Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz. İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımızın sabırsızlıkla beklediği bu proje ile ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamasının başında Müslüman aleminin Muharrem Ayı ile Hicri Yılbaşını tebrik ederek, “İnancımızda ve medeniyetimizde de önemli bir yeri olan Muharrem Ayı’nın 10’u aynı zamanda aşure günüdür.
Aşure günü tüm İslam dünyasında öncesinde ve sonrasında tutulan oruçlarla, yapılan ibadetlerle temizlenmenin, tazelenmenin vesilesi olarak görülür. Hz. Hüseyin efendimizin Kerbela’da şehit ediliş tarihi olması hasebiyle, bu mübarek gün aynı zamanda hepimiz için bir hüzün ve matem günüdür. Tüm Ehlibeyti ve tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. Muharrem ayının milletimizle beraber tüm İslam aleminin hayırlara vesile olmasını diliyor, Rabbim birliğimizi, dirliğimizi, muhabbetimizi daim eylesin diyorum” ifadelerini kullandı.
‘BU ÇALIŞMA, TARİHİ BİR DİPLOMATİK BAŞARIDIR’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye- Ukrayna- Rusya ve Birleşmiş Milletler’in (BM) iş birliği ile başlatılan Tahıl Koridoru’nun diplomatik başarı olduğunu vurgulayarak, “Son Kabine Toplantımızın ertesi günü Tahran’da Türkiye- İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 7’nci toplantısı ile Astana süreci kapsamındaki Türkiye- Rusya- İran 3’lü Zirvesi’ni gerçekleştirdik. Her iki toplantı da oldukça verimli gerçekleşti. Rusya ve Ukrayna tarafıyla da her seviyede görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Dünyanın yakından izlediği tahıl krizinin aşılması konusunda atılan adımın tamamen ülkemizin gayretlerinin ürünü olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Öyle ki son olarak BM Genel Sekreteri Guterres bunu şükranlarıyla ifade etti, Türkiye’ye teşekkürleri ile ifade etti ve artık bugün adım atıldı ve gemiler de yola çıktı.
İstanbul’da 22 Temmuz’da imzalanan anlaşmalar, dünyanın neredeyse 3’te 1’ninin tahıl ihtiyacını karşılayan Rusya ve Ukrayna pazarlarındaki düğümün çözümü bakımından tarihi bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye- Rusya- Ukrayna ve BM’nin iş birliği ile yürüyen bu sürecin sağlıklı bir şekilde devamı için her türlü gayreti gösteriyoruz. Bu süreci takip edecek Müşterek Koordinasyon Merkezi 23 Temmuz’da İstanbul’da faaliyete geçti.
Tahıl yüklü ilk gemi bugün Ukrayna’nın Odessa limanından hareket etti. Bu gemi İstanbul Boğazı’na ulaştığında Ukrayna- Rusya- Türkiye ve BM temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından kontrol edilecek ardından da yükünü indireceği limana doğru yolculuğuna devam edecek. Diğer gemilerin de belirlenen şartlar çerçevesinde tahıl ve diğer gıda ürünlerini taşımaya devam edeceğine inanıyoruz. Her ne kadar muhalefet idrak edemese de ülkemizin öncülüğünde başlatılan bu çalışma, insani ihtiyaçların karşılanmasına yönelik önemli bir diplomatik başarıdır.
İnşallah benzer diplomatik çalışmaları, enerji başta olmak üzere diğer alanlara da teşmil edebiliriz. Esasen Rusya- Ukrayna savaşının her iki taraf açısından adil bir barışla neticelenmesi için de çok gayret sarf ettik. İstanbul ve Antalya’da yapılan toplantılarda ortaya çıkan olumlu hava, maalesef sahadaki müessif gelişmelerle akamete uğradı. Şayet bir gün taraflar yeniden barışa yönelirlerse bunu bizim kolaylaştıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın” ifadelerini kullandı.
