bireylere toplum tarafından genelde kör diye argoca bir kelimeyle hitap edilmektedir. Görme engeli olan kimseler baston yardımıyla zeminlerdeki belirteçleri hissederek yönlerini bulmaya ve ilerlemeye çalışır. Bizim toplumumuzda böyle insanlar yardım edenlerin sayısı bir elin parmakları kadardır neredeyse. Bu tarz kişilere yardım edenler, iyilik bilincini bilen, görgülü, bilgin, vefakar kişilerdir.
Zihinsel engelli, işitme engelli vatandaşlarımız ise çevreden gelen uyaranlara karşı tepki vermekte sıkıntı yaşayan kimselerdir. Bunlar da yaşamları boyunca pek çok sıkıntıyla karşı karşıya kalırlar. Toplumun etiketlemelerine maruz kalırlar. Toplum zihinsel engelli kişilere deli muamelesi göstererek onların normal insanlar gibi olmadığını yüzlerine karşı belli etmektedir.
Oysaki zihinlerinde engel bile olsa böyle kimseler sıradan bizler gibi birer varlıklardır. İşitme engelli bireylere ise toplum sağır gözüyle bakmaktadır. Çünkü onlar iyi işitemezler ve duyma konusunda ciddi anlamda sıkıntı yaşarlar. Engel sizin kalbinizdedir. Engelli diye benzetme yaptığımız şahıslar da aslında sizler bizler gibi hayatta stabil konumda olan, yaşayan, yaşamlarını sürdüren, her türlü kısıtlılığa rağmen kendi kendilerine bir nebzede olsa yeten elemanlardır.
Bizler bu varlıklara çoğu zaman kötü gözle bakıyoruz çünkü belli başlı eksikleri var evet ama onlar da kainatın kurucusu tarafından dünyada yer bulan farklı da olsa sadık ve emektar insanlardır. Emektar dedim çünkü onca zorluğa rağmen kendi kendilerine yetebiliyorlar. Sorumuzun ikinci ve genel anlamda son cevabi ise empati kurma yeteneğimizin çok zayıf olmasından dolayı engelli insanlara kötü gözle bakıyoruz. Okullarda empati duygumuzu geliştirecek dersler olmadığından dolayı çocuklarımız yanlış gelişme gösteriyor ve bu da ileride alaturka insanları gibi kötü muamele konusunda iyi olan, herkese kötü muamelede bulunan bireyler olarak yetişiyorlar.
Oysaki kendimizi başkasının yerine koyarak olaylara onun gözünden bakmayı öğrenmeliyiz. Bu da doğru eğitim ve doğru yaklaşımlarla sağlanabilir. Uzun lafın kısası engellilere kötü bakmamak için duygularımızı, empati yeteneğimizi, öz farkındalık bilincimizi geliştirerek doğru yollarda yolculuğumuzu sürdürmeliyiz ve engelli insanların yaşamlarını kolaylaştırma adına pek çok faaliyette bulunmalıyız. Görme engelli vatandaşlarımız için toplumsal mecraalarda, mekanlarda kabartma harfler kullanabiliriz.
İşitme engelliler için yüksek uyaranlı materyaller kullanabiliriz, Bir de tekerlekli sandalyeye muhtaç yürüme engeli olan vatandaşlarımız var tabiki. Onlar için de rehabilitasyon çalışmaları yapılmalı ve ulaşımda kolaylık sağlayacak sensörler kullanılmalıdır. Tekerlekli sandalyede oturup kalmak bir engel değildir asıl engel bu engelle mücadele etmemektir. Engeliniz ne olursa olsun savaşmayı ve sabretmeyi öğrenin bu sayede engel durumunuz belli bir ölçekte kalkmaya başlayacaktır. Asla pes etmeyin ve dirayetli olun.
Toplumdaki kötü muameleler sizi engeli olan noksan bireyler olarak nitelendirmesin. Çünkü asıl engel insanın kendi zihnindedir. Bunu unutmayın!