Sosyal medya, her geçen gün çocuk yetiştirme konusunda bir uzmanlık arenası haline gelmekte. Ancak, bu platformlarda paylaşılan tavsiyelerin altında yatan gerçek bilgi ve deneyim derinliği sıklıkla göz ardı edilmekte, bu da “herkes uzman” anlayışını beraberinde getirmekte.
Birçok ebeveyn, kendi çocuğuna uyan bir yöntemi bulmuş olmanın mutluluğunu paylaşarak, sanki bu tek doğru yolmuş gibi diğer ailelere önerilerde bulunuyorlar. Herkes aynı etkiyi alamayınca da yaftalamalar başlıyor. Ancak, burada gözden kaçırılan önemli bir nokta var: Her çocuk farklıdır ve her ailedeki dinamikler birbirinden farklıdır.
Sosyal medyada dolaşan çocuk yetiştirme tavsiyeleri genellikle kişisel deneyimlere dayanmakta, ancak bu deneyimler genellikle geniş bir literatür ve bilimsel temelden yoksun olabilmektedir. Bu da “işe yarayan” bir yöntemin evrensel geçerliliği olup olmadığını sorgulamamıza neden olmalı.
Öte yandan, literatür kirliliği, çocuk yetiştirme konusundaki bilgilerin sosyal medya üzerinden yayılmasını daha da karmaşık hale getiriyor. Bilimsel temeli olmayan, kontrolsüz deneyimlere dayalı tavsiyelerle dolu bir ortam, ebeveynlerin gerçek ve etkili bilgilere ulaşmasını zorlaştırıyor. Yanlış bilgiler, doğru gibi algılanabiliyor.
Bu noktada, bilinçli ebeveynlik anlayışı geliştirmek ve çocuk yetiştirmeye dair bilgileri eleştirel bir gözle değerlendirmek büyük önem taşıyor. Sosyal medyada dolaşan bilgilerin çoğunun kişisel deneyimlere dayandığını anlamak ve bu deneyimlerin evrensel gerçekleri temsil etmediğini bilmek, ailelere daha sağlıklı kararlar verme konusunda yardımcı olabilir. Unutmamak gerekir ki her çocuk eşsizdir ve onları anlamak için tek bir doğru yol yoktur. Kendi, çocuğunuzun farklılıklarını algılayıp, anlayarak ilerleyiniz.