‘BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’NİN İNŞASI İÇİN ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ’
Yaptığı il ziyaretlerinde yaşadıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunlara değindi:
“Milli Güvenlik Kurulumuzun Temmuz ayı toplantısında terörle mücadeleden NATO Zirvesi’ne, Yunanistan’ın iyi komşuluk ilişkileriyle uyuşmayan tavırlarından Kıbrıs’a kadar pek çok meseleyi enine boyuna değerlendirdik. İstanbul’un tarihi ve potansiyeliyle önde gelen ilçelerinden Eyüp Sultan’da 22 Temmuz’da belediyelerimiz tarafından tamamlanan eser ve hizmetlerin açılış törenine katıldık. Bu vesileyle, İstanbul’un manevi muhafızı Eyüp Sultan hazretlerini rahmetle, tanzimle yad ettik. Aynı gün İstanbul arkeoloji müzelerimizdeki eserlerin açılışını da gerçekleştirerek her köşesi buram buram tarih, kültür ve sanat kokan İstanbul’umuzun zenginliğini bir kez daha hatırladık.
Hafta sonları, programlarımız el verdiğince, bir şehrimizi ziyaret ederek hem vatandaşlarımızı ziyaret ediyor hem de tamamlanan eser ve hizmetlerin resmi açılışını yapıyoruz. Önceki hafta sonu da Kayseri’deydik. Kamunun, belediyelerimizin ve özel sektörümüzün Kayseri’mize kazandırdığı 30 milyar liralık yatırımı hizmete açarken, 24 milyar liralık Ankara- Yerköy- Kayseri Hızlı Tren Hattı Projesinin de temelini attık. Bizleri coşkuyla bağrına basan, resmi rakamla 70 bin kişinin katıldığı Kayseri’deki bu törenlerde gerçekten alana ulaşana kadar bütün halkımızın ilgisi, alakası bizler için ayrı bir teveccühtü.
Kayserili kardeşlerimize bir kez daha buradan selamlarımı gönderiyorum. 24 Temmuz’da ise kısa sürede seçkin bir yükseköğretim kurumu haline gelen İbn-i Haldun Üniversitemizin ilk mezuniyet töreninde öğrencilerimizin sevinçlerine ortak olduk. Cumartesi günü de Ordu’daydık. Hem toplu açılış törenine katıldı hem Toprak Mahsulleri Ofisimizin fındık alım fiyatını açıkladık hem de uzunca bir süredir yüz yüze görüşemediğimiz Ordulu kardeşlerimizle, hemşehrilerimizle hasret giderdik. Orada da gerçekten büyük bir katılımın olduğu yine resmi rakamla 55 bin kişinin katılımıyla Ordu’daki toplantı, cadde boyunca bütün haklımızın ilgi alakasıyla ayrı bir heyecan vesilesiydi.
İki hafta boyunca çok sayıda kabul, toplantı ve görüşme ile milletimizin bize tevdi ettiği sorumlulukları yerine getirmeye çalıştık. İnşallah bu hafta sonu da Kocaeli’de, Kocaeli’deki tüm halkımızla, kardeşlerimizle hem toplu açılışlar hem de bir bütünleşmeyi birlikte yaşayacağız. Allah ömür ve milletimiz de destek verdikçe, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda gece gündüz çalışmayı, mücadele etmeyi, ülkemize yeni eserler ve hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz.”
‘ÖNÜMÜZDEKİ FIRSATLARIN, ÖDEDİĞİMİZ BEDELLERDEN BÜYÜK OLDUĞUNU BİLEREK HEDEFLERİMİZE İLERLEYECEĞİZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 yılda yaptıkları hizmetlerle geri kalmışlık prangasını söküp attıklarını aktararak, “Türkiye’nin son 20 yılda demokrasi ve kalkınma yolunda kat ettiği mesafenin önemini, karşımıza çıkan her bölgesel ve küresel krizde bir kez daha görüyoruz. Peki son 20 yılda ne yaptık? Son 20 yılda ülkemiz demokrasisini, vesayet cenderesinden kurtararak, her kesimden insanımızın asırlık hak ve özgürlük beklentilerini karşıladık. Temel hizmetlere ilişkin altyapımızı, eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora kadar her alanda tamamlayarak ayağımızdaki geri kalmışlır prangasını söküp attık.
