Yaklaşık 5000 sene önce Sümerler tarafından icat edilen yazı; günümüze gelene kadar birçok medeniyet tarafından farklı alfabelerle kullanılmıştır. El yazısını son yıllara kadar hepimiz kullanmaktaydık fakat gelişen teknoloji ile yazı yazmayı bırakmaya başladık.
El yazısı o kadar önemlidir ki tarih boyunca popülerliğini hep korumuştur. İnsanların el yazıları kendilerine özgü karakteristik özellikler taşır. Yazılardaki bu özellikler, kişinin yazmayı öğrenmesi ile başlar ve gelişerek zamanla şeklini alır. Grafoloji veya yazıbilim, el yazılarının çizgi, boyut, şekil, düzen, kâğıda uygulanan basınç, eğim ve hız gibi teknik özellikler açısından incelenerek, kişinin fiziksel ve psikolojik yapısının analiz edilmesidir. Yazı özelliklerinin incelenmesi adli tıbbın bile konularından birisi olmuştur.
Beyin gelişimini destekleyen faaliyetleri uzun yıllardır araştırmaktayız. Birçok bilim insanı spor yapmak, okumak, enstrüman çalmak gibi faaliyetleri önermektedir. Buradaki amaç beyindeki birçok nöron grubunun koordineli çalışmasını sağlamaktır. Bu faaliyetler beynin her iki lobu arasındaki bilgi iletişimini sağlayan sinir ağlarından oluşan korpus kallozum adlı yapının hacmini ve etkinliğini artırdığı göstermiştir.. Böylece, beyinde mesajlar daha hızlı ve daha çeşitli yollardan iletilir ve beyin gelişimi desteklenir.
Yazı yazmak çok komplike bir iştir. Yazı yazan beyinde birçok nöron birbirleri ile iletişime geçerler. El yazısı kasların kordineli hareket etmesine yardım eder. Özellikle küçük veya karışık hareketler yapmak amacıyla kolların, ellerin veya parmakların koordinasyonu sağlayan ince motor kontrolü bu beceriyi ilerletir. Çocukluk çağında, beyin ve yazım arasında milyonlarca nöronlar arasında bağlantı oluşur. Bu durum tıpkı oyun oynamak veya nesneleri kullanmak gibi yazı yazma da beyin faaliyetlerini ve bu bağlantıların gelişimini uyarır. El yazısının, okuma ve yazma öğretimini kolaylaştırdığı çok önemli bir gerçektir.
Ayrıca; yazı yazmakta enstrüman çalmak, okuma ve spor yapma faaliyetlerine benzer şekilde serebral hemisferler (beynin sağ ve sol yarım küreleri) arasında önemli sinir yolları oluşturmaya yardımcı olur. Yazı ile ilgili çizgisel hareketler düşünce, dil ve bilginin geçici olarak depolanması dahil olmak üzere beynin belirli bölgelerinin aktivasyonunu sağlar.
Mart 2024 yılında yapılan Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin (NTNU) Gelişimsel Sinirbilim Laboratuvarı’nda 36 sağlıklı çocuk ile el yazısının beyine olan etkileri değerlendirilmiştir. El yazısı ve klavye yazan gruptaki gönüllülerin beyin aktiviteleri elektroensefalogram ve çeşitli testlerle değerlendirilmiştir. Çalışma sonucunda; el yazısı hareketleri ile beynin daha fazla kısmının uyarıldığını ve bunun sonucunda daha karmaşık sinir ağı bağlantısının oluştuğunu ortaya koyduğunu ortaya koymuşlardır. Çocukların elle başarılı bir şekilde yazmayı öğrenmesini ve aynı zamanda yapılacak göreve bağlı olarak klavye kullanmayı öğrenmesi için de okulda el yazısı eğitimi alması gerektiğini öne sürmüşlerdir.
Sonuç olarak; beyinde sinapsları artırabilecek bizleri nörodejeneratif hastalıklara karşı koruyabilecek aktivitelere ihtiyacımız vardır. Gelişen teknoloji özellikle çocuklarda el yazısının önemini azaltmaktadır. Bu konuda tedbir almaya ihtiyacımız var diye düşünüyorum.
Sağlıklı günlere…