Bu topraklar kanla sulandı.. Bizim vatanımız ve bizim toprağımız, hazinemiz. Orda yaşayan insanlar; alevisi, sünnisi, süryanisi, hristiyanı, müslümanı, bizim insanlarımız…. Bizim onlara borcumuz var. Bırakın kavggayı birlik olalım.. Birlenelim. Silelim doğunun gözyaşlarını!
Merhaba sevgili yol arkadaşlarım,bu hafta sizlerle depremi ve orda deprem sonrası değişen hayatı konuşacağız.
6 Şubat ‘ta yaşanan deprem felaketini konuşan konuştu.. Yapılan yapıldı yada yapılmadı.. Bağışlar, yardımlar ulaştı, ulaşamadı onu da geçelim… Ya da işte A partisi gitti, B partisi gitmedi onu da geçelim..Yada yok işte AFAD şöyle Kızılay böyle… Sevgili canlar, güzel yol ARKADAŞLARIM! İnanın orda kimse bunu sorgulamıyor artık herkes bir şekilde hayat tutunmanın derdinde… Kendi memleketlerinde hayatı nasıl devam ettirir? İllerimizin ekonomisini nasıl toparlarız? Onun peşinde..
O çadırlarda yazın nasıl kalırız? İş nasıl buluruz? Açıkçası kimse ne siyasete ne de kimsenin yardımların üstünden propaganda yapmasına bakmıyor. Millet orda barınacak yer, yazın içecek su, wc gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak hayatı devam ettirmek derdinde..
Canlar ülkelerin yaşadığı büyük felaketler, siyasi yada ideolojik malzeme olamaz. Ancak o ülkenin hatası varsa hatası yada sınavı olur yada o durumdan ders çıkartılır. Bu durumu malzeme gibi kullanmak yerine oradaki canlarımızın sesine kulak vermek gerekir ki; o topraklar medeniyetin ve tarihin beşiğidir..
Artık zaman bunların ötesindedir. Ülkemizde böyle bir deprem gerçeği yaşanmışken ve ülkemizde bir deprem bölgesiyken kimse yatağında rahat uyumamalı. Herkes elini taşın altına koymalıdır. Dünyada bütün insanları eşitleyen iki şey vardır; Biri ölüm, diğeri ise kıyamettir. O yüzden herkes bu konuda duyarlı olmalı ve üzerine düşeni yapmalıdır. Biz bunu oradaki canlara borçluyuz.
Bu felaket kimsenin politik ya da sosyal malzemesi olamaz olmamalı. Oradaki insanlar yaşamanın derdinde siz neyi paylaşamıyor hala neyi tartışıyorsunuz?
Bilmiyorum gittiniz mi oralara? Ama ben Adana ve Tarsus ‘a gittim Mersin’e de gitmek nasip oldu. Her zaman duyardım yemekleri başka, adetleri başka… Gerçekten ülkemin en verimli, en bereketli, toprakları oralar.. Yemek kültürü, acılı ve baharatlı damak tadına hitap eden mutfağı, kendilerine has adetleri, örfleri herkesi biraraya toplayarak oluşturdukları her dinden, mezhepten, hiç düşünmeden korudukları, kardeşlik dolu halleri, birlik beraberlikleri… İnanın takdir edilmesi gerekir.. Ve bu insanlar bir gün 6 Şubat sabahı kalktılar; hiçbirşey yok hayatlarında…
Ben bir depremzede dinledim. Bir karı kocanın hikayesi. Adam anlatıyor: “Karımla üç gün göçük altında kaldık. Çok seslendik ama sesimizi ulaştıramadık. 3. günün sonunda mecalimiz kalmadı.Ümidi kestik. Eşimi çok sevdiğim için, ben erkeğim dayanırım. Ama sen, hem çocuklar da var. Şuradaki parçayı ver de kanayan bacağımı keseyim, o kanı içte kurtul. Ben ölsem de olur ama siz yaşayın.” Tam hatırlamayabilirim konuşmayı ama, amca gözyaşlarıyla anlatıyordu.. Bunu hatırlıyorum. Beni en çok etkileyen depremzede paylaşımı oldu bu. “SİZ YAŞAYIN BENİM KANIMI İÇİN HİÇ OLMAZSA SİZ KURTULUN”
İşte bu böyle bir fedakarlık, böyle bir çaresizlik… Nasıl ifade edilir?Bu saatten sonra didişmek, siyasi yada politik polimik yaratmak yerine önümüze bakmalıyız..
Bu insanlar için ne yapabiliriz? Ne yapmalıyız? İnanın ihtiyaçları var.. O kadar yardım yapıldı. Ama sonrası…..
1. Umumi Wc mesela havalar ısınıyor, koku vs durumları hijyensiz bir ortam..
2. Çadırlar artık kış içindi, sıcak tutmaya başladı. Klima, soğutma veya yazlık çadır temin edilmeli.
3. Orda olan birçok aile ve onların çocukları, bebekleri var. Hala bebek bezi, çocuk maması ve hijyenik bayan pedi, onların hijyeni içi sağlıklı taşıma suyu, banyo için su temini lazım. Hastalıklar bu şekilde yayılabilir çünkü..
Ayrıca gereken hukuki işlemlerin yapılarak orada yaşayan insanlara binalarını, en hukuki ve yasal yollarla teslim edilmelidir… Yasal ve hukuki sürecin başlatılması ve bu canlarımızın en kısa zamanda evlerinin verilmesi gerekir. İşte o zaman vicdanı rahat bir ülke olabilir ve bir nebze olsun borçlu olduğumuz bu insanlara borcumuzu ödeyebiliriz..
Sonuç olarak işte canlar! Bu topraklar kanla sulandı.. Bizim vatanımız ve bizim toprağımız, hazinemiz. Orda yaşayan insanlar; alevisi, sünnisi, süryanisi, hristiyanı, müslümanı, bizim insanlarımız…. BİZİM ONLARA BORCUMUZ VAR. BİZİM O HALKA BORCUMUZ VAR. BIRAKIN KAVGAYI BİRLİK OLALIM.. BİRLENELİM.
SİLELİM DOĞUNUN GÖZYAŞLARINI !!….
Eyvellah canlar görüşmek üzere..