Terör örgütleri ile mücadelemizi sınırlarımız dışına taşıyarak mafyatik yapılara göz açtırmayarak, 81 vilayetimizin tamamında insanlarımızın huzur içinde hayatını sürdürebileceği bir güven iklimini tesis ettik. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, diplomatik gücünü dost düşman herkese kabul ettirerek haklarımızı ve çıkarlarımızı en etkin şekilde savunabileceğimiz bir devlet konumuna geldik. İmkanları artmış, potansiyeli genişlemiş, altyapısı tamamlanmış, özgüveni güçlenmiş bir ülke olarak her alanda hedeflerimizi büyüttük. Velhasıl, gelecek bir ayımızı, bir yılımızı bile göremeyecek bir yerden, Allah’a hamdolsun, bugün 2053 vizyonunu inşa etmeye başlamış bir ülke durumuna geldik.
Hiç şüphesiz bu sürecin her adımında elde ettiğimiz kazanımlar yanında büyük bedeller de ödedik. Son dönemde verdiğimiz mücadelede de enflasyonun sembolü olduğu bedeller ödemeye devam ediyoruz. Bugüne kadar her başarımızı gayrete, sabra ve azme borçluyuz. İnşallah mevcut sıkıntılarımızın üstesinde de çok çalışarak, sabrederek ve azmederek geleceğiz. Önümüzdeki fırsatların, ödediğimiz bedellerden çok daha büyük olduğunu bilerek kararlılıkla hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz” diye konuştu.
‘ÜLKEMİZE YAPILAN İÇ VE DIŞ DAYATMALARI REDDEDİYORUZ’
Dünyanın ekonomik ve siyasi açıdan yeniden yapılanma sürecine girdiğini belirten Erdoğan, “Geçmişte özellikle ülkemizi siyasi istikrarsızlıklarla, sosyal gerilimlerle, ekonomik yıkımlarla, yeri geldiğinde darbelerle kendi istedikleri çizgide tutanların oyunları artık işe yaramıyor. Daha önemlisi bizi bu tür oyunlarla sömürerek geri kalmışlığı mahkum edenler, artık kendi güvenlik ve refah düzenlerini korumakta bile güçlük çekiyor. Bu tablonun ilk önemli işareti 2008 küresel finans krizinde görülmüştür. Bir sağlık krizi olarak başlayıp genişleyen koronavirüs salgınıyla gelişmiş ülkelerin üzerine titredikleri sırça köşklerin camlarında çok daha derin çatlaklar oluştu.
Rusya- Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik kriz ise makyajları iyice dökmüş ardındaki gerçek yüzü ortaya çıkarmıştır. Dünya siyasi ve ekonomik olarak kaçınılmaz bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Türkiye olarak bu tarihi dönüşümü, asırlardır dışlandığımız küresel yönetim sisteminde hak ettiğimiz yeri almanın bir fırsatı olarak görüyoruz. Ülkemizi uzunca bir süredir küçük sorunlar, küçük aktörler, küçük krizler, küçük ödüller üzerinden oyalayanların bu fırsatı değerlendirmemize engel olmalarına müsaade etmeyeceğiz.
Artık bu ülkeyi terörle, darbeci sivil ve askeri bürokrasiyle, üretmek yerine rantiye ile beslenen iş dünyasıyla, kifayetsiz siyasetçilerle oyalama devri bitmiştir. Hamdolsun artık devlet ve millet olarak tüm bu hakikatlerin farkındayız. Ülkemize yapılan iç ve dış dayatmaları reddediyoruz. Kendi vizyonumuzdan ve hedeflerimizden zerre taviz vermiyoruz. Sorunlarımızı çözecek imkana ve dirayete sahip olduğumuz gerçeğinden hareketle yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz. Bu anlattıklarımın hiçbiri hikaye değildir, senaryo değildir, muhal bir geçmiş değildir. Tam tersine yaşı 35- 40’ın üzerinde olan her vatandaşımız, filmi şöyle geriye bir sardığında bu sürecin kendi hayatındaki izlerini rahatça görecektir.
