Fıkralarıyla, söyledikleriyle ve davranışlarıyla güldüren güldürürken düşündüren ünlü Türk düşünürü Nasreddin Hoca sadece Türkiye’de değil Dünya’da tanınıyor.
Beyaz sakalı, kafasındaki devasa kavuğu, iri taneli tesbihi ve eşeğe ters binen mizacıyla zihinlere kazınan Hoca Nasreddin’i artık tüm Dünya tanıyor. Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde dünyaya gelen Nasreddin Hoca eğitimini Sivrihisar ve Konya Medreselerinde sürdürmüş hayatının büyük çoğunluğunu vefat ettiği ve türbesinin bulunduğu kendisiyle özdeşlemiş Akşehir’de geçirmiştir.
Pamuğu andıran beyaz sakalları, eşeğe ters binişi, beyaz renkli kavuğu ve insanı çok düşündüren cevaplarıyla tanınan Türk-İslam filozoflarından olan Hoca Nasreddin’e sadece Türkiye değil tüm dünya sahip çıkmış onunla övünür. Nasreddin Hoca bulunduğu köylerde imamlık ve vaizlik görevlerinde bulunur. Nasreddin Hoca eğitimini devrinin tanınmış ve bilgin insanlarından olan Seyyid Mahmut Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim Veli gibi hocalardan ders aldı. İşte bu yüzden Nasreddin Hoca milli kültürümüzden ziyade Türk dünyasına ve İslam alemine de mal olmuş bir düşünürdür. Azerbaycan’da Molla Nasreddin, Kazakistan’da Koja Nasreddin ve Özbekistan’da Nasreddin Efendi olarak bilinmesi bunlardan sadece birkaçıdır.
Fıkralarının tamamında sağlam bir dünya görüşü yer alır
Nasreddin Hoca’yı bir halk efsanesi yapan şey ise onun yıkıcı değil yapıcı bir insan olmasıdır. İnsanı güldürür fakat güldürürken ise düşündürür. Fıkralarındaki her bir söz bir gerçekliği çağrıştırır. Fıkraları günlük hayatından, hayatının her safhasından kesitlerle doludur. Fıkralarındaki düşündürücü cevapları, hazır cevaplılığı Türk milletinin mizah anlayışının ve zekasının bir özeti olarak görülür. Fıkralarında kendinin de benimsediği sağlam dünya görüşleri yer alır. Bu sebeple insanları düşünmeye, sorgulamaya ve kendilerini anlamaya yöneltmiştir.
Fıkraları Dünya’nın birçok diline çevrilmiş, uyarlanmış ve birçok kitaba konu oldu. Düşüncelerindeki, fıkralarındaki evrensel bu kucaklayış onu tüm Dünya’nın tanımasına ve sahip çıkmasına neden olur. Geçtiğimiz günlerde ise Japonya sokaklarında bir duvarın üstünde gözleri çekik çizilmiş, eşeğe ters binmiş Nasreddin Hoca figürü görüldü. Bu durum Nasreddin Hoca’nın tüm dünyada benimsenip sahiplenmeye çalışıldığı konusunda bir yarışın olduğunu gözler önüne seriyor.
Görüşleri türbesinin mimarisine yansır
Nasreddin Hoca’nın türbesi Konya’nın Akşehir ilçesindeki Selçuklu döneminin en eski mezarlığının birinin tam ortasında yer alır. Yeşil kubbesi, altıgen şeklindeki mermer sütunları ve türbeyi ayakta tutan ahşap kemerleriyle görenleri büyüleyen bir yapısı vardır. Türbesinin iki bölümden oluşur. İlk bölüm tek bir kapı ile kapalı asma kilitle kapalıyken diğer dört kapısı açıktır. Bu durum gören turistlerin ve ziyaretçilerin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Bu beş kapının anlamı açık olan kapılardan iyiliğin güzelliğin, dürüstlüğün, doğruluğun girip kötülüğün, yalanın, nefretin o kapalı kapıda kalmasını işaret eder. Bu durum Nasreddin Hoca’nın hoşgörü mizahına işaret eder.
Her Yıl Şenliklerle ve Eğlencelerle Anılıyor
Nasreddin Hoca’yı torunları unutmuyor ve her yıl Akşehir’de, Akşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Uluslararası Nasreddin Hoca festivalinde dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen konuklarla, göstericilerle ve misafirlerle kutlanıyor. Bu renkli şenlik her yıl belirlenen ünlü bir tiyatro oyuncusunun temsili Nasreddin Hoca olup kavuğu taktıktan sonra göle maya çalıp dellaların halkı şenliğe davetiyle başlıyor.
5-10 Temmuz tarihleri arasında 5 gün boyunca düzenlenen şenlikte hocayı anımsatan resim, fıkra, kompozisyon yarışmaları, ünlü grupların konserleri, en güzel gözlü eşek yarışmaları, trap atma yarışmaları, ücretsiz çocuklar ve yetişkinlere ayrı sinema ve tiyatrolar düzenleniyor ve insanlar Nasreddin Hoca’yı anımsarken diğer yandan ise eğleniyorlar. Bu festival her yıl on binlerce turisti Nasreddin Hoca’nın kimliğiyle Akşehir’de buluşturuyor.
Nasreddin Hoca ise yerini, kimliği ve kıvrak zekasını koruyarak zihinlerde yaşamaya devam ediyor.
Nasreddin Hoca fıkralarını ayıklamak halk kültürüne müdahale etmektir
Nasreddin Hoca 1616 Fıkrası adlı akademik eserin yazarı Dr. Mustafa Duman kitabının önsözünde yazdığı açıklamalarında, “Nasreddin Hoca fıkraları hayata bağlı olarak anlatılan ve yazılı, sözlü gelenekte günümüze kadar ulaşan fıkralardır. Bu fıkralara her gün yenisi eklenmektedir. Olay tamamen folklor kurallarına bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Bu bakımdan bazılarının yapmaya çalıştığı gibi Nasreddin Hoca fıkralarını belirli sayılarla sınırlamak, ayıklamaya, düzeltmeye kalkmak halk fıkralarının ortaya çıkmasında ve yayılmasındaki kurallara daha doğrusu halkın kültürüne müdahale etmektir.
Nasreddin Hoca ve 1616 Fıkrası’nda yazmalardan derlenen 489 fıkra ve sözlü gelenekten basma kitaplardan ve diğer yayınlardan derlenmiş 1127 fıkra yer almaktadır. Bu ikinci kategoride verilen fıkraların büyük bir bölümü Türkiye dışından 40 halktan ve 40 dilden derlenmişlerdir” ifadelerini kaydederek Nasreddin Hoca fıkralarındaki zenginliğin, çeşitliliğin, özgünlüğün ve evrenselliğin özüne dikkat çekti.