TÜSİAD tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen “Dijital Türkiye Konferansı” online olarak başladı.
“Oyunun Kuralları Değil, Kendisi Değişti” temasıyla düzenlenen konferansta, pandemiden sonra yeniden şekillenen dünyada dijital dönüşüm geniş bir perspektiften tartışılıyor.
Toplantının açılış konuşmaları TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı Serkan Sevim tarafından yapıldı. Konferansın ana tema konuşmalarını ise Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu gerçekleştirecek. Konferans çeşitli panellerle tüm gün sürecek.
Dijital Türkiye Konferansı TÜSİAD tarafından Türkiye’nin bilgi toplumuna geçiş yolculuğunda küresel rekabet gücüne katkı sağlamak amacıyla bu yıl ikinci kez düzenleniyor. Konferansta Kovid-19 salgınının ivmelendirdiği dijital teknolojilerle dinamikleri hızla değişen dünyada yeni iş modelleri, veri, yeşil ve dijital ikiz dönüşüm, insan kaynağının yetkinliği, e-Pazar yerleri, geleceğin teknoloji trendleri gibi dönüşüm sürecinin ana unsurları tartışılıyor.
“DİJİTAL DÖNÜŞÜM POTANSİYELİNİ HAYATA GEÇİRMEK İÇİN GENİŞ BİR VİZYONA İHTİYACIMIZ VAR”
Konferansın açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski , “Dijital dönüşümü farklı boyutlarıyla kapsamlı ve derinlikli bir şekilde ele alacağımız konferansımızın ikincisinde sizlerle bir araya gelmekten mutluluk duyuyoruz. Kovid-19 salgını ve maalesef ülkemizde de giderek artan şiddette yaşadığımız aşırı iklim olayları, küresel ölçekteki risklere ve krizlere hazırlıklı olunmasının kritik önemini gösteriyor.
Bugün; ülkelerin kalkınma stratejilerini gözden geçirmeleri ve değişen şartlara uyum sağlayacak şekilde yapılandırmaları halinde başarının sürdürülebilir olacağını biliyoruz. Ülkelerin dijitalleşme derecesi, rekabetçiliği etkileyen en temel faktör. Dinamik nüfus yapımız, bilişim teknolojilerinin kullanımındaki artış ve mobil uygulamaların gelişimi itibarıyla dijital dönüşüm sürecinde güçlü bir mesafe kat etme potansiyelimiz var. Bu potansiyeli hayata geçirmek için; eğitimin niteliğinin geliştirilmesi, yetkin insan kaynağının korunması, geniş bant altyapısının güçlendirilmesi, KOBİ’lerin teknoloji kullanımının desteklenmesi gibi unsurları içeren geniş bir vizyona ihtiyacımız var” dedi.
“DİJİTAL TEKNOLOJİLER KÜRESEL KARBON EMİSYONUNU YÜZDE 15’E KADAR DÜŞÜREBİLİYOR”
Yenilenen küresel düzene uyum sağlamak için kuşkusuz en önemli ihtiyaçlardan birinin tekenoloji olduğunu söyleyen Kaslowski şöyle devam etti:
“Yapay zeka, artırılmış gerçeklik, makine öğrenimi, blok zincir gibi yeni nesil teknolojilerin üretilmesi ve kullanılması; sektör ve ölçek fark etmeksizin verimlilik ve katma değer artışında katalizör oluyor. Çağın dinamiklerinin yakalanmasında “büyük veri” kritik bir rol oynuyor. İnternet “metaverse” ile kullanıcıya sadece izleme ve takibin çok ötesinde gerçek deneyim yaşatan sürükleyici bir evrene doğru dönüşüyor.
Büyük veri, ileri malzeme gibi yeni nesil teknolojilerin, üretimde verimliliğin artırılmasının yanı sıra iklim değişikliği ile mücadelede de önemli rol oynadığı da aşikâr. Dünya Ekonomik Forumu’nun bir araştırmasına göre, dijital teknolojiler küresel karbon emisyonunu yüzde 15’e kadar düşürebiliyor. Süper bilgisayarlar rüzgâr türbinlerinin tasarımının iyileştirilmesinde ya da enerji verimliliği için en uygun sahanın bulunmasında yardımcı oluyor. Yapay zeka teknolojisi tarımsal üretimde çiftçilerin pestisit ve yakıt kullanımını azaltmasını sağlıyor. Akıllı şehirler daha kaynak ve enerji verimli, daha güvenli bir yaşam olanağı sunuyor. Bu da topyekun bir hayat kalitesi artışı anlamına geliyor.”
“DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN ODAĞINDA İNSAN VAR”
Yeni teknolojiler, yeni iş modelleri ve dijital dönüşüm rekabet hukukunu da dönüştürdüğünü kaydeden Simone Kaslowski, “Veriye dayalı piyasaların genişlemesiyle rekabet hukuku ve verinin korunması, teknoloji hukuku gibi alanların kesişiminim artmasını öngörüyor. Teknolojilerin ülkemizde üretilmesi gerek sanayimizin gelişmesi ve ekonomimizin küresel rekabetçiliği gerekse istihdam politikalarımız açısından kritiktir. Dijital okuryazarlığın toplumun tüm kesimlerine kazandırılması, teknolojiye erişimde cinsiyetler ve bölgeler arasındaki farklılıkların giderilmesi de gerekiyor. Dijital dönüşümün odağında insan olduğunu hatırdan çıkarmamalıyız. Dinamik insan gücümüzün ve girişimcilerimizin yenilikçi iş modelleriyle ve en yetkin şekilde ülkemizin kalkınmasını güçlendirmesini arzuluyoruz ve çalışmalarımızı bu odakla sürdürüyoruz” ifadelerini kullandı.
“İŞ HAYATINA ETKİ EDEN DİJİTALLEŞME, KOVİD-19 ETKİSİYLE BÜYÜK BİR İVME KAZANDI”
Konferans konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı Serkan Sevim ise “Son 20 senedir iş hayatına etki eden dijitalleşme, Kovid-19 etkisiyle büyük bir ivme kazandı. Pandemi süreci, sektör ve ölçek fark etmeksizin dönüşüm ihtiyacını çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdi. Yine bu dönemde, dönüşümün teknoloji altyapı yatırımları kadar bakış açılarımızda da olması gerektiğini gözlemledik. Bir yandan yapay zeka, bulut bilişim, blok zinciri, büyük veri ve nesnelerin interneti gibi yeni nesil teknolojileri üreten sektörler doğarken, öte yandan bu teknolojilerin konvansiyonel şirketlerce kullanılması ile süreçte verimlilik, inovasyon ve katma değer artışının yaşandığını gözlemliyoruz. Alışılmış iş yapma yöntemlerinin gözden geçirilerek dijital teknolojilerin etkin kullanılması aynı sorunlara yenilikçi çözüm yolları geliştirdi” diye konuştu.
“BLOCKZİNCİR TEKNOLOJİLERİNİN 2030 YILINA KADAR KÜRESEL GDP’Yİ 1,76 TRİLYON DOLAR ARTIRMASI BEKLENİYOR”
Serkan Sevim sözlerine şöyle devam etti:
“Üretim ve tedarik süreçlerindeki değişiklikler, müşteri beklentilerinin hızla farklılaşması her yerde güvenli, kesintisiz, sürdürülebilir ve yüksek kaliteli dijital altyapı ihtiyacının önemini bir kez daha gösterdi. Yazılım, donanım ve hizmet segmentlerini içeren yapay zeka pazarının 2020 yılında küresel çapta 281 milyar dolar civarında olan gelirinin sadece bir yılda 320 milyar dolar mertebelerine çıktığı tahmin ediliyor. Gümrük süreçlerinden lojistiğe kadar birçok alanda dönüşümü tetikleyen blokzincir teknolojilerinin ise 2030 yılına kadar küresel GDP’yi 1,76 trilyon dolar artırması bekleniyor.”
“ÜRETİLEN VERİNİN SAYISI VE BOYUTU HER GEÇEN GÜN ARTIYOR“
İnternete bağlı akıllı cihazların çok büyük miktarda veri ürettiğini kaydeden Serkan Sevim, “IDC tarafından yapılan bir araştırmaya göre, 2025 yılına kadar küresel çapta 55,7 milyar cihazın olacağı ve bunların yüzde 75’inin bir IoT platformuna bağlı olacağı öngörülüyor. Üretilen verinin sayısı ve boyutu her geçen gün artıyor. İş dünyası olarak teknolojinin ve dijitalleşmenin fırsatlarından yararlanırken aynı zamanda risklere karşı da hazır ve korunaklı olabilmeliyiz” şeklinde konuştu.
