Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Gamze Varol “Trakya’nın havası kirli” dedi
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Gamze Varol, “Trakya’nın havası da kirli. Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, partikül madde 10 açısından baktığımızda en kirli il Edirne ama özellikle sanayi kaynaklı kirlilik yani insan eliyle yaratılan kirlilik açısından baktığımızda Tekirdağ ve Kırklareli, Edirne’yi yakalıyor ki bu da PM 2.5 kirliliği” dedi.
NKÜ Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Varol, Dünya Sağlık Örgütü limit değerlerine göre, Türkiye’nin hava kirliliği karnesinin zayıf olduğunu belirterek, ölçüm istasyonları değerlerine baktıklarında Trakya’nın havasının da kirli olduğunu söyledi. Doç. Dr. Varol, “Trakya’nın havası da kirli. Üzülerek söylüyorum; Tekirdağ, Kırklareli, Edirne, partikül madde 10 açısından baktığımızda en kirli il Edirne ama özellikle sanayi kaynaklı kirlilik, yani insan eliyle yaratılan kirlilik açısından baktığımızda Tekirdağ ve Kırklareli, Edirne’yi yakalıyor ki bu da PM 2.5 kirliliği. Kirliliğin pek çok nedeni var. Isınma kaynaklı olabilir, ulaşım kaynaklı olabilir ama hızlı göç alma, kötü sanayileşme, fosil yakıt kullanımı, bunlar özellikle Edirne dışında Tekirdağ ve Kırklareli için kirliliği açıklamaya çalıştığımız sebepler. Daha çok sanayiyi düşünüyoruz” dedi
‘HAVA KİRLİLİĞİ KAYNAKLI ÖLÜMLER YÜKSEK’
Türkiye’nin, 2021 raporları incelendiğinde, hava kalitesi verilerinin çok iyi olmadığını söyleyen Doç. Dr. Varol, “Trakya bölgesinin hava kalitesi verileri iyi değil. Özellikle Edirne’ye baktığımızda Keşan kaynaklı yoğun bir kirlilik görüyoruz. Tekirdağ ve Kırklareli’ye baktığımızda bu kirliliğin daha çok sanayi kaynaklı olduğunu görüyoruz. Yapılan araştırmalar ve raporlar bize gösteriyor ki hava kirliliği kaynaklı ölümler oldukça yüksek.
Özellikle bu bölge için söyleyecek olursam 2017-2019 yılları arasında 30 yaş üstü ölümleri incelediğimizde hava kirliliği kaynaklı ölümlerin oldukça yüksek olduğunu eğer hava kalitesi Dünya Sağlık Örgütü limit değerlerine indirilseydi 1249 kişinin ölmesi engellenebilirdi, diye düşünüyoruz. Bu da çok önemli bir rakam. Bunun dışında Türkiye geneli için de benzer şeyleri söyleyebiliriz. 2019 yılında yaklaşık 30 bin kişi Türkiye’de hava kirliliği kaynaklı yaşamını yitirdi. Yani hava kirliliğine atfedilen, engellenebilir önlenebilir ölümler bunlar” diye konuştu.
‘KİRLİ HAVA KORONAVİRÜSÜ DE ETKİLİYOR’
Doç. Dr. Varol, son zamanlarda yapılan çalışmaların, hava kirliliğinin koronavirüsü etkilediğini ortaya koyduğunu belirtip, “Hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde kişiler daha fazla koronavirüse yakalanıyorlar ve hastalıkları daha ağır geçiyor. Bunun iki temel mekanizması var. Bunlardan bir tanesi zaten kirli havası bulunan kentlerde yaşadıkları için daha fazla kronik hastalığa sahipler ve biliyorsunuz kronik hastalığa sahip olmak, daha ağır koronavirüs hastalığı geçirmek demek. Covid-19’la pandemiyle mücadele etmek istiyorsak aslında kirli havayla mücadele etmemiz gerekir” dedi.
Makine Mühendisleri Odası Edirne Şube Başkanı Aziz Avukatoğlu da “Hava kirliliğinin sonuçlarını şöyle açıklayabiliriz. 2 ay önce Karadeniz’de ani yağmurlar ve sel baskınları oldu. Ben bu yaz Edirne’de gölgede 47 dereceyi gördüm. Kışın doğru dürüst kar yağdığını bilmiyorum. Bunlar hep karbon gazın sera gazı dediğimiz etkiyi yaratıp, soğuğu absorbe etmemesi, mekanı devamlı sıcak tutması.
Emin olun, tamamen doğal gaza dönülse, yüzde 100 bile değil yüzde 80’in üstüne bile çıkılsa yeşilin rengi bile değişecek. Hava kirliliğinin ikinci sebebi de Edirne’mizde araç sayısı mı arttı bilmiyorum ama sabah işe gidiş ve akşam işten dönüş saatlerinde yoğunluk oluyor. Bu da karbonmonoksit ve karbondioksitin aktif hale gelmesini, çevremizin ve havamızın kirlenmesine sebebiyet veriyor” diye konuştu.
Hava kirliliğinde kükürtdioksit ve karbonmonoksidin de etkili olduğunu söyleyen Avukatoğlu, “Düzgün yanma olmadığı zaman karbonmonoksit oranı artar ve çevre kirliliğine yol açar ve hava kirliliğini baskın hale getirir. Kükürtdioksit ise çevreye zararından ziyade bacalarda da kurum oluşumunu ve zift akımını sağlar. Bunlara engel olmak için özellikle kömüre ton başına 20 kilogram kireç serpilmesi gerekir. Serpilmediği zaman kükürtdioksit kötü yanmada daha çok aktif hale gelir. Bu nedenle bacalarımızın düzgün olması, yönleri belli ve kapaklarının takılması lazım” dedi.