Antalya’da dünyaca ünlü Döşemealtı halılarını dokuyan son zanaatkarlardan Ayşe Taç (57), unutulmaya yüz tutmuş mesleğinin öğretilmesi ve yaygınlaştırılması için hayalini kurduğu ‘usta öğretici’ belgesini aldı.
Dokuma deneyimlerini öğrencilerine aktaran Taç, “Döşemealtı halısının bitmesini istemiyorum. Senelerdir bunun için uğraştım” dedi.
Döşemealtı ilçesindeki Kovanlık köyünde yaşayan Ayşe Taç, 7-8 nesil öncesine dayanan ata mesleğini devam ettiriyor. 8 yaşında, Döşemealtı halılarını dokuyan annesine gaz lambası tutarak gözlemleyip, halı dokumasını öğrenen Taç, dokuma kültürünü günümüze taşıyan son zanaatkarlar arasında yer alıyor.
Ürettiği kök boyalarla genellikle kırmızı, mavi, lacivert, bordo, yeşil, siyah, beyaz renklerle halı dokuyan Taç, Türk düğümü, ters düğüm veya Gördes düğümü adı verilen teknikler ile ilmek ilmek halı işliyor. Dokuma kültürünü genç nesillere aktarmak için ortaokul ve liseyi bitirip, kalfalık belgesi alan Taç, Antalya Olgunlaşma Enstitüsü’nde usta öğretici olarak işe başladı. Dokuma deneyimlerini öğrencilerine aktaran Taç, mesleğini yaşatmaya çalışıyor.
HALI DOKUDUĞU PARAYLA EVİNİ DÜZDÜ, ÇOCUKLARINI OKUTTU
Ayşa Taç, daha 8 yaşında annesine gaz lambası tutarak kirmen eğirmesini, boyamayı, hazırlamayı ve dokumayı öğrendiğini anlattı. Döşemealtı halılarının hikayesini anlatan Taç, her evde halı dokunduğunu belirterek, “Daha önce Orta Asya’dan Kovanlık köyüne gelinmiş ve herkes halı dokumasını öğrenmiş. Daha sonra öğrenmek için bizim köye gelinmeye başlanmış. Ezbere dokuyoruz. ‘Senin motifin nerede’ diye soruyorlar. ‘Motif benim bilgisayarın içerisinde, kafamda’ diyorum.
Çünkü anneden öğrene öğrene devam ettim. 13 yaşında halıdan kazandığım parayla ev yaptırdım. Çeyizimi halıyla aldım. Düğünümü de bununla yaptım. Benim kaynağım halıcılıktı. Herkes yevmiyeye gitti ben az da olsa halı dokuyarak çarkımı döndürdüm. Bu nedenle halı dokumayı bırakmadım. Köye gelen gazetecilere, öğrencilere, yurt içi ve yurt dışından gelen herkese halı dokumasını öğrettim. Bu meslek bitmesin diye bu işi bırakmayın dedim. Öğrencilere öğretip, bu mesleğin sürmesini istiyorum” dedi.
YABANCILARA DOKUMA KÜLTÜRÜNÜ ÖĞRETTİ
Halı dokumaya yurt dışından yoğun ilgi olduğunu söyleyen Taç, “Onlarla arkadaş oldum. Japonlar geldi. Misafir olarak bana gelip, kaldı. Onların yardımlarıyla çocuklarımı okuttum. Workshop deniliyor, onu yaptık. Kazanda ip boyayarak gösterdim. Dip boyalar kullanıyorum. İpleri kendim boyuyorum. Hayıt, soğan kabuğu, çölmekten, ceviz, badem gibi şeylerden kendim boyalar oluşturuyordum. Japonlara kirmen eğirmesini de öğrettim. Bu işi tam ticarete dökecektim pandemi gelince ticarete vuramadık” diye konuştu.
ORTAOKULU, LİSEYİ BİTİRDİ, KALFALIK BELGESİNİ ALDI
Halı dokuma işleri nedeniyle köydeki bazı kişiler tarafından engellendiğini anlatan Taç, zor zamanlar geçirdiğini aktardı. Taç, “Bir öğretmen ablam, benim elimden tuttu. ‘Buraya geleli 15 sene oldu. Sen buna çok emek veriyorsun. Herkese sen tanıtım yapıyorsun’ dedi. Beni halk eğitime götürdü. Orada keçe kursu, 3 boyutlu çalışmalara başladım. Kalfalık belgemi aldım. Sonra da ustalık belgesi aldım. Halk eğitimde 1 sene de ücretsiz halı dokudum. Yaşlı ablalar bile ‘Keşke gözlüklerimizi takıp, torunlarımıza halı dokuyup, harçlık verebilsek’ diyor” dedi.
