Edebiyat ; hayatımızın vazgeçilmez unsurudur. Edebiyat; psikoloji, sosyoloji, tarih ve coğrafya gibi bir çok alanla ilişkisi vardır.
Hayatımızda duygu ve düşüncelerimizi ifade ederken kullandığımız her cümle aynı zamanda edebiyattır. Edebiyatla toplum ilişkisine gelince; edebiyat ile toplum bir aynaya benzetilebilir. Aynanın görünen tarafı yazarın duygu ve düşüncelerini ifade ederken; karanlık tarafı ise okurun hayal gücüne bırakılır.
Edebiyat; her sınıftan insanı konu alır. Geçmişte yaşanmış doğal afetleri, savaşları konu edinir. Örneğin Çanakkale, Kurtuluş, Trablusgarp savaşları vb. gibi olayları yazar anlatırken orada bu savaşı gören ve yaşayanların gözünden anlatmaya çalışır. Duyguyu okura hissettirmeye çalışır. Bu en iyi şekilde anlatan önemli yazarımız aynı zamanda şairimiz Mehmet Akif Ersoy’dur. Mehmet Âkif’in yazdığı bu eser tüm milletimizi yürekten duygulandırıyordu; Milli marşımız İSTİKLÂL MARŞI. İstiklal Marşımız edebiyat ile toplum arasındaki ilişkiyi en iyi özetleyen bir eserdir.
Edebiyat sadece toplumu etkilemez. Bir insanı da etkileyebilir. Edebiyatın insanlardaki yeri ayrı ayrıdır. Bazıları edebiyatı şiir, bazıları roman, hikâye olarak algılar. Edebiyat o kadar güçlüdür ki şarkılara da duygularımızı dökebiliriz. Özgürlüğümüzü anlatır, başkalarının yerine kendimizi koymamızı sağlar. Bazen bir kuş, bazen bir iyilik perisi, bazen de kötülere karşı savaşan bir asker…
Edebiyatın insan üzerindeki etkisi çok fazladır. Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal gibi şairlerimiz Allah’a olan inançlarını , dinlerine olan bağlılığını edebiyata dönmüşlerdir. Köroğlu gibi şairlerimiz ise yaşadığı büyük sıkıntılarını , uğradığı haksızlıklarını konu alan şiirle , edebiyat tarihinde adlarını yazdırmışlardır.
Sonuç olarak edebiyat hayatımızı her zaman etkilemiştir ve etkilemeye devam edecektir. Edebiyat her alanla ilişkilendirilebilir. İnsanı etkileyen olayları uygun bir şekilde anlatmasıdır. Edebiyat hayattır, sevgidir, duyguları açığa çıkarandır.