Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın (ÖiB) projesi kapsamında yayınlanan Nisan 2022 raporuna ilişkin yazılı açıklamasında, “En acil ihtiyacımız yargı bağımsızlığı” dedi.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Türkiye’nin demokratik ve anayasal hukuk devleti olması için her türlü katkıyı vermeye devam edeceklerini belirterek, “Özgürlük için Basın projemiz çerçevesince aylık hazırladığımız basın ve ifade özgürlüğü ihlalleri raporlamamız bize en acil ihtiyacımızın yargı bağımsızlığı olduğunu gösteriyor. Yargı kararlarıyla kamuoyu vicdanı aralanmamalı ve adalete güven duyulmalı düşüncesindeyiz. Maalesef tam tersine vicdan yaralayıcı kararlara tanıklık ediyoruz” dedi.
Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti Özgürlük için Basın (ÖiB) projesi kapsamında yayınlanan Nisan 2022 raporuna ilişkin yazılı açıklamasında, Türkiye’nin geçtiğimiz ayki gündemini toplumda adalete inancı zedeleyen yargı kararlarının oluşturduğunu söyledi.
Bilgin, “İstanbul’da Suudi Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetini işleyenler hakkındaki dava dosyasının Suudi makamlarına verilmesi ve Gezi eylemleri gerekçesiyle 1637 gündür tutuklu Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla hak savunucusu kimlikleriyle tanınan kişilere verilen ağır cezalar büyük infial ve tartışma yarattı. Bu kararlar ulusal ve uluslararası kamuoyunda ‘yargı bağımsızlığı’ boyutuyla tartışılırken, Kaşıkçı dosyasının iadesi kararı, Türkiye’nin ekonomik darboğazdan çıkışta Körfez/Arap sermayesine bel bağlayışı diye nitelendirildi” tespitlerini paylaştı.
Bilgin, “Kaşıkçı davası meselesi gazetecilere yönelik şiddet uygulanmasına ilişkin ‘cezasızlık’ sonucuna işaret etmektedir ki gazeteci cinayetini cezasız bırakmak küresel çapta bizler yani gazeteciler için öldürülme riskini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra Türkiye’nin cezasızlık sonucuna ortak olması, imza attığı insan hakları sözleşmeleriyle ama en önemlisi de insan hayatına gösterilmesi gereken değer ile tümüyle çelişkili olduğu gibi adalet beklentilerini boşa çıkarmaktadır” değerlendirmesinde bulundu.
Nisan ayında İstanbul Valiliği’nin talebiyle kadınlara yönelik cinayet ve saldırılarla mücadele amacıyla 2010 yılında kurulan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği hakkında kapatma davası açıldığını da anımsatan Bilgin, “Bu dava ve 8 Mart’taki yürüyüşlerde kadınlara uygulanan fiziki şiddet görüntüleri, Danıştay 10. Dairesi’nin gündemindeki İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili dava sürecinde hangi yönde karar verileceği sorularını tekrar gündeme taşıdı[kş1] .
Şarkıcı Bergen’i öldüren Halis Serbest’in ‘kişilik haklarına saldırı’ gerekçesiyle Bergen filmine açtığı davada, filmin yayınlanması yönünde karar alınması olumlu gelişme olarak raporumuzda not edilmişti. Ancak Nisan ayında Serbest’in yaşadığı Adana Kozan’da Belediye Başkanı Kazım Özgan’ın [kş2] filmin ilçede yayınlanmasını engellenmesi dikkat çekti. Kadın haklarıyla ilgili bu tablo, kuşkusuz ülkemizdeki basın ve ifade özgürlükleri aleyhindeki hak ihlalleriyle birlikte ülkemiz demokrasisine zarar vermektedir” diye konuştu.
Basın özgürlüğü bağlamında Basın İlan Kurumu (BİK) ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK), hükümete muhalif çizgideki medya kuruluşlarına yönelik cezalandırma politikalarını da takip etmeye devam ettiklerini belirten Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti olarak ilgili kararlar söz konusu olduğunda gerekli tepkiyi gösterdiklerini işaret etti.
Bilgin, “Basın mensupları aleyhindeki yargılamalar kapsamında Nisan ayı sonunda hapishanelerde 19’u hükümlü ve 22’si tutuklu olarak hapishanelerde toplam 41 gazeteci vardı” bilgisini de aktardı. Bilgin, “Nisan ayında da çok sayıda haber sitesine erişim engeli getirildi. Siyasal iktidara yakın iş insanları ve bürokratların soruşturulması gereken kararları ve uygulamalarına ilişkin haberlere ‘kişilik hakları ihlali’ ya da ‘milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması’ gerekçesiyle erişim engeli getiriliyor. Bazen bu engelle ilgili haber yapılması da yasaklanıyor. Artık sıradan bir uygulama haline getirilen bu kararlar gazetecilerin görev yapmasını, yurttaşların da haber alma hakkını ciddi biçimde engelliyor” diye ekledi.
Yerel basın kuruluşlarını derinden etkileyen olumsuz gelişmelerin yanı sıra Nisan ayında Yeniçağ’ın da ulusal yayıncılıktan bölgesel yayıncılığa geçmek zorunda kaldığını hatırlatan Bilgin, yazılı basın kuruluşlarında personel sayısını azaltacak değil arttıracak şekilde ilan gelirleri dağılımında iyileştirmeye ihtiyaç olduğunu kaydetti.