Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Ekonomimiz 1 trilyon dolar seviyesini geçti tarihinde ilk defa. 1 trilyon 119 milyar dolar oldu ve kişi başına gelirimiz de 13 bin doları aşarak 13 bin 110 dolar olarak hesaplandı. Bu tarihimizin en yüksek rakamları, dolar bazında konuşacak olursak Türkiye bu rakamlarla dünyanın 17 büyük ekonomisi konumunda. Satın alma gücü dediğimiz bir hesap var ona göre ise 11 konumda” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Antalya’nın Kemer ilçesinde bulunan 5 yıldızlı bir otelde iş dünyası ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Bütün politikaları istişare içinde şekillendirip uyguladıklarını kaydeden Yılmaz, “İster bu ekonomi politikası olsun ister sosyal politikalar her alanda sivil toplum kuruluşlarıyla, kanaat önderleriyle, iş dünyasıyla istişare içinde bütün işlerimizi yapıyoruz. Bugün de sizlerle yapacağımız bu istişare toplantısının hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.
’57 MİLYONDAN FAZLA TÜRKİYE’YE YABANCI TURİST GELDİ’
Antalya’nın çok kıymetli bir il olduğunu ve genelde turizmle anılan bir il olduğunu kaydeden Yılmaz, “Antalya’ya turizmin başkenti diyoruz. Geçen sene 57 milyondan fazla Türkiye’ye yabancı turist geldi. Bunun 16 milyondan fazlası Antalya’ya geldi. Antalya’da misafir edildi. Bir rekor oldu. Tarihimizde Antalya’daki en yüksek rakamı görmüş olduk. Toplam gelirlerimiz de geçen sene 54 milyar doları geçti. Neye rağmen? İşte jeopolitik bir sürü gerginliklere, çatışmalara rağmen, bir sürü dünyadaki ekonomik sıkıntılara rağmen, turizmimiz gerçekten çok iyi bir performans gösterdi. Ben çalışanlarından işletme sahiplerine, yöneticilerine varıncaya kadar bu performansı gösteren bütün turizm sektörü mensuplarına yürekten teşekkür ediyorum. Ülkemize önemli bir döviz cari açığımızı düşürmüş oluyorlar” diye konuştu.
‘ANTALYA’YA BUGÜNE KADAR HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE ÇALIŞTIK’
Antalya’nın çok kıymetli bir il olduğunun altını çizen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Biz de merkezi idare olarak Antalya’ya bugüne kadar her türlü desteği vermeye çalıştık. Yatırımlarda hiçbir şekilde Antalya’yı ihmal etmedik. Tam aksine bütün gücümüzle destek olduk. Cumhurbaşkanımızın Antalya’ya olan ilgisini, sevgisini herhalde buradaki herkes görüyordur, takdir ediyordur. Geçmişte çok önemli projeler yapıldı. Ulaştırma sektöründen tutun hastanelere, üniversitelere yapılan yatırımlar yine baktığınızda EXPO gibi uluslararası fuarların yapılması, o vesileyle yapılan yatırımlar, barajlar, göletler, birçok merkezi idare yatırımını gerçekleştirdik.
Önümüzdeki dönemde de yine çok önemli projelerimiz var. Antalya Havalimanı dış hatlar terminaline yeni ilaveler yapıyoruz. Bu projemiz de çok dev bir proje. 750 milyon Euro değerinde. Bunu bitirdiğimizde 35 milyon yolcu kapasitesine sahip olan havalimanı 80 milyon yolcuyu ağırlayacak hale gelecek. Bunun da turizm açısından ne kadar anlamlı olduğunu herhalde en iyi buradaki iş insanları takdir ederler.”
