Botanik alanda 40 yıl çalışma yapan Prof. Dr. Mecit Vural, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle Ankara’nın nadir endemik bitki türlerini korumaya yönelik proje geliştirdi.
Ankara’da Türkiye’ye özgü tehlike altındaki 30 bitki türünün korunması için çalışma başlatıldı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü öncülüğündeki proje kapsamında tehlike altındaki türler üniversitelere eğitim ve koruma çalışmaları yapmaları için sahiplendirildi.
Botanik alanda 40 yıl çalışma yapan Prof. Dr. Mecit Vural, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle Ankara’nın nadir endemik bitki türlerini korumaya yönelik proje geliştirdi. Proje kapsamında başkentin tehlike altındaki 30 endemik bitki türü, üniversitelere sahiplendirildi. Endemik türlerden ‘Beypazarı geveni’ Ankara Üniversitesi, ‘Şah sümbülü’ Çankaya Üniversitesi, ‘Angora tırtılı’ ve ‘Anadolu kardikeni’ Hacettepe Üniversitesi’ne sahiplendirildi. Örnekleri üniversitelerin kampüslerinde yetiştirilen türlerle ilgili öğrencilere bilgi verilerek, farkındalık oluşturuluyor.
’30 TÜR VAHİM DERECEDE TEHLİKEDE’
Proje sorumlusu Prof. Dr. Mecit Vural, Ankara’daki 20 üniversitenin projeye katılacağını, diğer türlerin de sahiplendirilmesinin devam ettiğini söyledi. Prof. Dr. Vural, Ankara’da 2 bin 400 civarında farklı bitki çeşidi bulunduğunu ve bunların 400’ünün Türkiye’ye özgü bitkiler olduğunu söyleyerek, “Bu 400 endemik türün yaklaşık 100’ü tehlike altında. Yani daha dar alanlarda, daha az bireyle temsil edilen bitkiler, yani lokal endemikler. Bunların Dünya Doğayı Koruma Birliği tarafından kriterleri saptanmış, tehlike kategorileri 9 grupta toplanıyor. Bizim ilgilendiklerimiz vahim derece tehlikede olanlar. İlgilendiğimiz 30 tanesi vahim tehlikede olanlar, yani üst derecede korunması gereken türler. Üniversitelerden istediğimiz; eğitim alanında bu bitkiler duyurulsun, eğitim çalışmalarına katkı verilsin” diye konuştu.
Türü tehlike altında olan bir bitkinin korunabilmesi için el birliğiyle çalışılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Vural, “Ben bu birlikteliği sağlama ve farkındalığı arttırma peşindeyim. Bu bakımdan eğitim ve bilgilendirme çalışmalarını, yerinde bilgilendirme çalışmalarını ve habitatlarının bozulmadan, yaşam alanlarının bozulmadan muhafaza edilmesi çok önemli.
Birkaç bin fertle temsil edilen bireyler olduğu gibi sayıları 50-100 arasında değişen endemik bitkilerimiz de var. Ankara Üniversitesi’nin farkındalığını arttırmak için sahiplendiği tür Beypazarı geveni. Bu gevenin küçük bir örneği, çiçekli olarak şu anda bahçede yetiştirilmekte. Öğrencilerimize bilgi vermek, farkındalığı arttırmak amacıyla burada yetiştirilmekte. Bu şekilde 30 tane türün ilk aşamada çalışmaları üzerinde duruyoruz; ama 100 tür tehlike altında” ifadelerini kullandı.
Korunması gereken bitkiler için en büyük tehdit faktörlerinden birinin şehirleşme baskısı olduğunu söyleyen Vural, “Tarım ilaçlarının kullanılması, bozkırlarımızın, meralarımızın otlaklar olarak devamının sağlanması ve arıcılık faaliyetlerine önem verilmesi gerekirken maalesef sürülerek tarım alanlarına dönüştürülmekteler. Bu bakımdan şehir ve bölge planlamaları çok önemli, bu planlamalarda eksiklikler var. Gereği kadar alanlarımızı iyi planlayamıyoruz, iyi değerlendiremiyoruz. Orada hangi canlı yaşıyor ne var ne yok sorgulanmıyor. İnsanoğlunun yakın çevresinde gördüğü doğa tahribatını yerel yöneticilere bildirmesi çok önemli. Maalesef vurdumduymazlık var” ifadelerini kullandı.
TEHLİKE ALTINDAKİ 30 TÜR
Proje kapsamında sahiplendirilecek bitki türleri şunlar; Beypazarı geveni, şah sümbülü, angora tırtılı, Anadolu kardikeni, ergeveni, Koçak geveni, Gürsöğüt geveni, tuğ geveni, Acıkır geveni, karaca fiği, dişli çakşır, Ayaş çan çiçeği, ekim çanı, koca soda, Ankara aşotu, Türk kayagülü, Ayaş karagülü, akduvaklı kıskıs, Çayırhan sığırkuyruğu, Ankara şöleni, Nallıhan sarıbaşı, Nallıhan akyıldızı, Haymana zarif akyıldızı, Türk kantaronu, malyer çöveni, Ayaş gümüşü, Ayaş salbaşı, hanım çayı, yanardöner/ sevgi çiçeği, Tuz geveni, sakallı sığırkuyruğu.