Dikkatimi çeken üç şey.. Son dönemde gözlemci oldum çıktım diyebilirim. Çünkü artık yazmak gelmiyor neredeyse içimden mesleğime küstüm.
Nedeni açıkça belli aslında, mimarların, dış ticaret ve uluslararası ilişkiler gibi bölümlerden mezun olanların gazetecilik yaparken (gerçekten gazetecilik yapabilen gazetecilik mezunlarını tenzih ediyorum), biz gazeteciliğin her alanından mezun olan gençler olarak tecrübesiz vs denilerek kapı dışarı ediliyoruz.
Neyse gelelim asıl konumuza… Bu aralar dikkatimi üç şey çekti. Onlardan bahsedeyim azıcık size.
İsim vermeden kısaca konuya değinmek istiyorum. Çok sevdiğim ve çok sık gittiğim bir kitabevinden çıkan ve ağabey dediğim bir yazarın, eğer kitabı köşe yazılarından oluşmuyorsa bildiğim kadarıyla yatık yazılmaz ama eğik yazılmış bir şekilde çıkan kitabı. Açık konuşayım bu sefer bende yemedi bu kitap.
Bir de intihal davası var… Çok sevdiğim ablam dediğim bir yazarın kitabından intihal yapılması nedeniyle açtığı davayı kazanmasının ardından gündeme bomba gibi düşerek edebiyat dünyamızı ikiye böldüğünü söyleyebilirim. Ses getiren bu olay intihal yapan kişinin bayağı bir okur kaybı yaşayacağını söylüyor.
Son olarak yazacağım şey de 1 saat önce kendi yaşadığım olay, haber sitelerine SEO uyumlu içerik yazan- satan ne derseniz işte ondan ama işi gücü SEO’ya oynayıp kendini göstermeye çalışan biri olarak bana yapıldı. Kendi mesleğimde SEO uyumlu haber yazamıyormuşum diye reddedildim.
Sizce, kendi mesleğimizi yapabilmemiz için bir kanun çıkarda, mimarlar mimarlığa, gazeteciler kendi mesleklerine dönebilirler mi?