Eski Türkiye’yi yaşamamış gençlerimiz ise hem büyüklerine sorarak hem de bilgiye erişmenin bu kadar kolay olduğu bir dönemde basit bir araştırmayla aynı gerçeklere ulaşabilecektir. Doğruyu eğriden ayırmazsak, hele bir de unutursak aynı felaketleri tekrar yaşama ihtimalimize karşı bu tür hatırlatmaları zaman zaman yapıyoruz” dedi.
‘İHRACATIMIZI 250 MİLYAR DOLAR SINIRINA GETİRDİK’
Erdoğan, Türkiye’nin üreterek büyüdüğünü ve bu sayede ihracat rakamlarının 250 milyar dolar sınırına dayandığını aktararak, “Ülke olarak pek çok alanda verdiğimiz istiklal ve istikbal mücadelesinin ekonomideki yol ayrımında hükümet olarak bir tercihte bulunduk. Ya faiz- kur- enflasyon denklemine uygun şekilde finansal sıkılaştırmaya gidip bu arada belki 10 milyon vatandaşımızın işsiz kalmasına yol açacaktık ya da istihdam odaklı yeni bir yola girecektik. Bir ara 26 buçuk milyona kadar gerileyen istihdamın ekonomik ve sosyal maliyetlerini en iyi biz biliyoruz. Bunun için tercihimiz istihdamdan yani vatandaşlarımızın işinden, aşından, huzurundan, geleceğinden yana kullandık.
Nitekim bu sayede dünya küçülürken biz üreterek büyüdük ve ihracatımızı 250 milyar dolar sınırına getirdik. Yine bu sayede dünyada istihdam azalırken biz 31 milyon sınırına dayanarak tarihimizin en büyük rakamına ulaştık. Geçtiğimiz yıl elde ettiğimiz yüzde 11’lik büyüme ile G-20 ülkeleri içinde ilk sıraya yerleştik. Her ne kadar birileri bu politikanın başarısını gölgelemek için yalan üstüne yalan uyduruyorsa da uluslararası değerlendirmeler tam tersini gösteriyor. Mesela geçtiğimiz günlerde IMF, dünyanın büyüme rakamını aşağı yönlü, ülkemizin büyüme rakamını yukarı yönlü güncellemiştir” ifadelerini kullandı.
‘YILIN İLK YARISINDAKİ GELİŞMELER, 2022’Yİ HEDEFLERİMİZİN ÜZERİNDE KAPATACAĞIMIZA İŞARET EDİYOR’
Uyguladıkları sübvansiyonlarla vatandaşların en düşük maliyetlerle doğal gaz kullanmasını sağladıklarını aktaran Erdoğan, konuşmasının devamında şunları ifade etti:
“Pekçok faktörün bir araya gelmesiyle yaşanan enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki dengesizlikler elbette bizi de etkiliyor. Bu gelişmeler kürüsel ticaretin hacmini daraltmış, işleyişini zorlaştırmıştır. Petrol fiyatlarında bir ara 128 dolara kadar varan artışların ülkemizdeki pompa fiyatlarını 30 liraya kadar yükseltmesi bu dalgalanmanın bir sonucudur. Fiyatı neredeyse 11 kat artan doğal gazda yaptığımız yüzde 80’ini geçen sübvansiyon sayesinde vatandaşlarımızın olabilecek en düşük maliyetle evlerini ısıtmalarını sağlıyoruz.
