Hatay’da 1912 yılında Anadolu Osmanlı Demiryolları tarafından yapılan Dörtyol Tren İstasyonu, depremlerde hasar aldı.
Çatısının bir kısmı zarar gören, bacaları düşen istasyonun duvarlarında da çatlaklar oluştu. Mersin İskenderun bölgesel treninin geçtiği hatta her gün karşılıklı 3 sefer yapılıyor. Aldığı hasara rağmen ayakta kalan tarihi tren istasyonu havadan da görüntülendi. İstasyonun hemen karşısında yaşayan ve çiftçilik yapan Yakup Kaya, “Benim çocukluğum istasyonun çevresinde geçti. Bir asırdır var çok sağlam kale gibi bir yapı olmasına rağmen bacaları yıkıldı, hasar aldı. Deprem çok şiddetliydi, içinde çatlaklar var. Henüz kimse gelip bakmadı. Tehlike teşkil ediyor çünkü çatıdaki 2 baca yan yatmış şekilde duruyor” dedi.
Kahramanmaraş merkezli depremlerin büyük yıkıma yol açtığı Hatay’da tarihi yapılar da zarar gördü. Dörtyol Tren İstasyonu da bu yapılardan biri, üst katında lojmanı bulunan yapının çatısında kaymalar oldu, bacaları yıkıldı, duvarlarında çatlaklar meydana geldi.
ÇATIDA YAN YATAN BACA TEHLİKE TEŞKİL EDİYOR
Tren seferlerinin devam ettiğini belirten istasyonun hemen karşısında oturan 43 yaşındaki Yakup Kaya, “Burada doğup büyüdüm, tren istasyonu bir asırdan fazladır duruyor. Çok sağlam bir yapı olmasına rağmen hasar aldı, bacaları yıkıldı. İçinde çatlaklar var ama Antakya bölgesinde büyük yıkımlar olduğu için gelip daha kimse bakamadı. Yıkılmış şekilde çatıda yan yatan baca tehlike teşkil ediyor. Eski ama kale gibi hala dışarıdan çok sağlam duruyor. Deprem sabahı tren seferleri yoktu. Antakya ve İskenderun’daki depremzedeler farklı şehirlere gideceği için seferler devam etti. Bugünlerde normaline döndü, günde 3-4 sefer yapılıyor” ifadelerin kullandı.
HAVADA MASMAVİ BİR IŞIK VARDI, ÜRKÜTÜCÜYDÜ
Deprem günü yaşadıklarını da anlatan Kaya, “Pazartesi okul olduğu için erken yattık. Benim bir köpeğim var normalde havlar ama ulumaz farklı tepkiler vermeye başladı. Birkaç kez dışarı çıktım ne olduğunu anlamaya çalıştım ama aklımızda deprem yoktu. Sonra sarsıntıya uyandık, gümbür gümdür sesler çıktı. Deprem diye bağırıp kaçmaya çalışıyoruz ama o kadar şiddetli ki bir adım ileti atamadık. Kendimizi zoraki dışarı attık. Havada masmavi bir ışık vardı.
Aynı zamanda yağmur vardı, ürkütücüydü. Hemen karşı mahalleden çığlık sesleri geliyordu. Herkes çok korkmuştu, büyük bir depremdi. O korkuyla buradan kaçıp gitmek istedik. Ama gittiğimiz yerde aklımız buralarda kalacağı için vazgeçtik. Çadırda kalıyoruz, evlere girmeye korkuyoruz. Çiftçiliğe devam ediyoruz çünkü üretimin de devam etmesi lazım” diye konuştu.