Nasılsın? Sekiz harf, tek kelime ancak bu kadar önemli olurdu. Ama soru cümlesinde kullandığında. Cümleye göre anlamı değişen bu kelime, soru cümlesi olduğunda bambaşka bir hâl alır.
Çoğu kişi için basit gibi görünse de çok fazla önem içerir.
Aslında tek duymak istediğimiz bir kelimedir bazen. O tek kelimelik soru bir gelse devamı ip söküğü gibi gelecektir. Bazen olur ya nadir de olsa denk gelir. Nasılsın der biri. O kadar mecalin olmaz ki iyiyim der geçersin. Aslında hiç iyi değilim beni anla, iyi değilsin de bende anlatayım demek istersin. Ama bu sorunun önemini o kadar unutmuştur ki karşındaki, iyi olmadığını bile anlamaz. Bazen tek ihtiyacımız ” Nasılsın ? ” diyecek biri olmasıdır. Ve o soru doğru sorulup dinlendiğinde o kadar çok şeyi değiştirir ki şaşar kalırsınız.
Ama sormuyorlar, bu soruyu duymuyorum pek. Duyduğumda da şaşkınlıktan bi süre bişey diyemiyorum, iyiyim demekten başka.
Sorun nasılsın diye. İyiyim der belki de…Belki de iyi değilim diye başlar cümle. Ama emin olun bu soru o kadar iyi gelir ki bazen formalitede olsa…
Şimdi ben size soruyorum :
Nasılsınız ?
- İyiyim.
- Eh işte…
- Parçalı bulutlu.
- Sağanak yağışlı.
- İç güveysinden hallice.
- Karla karışık yağmurlu.
- Güneşli
Cevapları da aldığınıza göre bazı küçük ipuçları vereyim.
Bazen hava güneşli ama hissedilen eksi. Ki bu en kötüsü bence. Dışardan, camdan bakınca güneş var ne güzel dersin, aşağı indin mi de bu ne soğuk hiç öyle görünmüyordu bakınca dersin ve ayazı yersin. Bu yüzden iyiyim dediğinde biri, hava güneşli ama hissedilen eksi olabilir dikkat edin. Diğer havalar mı? Onlardan korkmayın. Onlar kendini belli eder. Yağmurlaysa yağmurlu, bulutlu ise bulutluyum der bakınca. Ama siz güneşe dikkat edin. O rengini belli etmez. Ancak dışarı çıkınca anlarsın, uzaktan bakınca anlaşılmaz.
Ha bu arada “NASILSIN? ” sorusunu sakın ihmal etmeyin. Önemli.
Herkese iyi haftalar.