Küresel fiyatlardaki dengesizliği istismar edenlerin otomobilden konuta, gıdadan elektroniğe kadar içerde yaptığı manipilasyonları yakından takip ediyoruz. Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle, bu istismarcıların kötü niyetlerini ellerinde patlatmakta kararlıyız. Diğer yandan Amerika ve Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin küresel ekonomik krize verdikleri tutarsız tepkiler, sorunu çözmek yerine daha da ağırlaştıracak gelişmeler doğurmaktadır. Biz ise yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla ile ülkemizi büyütme esasına dayanan Türkiye Ekonomi Modelinden taviz vermeyerek, krizden pozitif ayrışma stratejimizi dikkatle uyguluyoruz.
Bugüne kadar hayata gerçirdiğimizi yapısal reformlar sayesinde klasik dayatmaların dışında kalan bu programı başarıyla sürdürüyoruz. İhracattaki başarılı performansı, turizmdeki sevindirici gerçekleştirmelerle tahkim ederek hedeflere ilerliyoruz. Yılın ilk yarısındaki gerçekleşmeler, 2022’yi 47 milyon turist ve 37 milyar dolar turizm geliriyle hedeflerimizin üzerinde bir seviyede kapatacağımıza işaret ediyor. İnşallah ilerleyen tarihlerde bu rakamları da aşacağımıza inanıyorum.”
‘SENİN SIRTINDA KÜFE YOK’
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun fındık fiyatlarıyla ilgili açıklamalarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ordu’da fındık fiyatlarını açıkladık, Bay Kemal rahatsız oldu. ‘Ben 72 söylemiştim, 72 düşünüyordum’ diyor. Sen düşünmeye yine devam et. Senin sırtında küfe yok. Sen hala tahminlerden düşünüyorsun. Düşünce aleminden bahsediyorsun. Biz icraattan bahsediyoruz Bay Kemal, icraattan. Senin icraatın var mı? Yok, 72 düşünüyormuş. Hepsi tahminlerle konuşuyorlar. Biz ise icraat ve 1 dolardan 3 doların üzerine fındık fiyatlarını nasıl getirdik buna bakın. Biz orada vatandaşımıza da gittik evinde, bahçesinde sohbet ettik.
Evinde, bahçesinde sohbet ederken kendilerine beklentilerini sordum. Düşündüğünüz nedir, beklentiniz nedir? Vatandaşın dilinden ve gönlünden geçeni biz meydanda açıkladık. O zaman da meydan patladı. Biz vatandaşımızla beraberiz. Beraber olmaya da devam edeceğiz. Aynı şekilde dış ticaretimizde ortaya çıkan açığın en önemli sebebi enerji ithalatımızın bedelinde üç kata varan artış ile sanayi üretiminde kullanılan diğer emtia maddeleri fiyatlarındaki ciddi yükseliştir. Şayet özellikle enerji fiyatlarındaki bu dengesizlik olmasaydı Mayıs ayı itibarıyla 12 aylık cari işlemlerde 34,5 milyar dolar fazla verecektik. İnşallah hiç endişe etmeyin o günleri de göreceğiz” dedi.
‘ISI YALITIMI İÇİN DAİRE BAŞI 50 BİN LİRAYA KADAR KREDİ İMKANI SUNUYORUZ’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşları küresel enerji darboğazına karşı mevcut kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanmaya davet ettiğini ifade ederek, “Bilindiği gibi 2018 yılında ilan ettiğimiz ulusal Enerji Verimliği Eylem Planı’yla bina ve hizmetlerin enerji verimliliğini teşvik edecek yatırımları desteklemiştik. Yapılan hesaplamalar geçtiğimiz yıl enerji verimliliği için yapılan 1.3 milyar dolar yatırım karşılığında 372 milyon dolarlık tasarruf elde ettiğimizi gösteriyor. Sera gazını azaltmayla, iklim değişikliği ile mücadelemize de katkı sağlıyor.