‘DÜNYA TİCARETİ DE DÜNYA BÜYÜMESİ DE TARİHİ ORTALAMALARIN OLDUKÇA ALTINDA’
Zor bir dönemden geçtiklerini dile getiren Yılmaz, “Dünyanın hakikaten zorlu bir dönemi. Dünya ticareti de dünya büyümesi de tarihi ortalamaların oldukça altında. Son 20 yılını söyleyecek olursak, ortalama dünya son 20 yılda yüzde 3,6 büyümüş yıllık olarak. Son dönemlerde ise bu oldukça azalmış durumda. 2020- 2022 arası yüzde 2 küsurlara düşmüştü. Şu anda yüzde 3 civarında. Yani tarihi ortalamaların altında bir büyümeyle dünya yoluna devam ediyor. Malum pandemi belasını yaşadık. Bu ekonomiyi de çok etkiledi. Diğer yandan jeopolitik gelişmeler dediğimiz bu savaşlar, çatışmalar var.
Orta Doğu’da birçok çatışma alanı var. En son bütün hepimizin içini yaralayan Gazze’deki hadiseleri maalesef içimiz kan ağlayarak görüyoruz. Oradaki kardeşlerimize de inşallah bir an önce bu ateşkes sağlanır diye her türlü çabayı da sarf ediyoruz. İnsani yardımlarda da bütün imkanlarımızı kullanarak Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Ama yaşanan acıyı da hep birlikte görüyoruz. Ukrayna- Rusya çatışması, Kafkaslar’daki sıkıntılar, birçok böyle jeopolitik gerilimin de yaşandığı bir dönemdeyiz. Buna rağmen büyümemiz iyi gidiyor. Bir taraftan da deprem yaşadık. 11 vilayetimiz 14 milyona yakın nüfusumuz bundan etkilendi. Avrupa’da birçok ülkenin nüfusundan fazla bu. 14 milyon nüfus az bir şey değil.
Tarihimizdeki en büyük felaket. Allah rahmet eylesin diyoruz. Kaybettiğimiz insanlarımıza. Allah bir daha öyle günler göstermesin diyoruz. Ama bu depremin yaralarını sarma yönünde de her türlü gayreti sarf ediyoruz, sarf edeceğiz. Acil müdahaleler bitti. Şimdi kalıcı konutlar inşa ediyoruz. Yüz binlerce şehirde, kırsalda konuklar inşa ediyoruz. Bunun 40 küsur binini şimdiden teslim etmiş durumdayız. Her ay 15- 20 binini teslim ederek devam edeceğiz. Depremin yaralarını saracağız. İşte yollar, doğal gaz bağlantısı, hastanesi, okulu, bütün çevre düzenlemesi, alt suyu, elektriği her şeyiyle bölgeyi tekrar eskisinden de daha iyi bir noktaya taşımaya çalışıyoruz” dedi.
‘EKONOMİMİZ TARİHİNDE İLK KEZ 1 TRİLYON DOLAR SEVİYESİNİ GEÇTİ’
Depremin ağır yüküne rağmen Türkiye ekonomisinin iyi gittiğini belirten Cevdet Yılmaz, “Dünyayla mukayese ettiğimizde çok iyi bir performans gösteriyor. Geçen yılın rakamları şubat sonunda açıklandı. Dördüncü çeyrek rakamlarımız da çıktı. Buna göre ilk defa ekonomimiz 1 trilyon dolar seviyesini geçti. Tarihinde ilk defa. 1 trilyon 119 milyar dolar oldu ve kişi başına gelirimiz de 13 bin doları aşarak 13 bin 110 dolar olarak hesaplandı. Bu tarihimizin en yüksek rakamları, dolar bazında konuşacak olursak Türkiye bu rakamlarla dünyanın 17 büyük ekonomisi konumunda. Satın alma gücü dediğimiz bir hesap var ona göre ise 11’inci konumda. Dolayısıyla ekonomide büyümemiz hakikaten iyi bir noktada. İstihdamımız da bununla birlikte artmaya devam etti. Geçen yıl sonunda 32 milyonu aştık istihdamda. Bu da yine tarihi bir seviye. Ve işsizliği de tek haneli rakamlarla kapatmış olduk” şeklinde konuştu.
