Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Bugünün medya ekosistemi gerçekten çok ağır bir imtihanla karşı karşıyadır. Bugünün medya ekosistemi çok ağır bir dezenformasyon bombardımanıyla karşı karşıyadır. Doğru habercilik dezenformasyonla mücadelenin de en büyük silahıdır” dedi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ‘Muhabir: Dijital Dönemde Haberciliği Yeniden Düşünmek Forumu’nda konuştu. Altun, bugün dünyadaki birçok köklü medya kuruluşunun, habercilik alanına yaptıkları yatırımları azaltmaya başladıklarını ve sosyal medya kültürüne teslim olmuş durumda olduklarını söyledi. Altun, “Teorik olarak dahi artık bu büyük medya kuruluşları kendilerine hakikatin tercümanlığı vazifesini çok görmeye başlamış durumda. Bu bağlamda birçok batılı köklü medya kuruluşunun bilgi kaynağı olarak büyük oranda sosyal medyayı almaya başladığını ve mecralarını veri haberciliği yerine içerikleri hızla değişen birer ilan panosuna dönüştüğünü görüyoruz.
Buna mukabil şuna emin olunuz ki; bu süreç ülkemizin köklü medya kuruluşlarının kurumlarının direndiği, direnmeye çalıştığı bir süreçtir. Bugün ülkemizin köklü medya kuruluşlarının geçmişten getirdiği birikimlerini, kurumsal kapasitelerini günümüzün medya ve habercilik sektörünün gereklerini karşılayacak şekilde yeniliklerle birleştirmeye çalıştıklarını bu yönde çok ciddi bir gayret gösterdiklerini büyük bir memnuniyetle görüyoruz. Köklü medya kuruluşlarımız bir yandan habercilik mesleğinin nitelikli örneklerini ortaya koyarken diğer taraftan dünyada küresel vicdanın sözcülüğünü üstlenmektedir” diye konuştu.
‘FİLİSTİN’İN TANINMASINDA HABERCİLERİMİZİN DE PAYI VAR’
Altun, İsrail’in Gazze’de başlattığı soykırım operasyonunun başından beri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde iki kulvarda yoğun çaba sarf ettiklerini söyleyerek, “Birincisi İsrail’in saldırılarının bir an önce durdurulması ve bölgedeki insani krizin sona erdirilmesi için çok yoğun bir şekilde çaba gösteriyoruz. İkincisi ise İsrail’in soykırım ve savaş suçlarının belgelenmesi ve cezalandırılması için uluslararası kamuoyunu harekete geçirmeye çalışıyoruz. Bu iki çabanın kesişim noktasında hakikatperver medyamızın, milli medyamızın gerçekten çok hayati bir vazife üstlendiğini söylememiz gerekir.
Gazze başta olmak üzere bölgesel ve küresel kriz coğrafyalarındaki habercilerimiz, vahşetin ve insani krizin tüm boyutlarıyla görünür kılınması için canları pahasına mesleklerini icra etmeye devam ediyorlar. Daha önce Filistin’i bir devlet olarak tanımak konusunda isteksiz olan bazı devletler bugün Filistin’i tanıma kararı alıyorlarsa, bunda Türkiye’nin diplomatik girişimleri yanında yaşanan bu soykırım ve zulüm şartlarında mesleğini icra eden habercilerimizin de çok önemli payı vardır” dedi.
Altun, köklü medya kuruluşlarının bugün habercilik alanında daha yapıcı ve pozitif gündemlerin takipçisi ve hatta inşacısı olabildiklerine dikkat çekerek, “Örneğin; bugün Türkiye aynı zamanda ‘daha temiz bir çevre’, ‘yaşanabilir bir dünya’ çağrısıyla da küresel alanda gündem belirleyen, süreçlere liderlik eden bir ülke konumundadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleri, yine Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde devam eden ‘Sıfır Atık Projesi’ gibi girişimlerle biz Türkiye olarak tüm dünyaya vizyoner bir liderlik örneği sergiliyoruz. Ülkemizin medya organlarının ve haber kuruluşlarının bu yapıcı vizyonu paylaştığını, dijital dönüşümün imkanlarını kullanarak çevre ve sıfır atık konularını küresel alanda gündemde tutmak için yoğun bir gayret gösterdiklerini büyük bir memnuniyetle müşahede ediyoruz” ifadelerini kullandı.
‘DOĞRU HABERCİLİK KIYMETLİDİR’
Altun, günümüz dijital medya ekosistemi içinde haber üreticileri, tüketicileri, kamu otoriteleri, vatandaşların dezenformasyon sorunuyla yüzleşmek zorunda kaldığına vurgu yaparak, “Bugünün medya ekosistemi gerçekten çok ağır bir imtihanla karşı karşıyadır. Bugünün medya ekosistemi çok ağır bir dezenformasyon bombardımanıyla karşı karşıyadır. Elbette haber kaynaklarının belirsizleşmesi, merkezsizleşmesi de bu süreci derinleştirmekte, medya kuruluşlarına enformasyon olan güven de zedelenmektedir.
Bu çağda köklü medya kuruluşlarına gerçekten çok ciddi iş düşmektedir. Köklü medya kuruluşlarının kamuoyunda enformasyona olan güveni yeniden tesis etmek ve hakikat nöbeti tutmaya devam etmek gibi önemli vazifeleri bulunmaktadır. Unutmayalım; dezenformasyon tabiatı gereği ucuzdur, niteliksizdir, kalitesizdir. Doğru habercilik ise kıymetlidir, niteliktedir ve emek ürünüdür. Doğru habercilik dezenformasyonla mücadelenin de en büyük silahıdır. Her ne olursa olsun yeni teknolojik gelişmeler karşısında cesur olmalıyız. Bu süreçlerin nesnesi değil öznesi olabilmeliyiz” dedi.