Geçtiğimiz yıl 50 milyar dolarlık enerji ithalatı yapan, bu yıl aynı faturanın iki katına çıkması ihtimali olan bir ülke durumundayız. Vatandaşlarımızın her birinden dışa bağımlı olduğumuz enerji kaynaklarını basit tedbirle daha verimli kullanmak suretiyle hem aile bütçelerine hem de milli bütçeye katkı sağlamalarını istiyorum. Bunun için hanelerdeki ısı yalıtımı çalışmaları için vatandaşlarımıza daire başı 50 bin liraya kadar uygun şartlı kredi imkanı sunuyoruz. Yaşadığı yere enerji yalıtımı konusunda eksiği olan tüm vatandaşlarımızı bir an önce bu imkandan istifade etmeye çağırıyoruz” diye konuştu.
‘850 BİN ESNAFIMIZIN KAZANCINI VERGİDEN MUAF TUTTUK’
Küresel krize rağmen bütçe dengesinde herhangi bir bozulmaya meydan verilmediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yılın ilk 6 ayında 94 milyar liraya yakın fazla veren bütçemiz mali disiplinden asla geri adım atmadığımızın en somut ispatıdır. Üstelik, bu görünüme işçilerimize, memurlarımıza, emeklilerimize ve sosyal kesimlere verdiğimiz desteklere, yaptığımız yüksek oranlı artışlara rağmen ulaştık. Asgari ücrette tarihi artışlar yaparken tüm ücretlerin bu seviyedeki kısmından gelir ve damga vergilerini kaldırarak herkese ilave kazanç sağladık. Gelir vergisini kaldırarak 3 milyon çiftçimizi desteklerken, basit usule tabi 850 bin esnafımızın kazançlarını vergiden istisna tuttuk.
Gıdadan temizlik maddelerine kadar çok sayıda üründe yaptığımız KDV indirimleri ile hem vatandaşlarımızın fiyat artışlarından etkilenme seviyesini düşürdük hem de sistemi sadeleştirdik. Sadece 2022 yılında vatandaşlarımızı enflasyona karşı güvence altına alma çabalarımıza destek için vergi indirimleri ile vazgeçtiğimiz kamu geliri 251 milyar lirayı bulacaktır. Devletin imkanlarını her kesimden vatandaşımızla paylaşarak sosyal adaleti ve gelir dağılımındaki dengeyi koruma hassasiyetimizden taviz vermedik. Sosyal amaçlı harcamaların bütçe içindeki payını bu yıl yüzde 5’in üzerine çıkartarak 146 milyar liraya yükselttik.
Artık sosyal yardımları sadece mutlak yoksullukla sınırlı tutmayıp gelişen ve büyüyen Türkiye’nin imkanlarının adil dağıtımı aracı olarak kullanıyoruz. Bu çerçevede doğumdan ev onarımına, eşi vefat eden kadınlardan öksüz yetimlere kadar 49 farklı düzenli yardım programımız için ayırdığımız bütçeyi neredeyse iki kat artırarak 11,5 milyar liraya çıkardık” ifadelerini kullandı.
‘KUR KORUMA VE MEVDUAT HESAPLARI BÜYÜK İLGİ GÖRDÜ’
Enflasyonun vatandaşların hayatında yol açtığı sıkıntılar için ilave tedbirler geliştirdiklerini söyleyen Erdoğan, dünyanın enerji ve emtia fiyatlarındaki mevcut yükü uzun süre taşımayacağının açık olduğunu belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Fiyatlardaki durulma eğilimi başlamıştır. Bu durum ülkemizdeki enflasyonun küresel fiyatlarla ilgili kısmında da bir iyileşme başlayacağı anlamına gelmektedir. Bir dönem ayçiçek yağı üzerinden öyle bir fırtına kopartılmıştı ki tüm insanlık 5 litrelik bir yağ bidonunun içinde boğulacak endişesi ortaya çıkmıştı. Şimdi hem ithalat kanalarının açılması hem yerli üretimin artmasıyla bu konu gündemimizden kalkmıştır. Stratejik gıda ürünlerinin tedariki ve üretimleri ile ilgili benzer tedbirleri alarak milletimizin bir daha böyle endişelere kapılmasının önüne geçiyoruz.
