İnsan, varlıkların tek hayalperesti bir ortağı var. Bunu yazımın sonucunda açıklayacağım kalıtsal özelliklerimizi nesiller boyu aktarabiliriz.
Bir insanın umutları hayalleri olmasa yaşam gayesi neye yarar insan öleceğinin bilincinde bir varlık ölmeyecekmiş gibi çalışıyor. Bu olağanüstü bir mekanizma yaratıcının eseri.
Ben çok hayalperest biriyim hatta bir araştırma yapılsa hayal gen oranı yüzde yüz çıkabilir. Bir kitap okurken kahramanların geçtiği alanlarda seyahat eder dururum. Bazen uyumadan önce zihnim bir yerlere gider oraları gezer beynim temizlenir ve uyumam kolaylaşır. Mutlu olmak için büyük sebepler aramam açan bir menekşe, saksıma yeni ektiğim bir çiçek, alacağım dekoratif bir saksı ile mutlu olabilirim. Çocukken kristal avize taşının yansımalarının bir sihir olduğunu sanırdım. Oyuncaklarımı konuşturur içerisinde senaryoların olduğu bir çok hikayemi oynardım.
Şimdi gelelim çocuklara, çok hayal kurar neden beyinleri taze yeni şeyler öğrenmeye açıktır. Uçan bir ev, güçlü kahramanlar, konuşan hayvanlar, onların dünyası oldukça mutlu ve güzel şeylerle doludur. Çoğu kişinin “biz çocukken” dediği cümleler geçmişe duyulan bir özlemdir.
Çocukken huzurlu bir ev, bizi düşünen anne ve babamız, her şey oldukça güzel ve tek düze gider, büyüdükçe sorunlar sorumluluklar artar. Mutsuz, üzgün, bazen hırçın, nefret dolu bireylerin sürekli arttığını görürüz.
İnsanoğlu, genetik üzerine yaptığı çalışmalarda insanın genlerinin çokta sanıldığı gibi uçsuz bucaksız olmadığını bir domateste bile fazla bir gen olduğunu buldu. Çok şaşırtıcı bir durumdu, karmaşık yapı da bu kadar az gen olması durumu kafaları karıştırdı. Epigenetik adı verilen gen araştırmaları yapıldı.
“Epigenetik, insanların psikososyal bir kalıtım alanını paylaştığını ortaya koymuştur. Yaşanan acıların, savaşların, göçlerin gelecek nesiller üzerinde tahribat yaratabildiğini artık biliyoruz. Yeni çalışma alanları açılıyor. Örneğin, köleleştirmenin Afrika kökenli Amerikalılar üzerindeki etkisi inceleniyor. Günümüzde yaşayan torunlarının; intihara eğilim, depresyon, duygu durum bozukluklarına daha açık olmaları olasılığı inceleniyor.”
Soya dayalı tahribat gelecek nesillerde gözlenebilecek davranışları tetikliyor. Epigenetik üzerinde çok araştırılan varsayım ve sonuçları incelenen bir bilim. Küçük bir tırtıl hayal edin tombul dut yaprağı yiyerek tombullaşır. Bir süre sonra kendini hapseder sonra kozadan o müthiş desende bir kelebeğe dönüşür. Ömrü çok uzun olmasa da tırtılın yapısında yani gen mekanizmasında anlaşılır olarak yazayım hayal geni adı verilen ve bu süreci destekleyen bir gen mevcut imiş öğrenince çok şaşırdım.
Aynı gende bende de fazla olaydı kendimi bir koza ile kapatabilirmişim. İşin şakası tabiat çok yönlü değişik fikirlere gebe bir düzen bilmediğimiz ne çok şey ver. Hayalperest olmak dozunda olmak bence çok güzel bir huy soy bağlarımı şükranla anayım hayalleriniz gerçek olsun ama bir kelebeğin ömrü kadar kısa olmasın sevgiyle kalın.