‘YILIN İKİNCİ YARISINDA ENFLASYONDAKİ DÜŞÜŞÜ GÖRECEĞİZ’
Enflasyon konusunda da yeni politikalar izlediklerini ve kararlı programları olduğunu belirten Yılmaz, mayıs ayındaki seçimlerden sonra siyasi belirsizliklerin bittiğini söyledi. Yılmaz, “Ekonominin temeli siyasi istikrardır. Siyasi istikrar olmadan ekonomik istikrar olmaz. Dolayısıyla istikrarımızı pekiştirmiş olduk. Ardından bir orta vadeli program ve 5 yıllık kalkınma planı hazırladık. Yol haritalarımızı şekillendirdik. Öngörülebilirliği artırdık. Bunları yaptık ve şu anda gerçekten etkili bir şekilde programımızı uyguluyoruz. Geçen yılın yaz aylarında yüksek enflasyon yaşadığımız için bu bir süre yıllık enflasyonu yukarıda tutacak.
Yani mayıs ayına kadar böyle bir seyir izleyecek enflasyon. Yıllık bazda. Haziran, temmuzdan itibaren ise enflasyonda belirgin bir düşüşü inşallah hep birlikte göreceğiz. Yıllık bazda. Aylık bazda zaten görmeye başladık. Ocakta biraz geçici bir durum oldu. Ocak ayında yıllık ayarlamalar yapıldığı için biraz yüksek çıktı aylık enflasyon ama bundan sonraki aylarda yine kademeli bir şekilde bir düşüş bekliyoruz. Bütün dengeleri dikkate alarak, aşama aşama enflasyonu gelecek sene inşallah yüzde 15’leri göreceğiz. 2026 senesinde ise tek haneli rakamlara yeniden bu ülkeyi kavuşturacağız inşallah. Bunu da laf olsun diye söylemiyoruz. Bunun planını, programını, yol haritasını yapmış durumdayız. Adım adım bu Politikalarımızı hayata geçiriyoruz” ifadelerini kullandı.
‘AVRUPA’DAKİ DURGUNLUĞA RAĞMEN İHRACATIMIZ 256 MİLYAR DOLARI BULDU’
Türkiye’nin cari açığının geçen yılın ortalarında 60 milyar dolar civarında olduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Türkiye’nin cari açığı, dış dünyaya karşı verdiği açık yıl sonunda bunu 45 milyar dolara kadar düşürmüş durumdayız. İnşallah daha da aşağıya gelecek. İhracatımızın da seviyesi iyi bir noktaya geldi. Avrupa’daki durgunluğa rağmen, temel ihraç pazarımız olan Avrupa’daki durgunluğa rağmen ihracatımız 256 milyar doları buldu. Bu da bir rekor ihracat açısından. Dolayısıyla dış dengemizde de önemli gelişmeler var. Bankacılık sistemimiz güçlü. Sermaye, yeterlilik oranları, aktif kalitesi gerçekten iyi bir finansal bankacılık sistemimiz var. Takipteki alacak oranı düşük. Orada bir sıkıntımız yok. Merkez Bankamızın rezervleri biraz gerilemişti. Orada da bir toparlanma sürecine girildi. Epeyce bir mesafe aldık” dedi.
‘GELİŞMİŞ ÜLKELERDE BU YILIN İKİNCİ YARISINDAN İTİBAREN GENİŞLEMECİ POLİTİKALAR BEKLİYORUZ’
Gelişmiş ülkelerde bu yılın ikinci yarısından başlayarak daha genişlemeci politikalar beklediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Yani faiz oranlarını muhtemelen yavaş yavaş düşürmeye başlayacaklar. Bu da gelişmekte olan ülkelere yeni bir sermaye akımı doğuracak. Bu yeni akımdan da siyasi güven ve istikrar ortamında izlediğimiz etkili politikalarla daha çok istifade edeceğiz inşallah. Daha fazla sermaye ama neyi istiyoruz biz? Uzun vadeli kalıcı sermaye gelsin diyoruz. Bu çerçevede de yurt dışında da gidip tanıtıyoruz. Yeni politikalarımızı anlatıyoruz. Yabancılarda da artık Türkiye’deki ortama bakarak yeni yatırımlar yapmak istiyorlar. Önümüzdeki dönem bunları da daha çok göreceğiz inşallah” diye konuştu.