İLK KEZ KALEİÇİ’NE GİDİNCE GÖZ YAŞLARINA HAKİM OLAMADI
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca düzenlenen Antalya Kültür Yolu Festivali kapsamında Antalya Olgunlaşma Enstitüsü ile tanıştığını aktaran Taç, “İlk kez Kaleiçi’ne geldim. Bora beyle gelmiştim. Çok duygulandım. Üzüldüm ve ağlamaya başladım. Bora bey bana ‘Ağlama Ayşe abla, niye ağlıyorsun?’ dedi. ‘Buraya ilk defa geliyorum. Burada başka bir yer daha varmış’ dedim. Çok duygulandım ve ona sarıldım. Halının başından hiç kalkmamıştım. Sosyal yaşantım hiç olmadı.
Emine hocamla tanıştık. Benim anlattığım hikayeleri dinledi. Bana ‘Sınavlar olacak katılmak ister misin’ dedi. ‘Sevinirim, katılırım hocam’ dedim. Sınava katıldım, 1’incilikle bitirdim. Sonra Emine hocam ‘Kazandın’ diye aradı. Çok heyecanlandım. 57 yaşından sonra öğretmen oldum. Buna köyde inanan olmaz. Köydekiler benim ortaokulu, liseyi okuduğumu da bilmiyor. Bana emek veren herkese çok teşekkür ederim” diye konuştu.
‘DÖŞEMEALTI HALISININ SIRRINI VERİYORUM’
Antalya Olgunlaşma Enstitüsü’nde dokuma usta öğreticisi olduğunu belirten Ayşe Taç, “Şu an 1 öğrencim var. O benim kalemim. Benim okumam, yazmam var ama Mevlam gönlüme göre öğrenci verdi. Şu an ona halıyı ezbere öğretiyorum. Sonra modele bakarak öğrenecek. Döşemealtı halısının her sırrını veriyorum. Mesleğimi ona devredeceğim. Döşemealtı halılarını dokuyan son zanaatkarlardanım. Halı dokurken çok duygulanıyorum. Kafamda hiçbir şey kalmıyor. Akademisyenler bana alzaymır olmayacağımı söyledi.
Bu mesleğin böyle sırları olduğunu bilmiyordum diyerek teşekkür ettim. Halıyı dokurken ‘Senin modelin’ diyorlar. Ben de ‘Bilgisayarın içinde diyorum. ‘Bu kadar modeli nasıl kafanda tutuyorsun’ diyorlar. ‘Bilmiyorum, Allah’ın verdiği bir yetenek herhalde’ diyorum. Bana şaşırıyorlar. Büyük halılar 2 ayı geçiyor, küçük halılar da 1 ayda yapılıyor. Bana gram soruyorlar, ben de kazan kazan boyayıp, gözümün pratiğiyle çözüyorum. İpimi de telef etmiyorum. Hayalim, herkes bundan ekmek yesin. Yeni nesil telefonu bırakıp, bu işe dönsün. Döşemealtı halısının bitmesini istemiyorum. Bu kültürümüzü bırakmayalım, senelerdir bunun için uğraştım” dedi.
‘HER ŞEY AYŞE TEYZENİN BEYNİNİN İÇİNDE’
Antalya Olgunlaşma Enstitüsü usta öğreticisi Berna Kuşaner (26), “Bu işin okulunu okudum ama bizim dokuduğumuzla Ayşe teyzenin bize öğrettiği arasında çok fark var. Biz desen çizerek, her şeyi dokuduk ama Ayşe teyzenin dokuduğu her şey beyninin içinde. Bu mesleği devam ettirmek istiyoruz. Unutulmasın devam etsin. Olgunlaşma Enstitüsü’nde de devam ettirmek için çaba gösteriyoruz” diye konuştu.
‘GÜÇLENİP, GELECEK NESİLLERE ZANAATLARI TAŞIYORUZ’
Antalya Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Emine Erkal ise “Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı çalışan bir kurumuz. Cumhuriyetimiz’in 100’üncü yılında ‘Dokuma Atlası’ projemizde artık daha hızlandık. Geleneğin izinde, geleceğe ışık tutan projeler geliştiriyoruz. Özellikle usta isimleri bünyemize katarak daha güçlenip, gelecek nesillere bu zanaatları taşımayı amaç edindik.
Bunun ilkini Ayşe Taç hocamızla başlattık. Tabii ki bizim kurumlarımıza sınavla usta öğreticilerimiz alınıyor. Bu ustalarımız desen bilgisini, ip bilgisini ve tüm detayları bünyelerinde taşıdığı için de yaşarken, büyürken, bu sanatları öğrendikleri için de bizim için çok kıymetliler. Biz de bu ustalarımızdan öğrendiklerimizi gelecek kuşaklara taşıyıp, unutulmamasını sağlamaya çalışıyoruz” dedi.