“YAZILIM SEKTÖRÜ KATMA DEĞER ANLAMINDA YÜZDE 81’LİK ORAN İLE EN ÜST SIRALARDA”
Yazılım sektörünün birçok dijital sektörün doğuşunu sağladığını belirten Sevim sözlerini şöyle noktaladı:
“Yazılım sektörünün ve etkileşim içinde olduğu dijital sektörlerin 2019 yılında 2 buçuk trilyon dolar seviyesinde olan hacminin sadece 5 yıl içinde 4 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Ayrıca yapılan son araştırmalara göre dijitalin ana asfaltı olan yazılım sektörü katma değer anlamında yüzde 81’lik oran ile en üst sıralarda. Yine incelenen 64 sektörden 61’ine doğrudan katkı sağlıyor.
Biz de tüm bu nedenlerle, yazılım sektöründeki şirketlerimizin ihracat odaklı olarak “yerli ve global” vizyonu ile çalışmasını ve bu vizyonu gençlerimize kazandırmayı çok önemli görüyoruz. Yeni nesil teknolojilerin hızlı yükselişiyle birlikte iş yapış biçimlerinde olduğu gibi geleceğin mesleklerinde de köklü bir dönüşüm süreci yaşanıyor, dolayısıyla ihtiyacımız olan beceri ve yetkinlikler de eş zamanlı olarak dönüşüyor. Dijital beceri ve yetkinliklerle donatılmış nitelikli insan kaynağının varlığı dijital dönüşümde itici bir güç olarak karşımıza çıkıyor.”
“DİJİTALLEŞMENİN ÖNEM KAZANDIĞI BİR DÖNEMDEYİZ”
Tüm dünyanın değişim ve dönüşümden geçtiğini söyleyen Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı yaptığı konuşmada, “2021 zor bir yıl oldu. Dijitalleşmenin önem kazandığı bir dönemdeyiz. Bugün sizlere dijitalleşen dünyada hayırseverliğin dönüşümündeki bazı değerlendirmelerimizi paylaşmak istiyorum. İçinde bulunduğumuz dijital dünya sınırları aşarak yardım severliğin hedeflere ulaşmasını sağlıyor. Dijitalleşen dünyaya en hızlı şekilde gençlerin adapte olduğunu görüyoruz. Z kuşağının ana odağında teknoloji ve dijitalleşme yer alıyor. Bu neslin ana karakteristik özelliğinin gerçeği aramak olduğu ifade ediliyor. Türkiye’de 15-23 yaş arasında yapılan araştırmada gençlerin yüzde 78’i çevresel meselelerle ilgilenirken yüze 73’ü çevre dostu markaları tercih ediyor” dedi.
Güler Sabancı sözlerine şöyle devam etti:
Gönüllülük alanında sayısı artan küresel iyi örneklere dünyanın her yerinden kolayca ulaşabilirsiniz. Pandemi döneminde gençler kendi aralarında kurdukları iletişim araçlarıyla kendi mahallelerinde yaşayan ve evden çıkamayan kişilerin alışverişlerini yaptılar. Böylece kendi içinde bulundukları toplum için pratik hızlı mikro çözümler ürettiler. Bu gençler çok kıymetli bir dayanışma örneği gösterdiler. Gelişen teknolojiler sayesinde toplumsal sorunlara karşı yenilikçi çözümler üretebildiğimizi görüyoruz. Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde, eğitime erişimde, engellilik alanındaki sorunların çözümünde ve iklim acil durumunda mücadelede teknolojinin gücünden faydalanıyoruz. Teknolojiden daha fazla faydalanmalıyız.”
TÜSİAD’ın Youtube ve Twitter adreslerinden izlenebilen konferansın oturum başlıkları ise şöyle:
“Geleceğe Öncülük Etmek: Veri ve Analitik, Türkiye’de Dijital İnsan Kaynağının Geleceği, e-Pazaryerlerinin KOBİ, İnovasyon ve Ekonomiye Katkıları, Ticaretin Yeni Merkezi: Online Pazar Yerleri, Dönüşürken Büyümek: Geleceğin Teknoloji Trendleri, Dijital Ekonomide Veri Koruma ve Rekabet Hukuku, Dijital Dönüşümün Hızlandırıcısı Girişimler, Avrupa Birliği Dijital Tek Pazarı ve Küresel Etkileri, Teknolojiyi Dönüştüren Kadınlar.”