Bugün Türkiye, tüm Avrupa’da herkesin dışarıdan aynı fiyatla aldığı petrol ürünlerini en uygun rakamla vatandaşlarına sunan ülke durumundadır. Bu imkanı vatandaşlarımıza akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükünü önemli ölçüde azaltarak sunduk. Elektrik tarifelerinde yaptığımız benzer bir vergi indirimi ile de faturaları düşürdük. Dünyanın her yerinde etkisi görülen enflasyon ve döviz kuru kaynaklı sorunlara karşı aldığımız macro ekonomik tedbirleri bankacılık uygulamalarıyla destekliyoruz. Milli paramızla tasarrufu teşvik için başlattığımız kur koruma mevduat ve katılım hesapları çok büyük ilgi gördü. Kredileri, yatırımı, istihdamı, üretimi teşvik edecek alanlarda olabildiğinde genişletiyor, buna karşılık enflasyona ve döviz kuruna olumsuz etki edecek alanlarda da sınırlandırıyoruz.
Bu yılın ilk yedi ayında Türk Lirası ticari kredi rakamının 2.7 trilyon liraya yükseldiğini görüyoruz. Ekonomimize dinamizm sağlayan KOBİ’lerimize kullandırılan kredilerdeki artış ise 384 milyar lirayı buldu. Ticari kredilerde ilk sırayı imalat sanayi alıyor. Amacımız, tüm kesimleri yaşanan küresel şoklara karşı destekleyerek istihdamın ve üretimin kesintisiz artışını sağlamaktır. Önümüzdeki süreçte bu amaçla hayata geçireceğimiz arz güvenliği ile fiyat istikrarını birlikte gerçekleştirecek tüm ihtimalleri hesaba katan yeni adımların hazırlıklarını da sürdürüyoruz. İnşallah yeni yılın ilk aylarıyla birlikte enflasyonun belirgin bir düşüş trendine gireceğini ümit ediyoruz.”
‘CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK SOSYAL KONUT HAMLESİNİ BAŞLATIYORUZ’
Sosyal konut projesinin detaylarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü konut sektöründe de yerine getirecek yeni projeler geliştirdik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizde en büyük dönüşümleri gerçekleştirdiğimiz alanlardan biri de şehirciliktir. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 170 bin vatandaşımızı çevre düzenlemeleri ve sosyal donatıları ile ev sahibi yaparak ekonomik, sağlıklı, güvenli konut üretiminde dünyada eşi benzeri olmayan bir başarı ortaya koyduk. Bundan yaklaşık 1 buçuk yıl önce de 100 bin sosyal konut inşası için çıktığımız çağrıya 10 katından fazla talep aldık. Ülkemizin 81 şehrinde hız kesmeden toplu konut projelerini sürdürüyoruz.
Pek çok ilimizde şehir içinde kalan sanayi alanlarını dışarıya taşıyor, bu konudaki talepleri de süratle yerine getiriyoruz. Şimdi de Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz. İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımızın sabırsızlıkla beklediği bu proje ile ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir. Vatandaşlarımızı kira öder gibi taksitlerle yerel ve yatay mimari anlayışına göre inşa edilmiş konut projeleri ile ev sahibi yapacağız. Sıfır atık uyumlu, enerji verimli, iklim dostu malzemelerle yapılacak bu konut projelerinin tamamında yenilebilir enerji sistemleri kullanılacaktır.
Amacımız salgın döneminde daralan konut arzını hızla artırarak hem inşaat sektörünü canlandırmak hem de insanımızın erişebilir şartlarda ev sahibi olmasını temin etmektir. Bu adım son dönemde ciddi şikayet konusu olan kiraların da düşmesine yol açacaktır. Her zaman olduğu gibi bu projede de şehit yakınları ve gazilerimiz ile emeklilerimize özel bir kontenjan ayıracağız. Ayrıca ilk defa evlenen gençlerimiz de bu projede kota sahibi olacaktır. Önümüzdeki ay bir tanıtım toplantısıyla tüm detaylarını milletimize duyuracağımız konut kampanyasının şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.