Deryâ-î Marmara’da bir inci : İzmit!… İlmek İlmek Örülen Bir Şehir! İzmit!… Efsaneler İle Dolu Şehir! İzmit!…
Cihâna karşı bir kubbe misâli bütün heybeti ile duran gökyüzünden inci taneleri misâli damlayan, toprağa can, aşığa canan olan yağmur damlalarının altında, geziyorum. İçimi bürüyen sekînet hâli ile kulaklarımı adeta bir ninni misâlince kuşatan yağmur damlalarının sesi ile Deryâ-î Marmara’da bir İnci misâli olan İzmit’i geziyorum. İnci tanelerinden oluşmuş bir tesbih misâlidir, İzmit! Siz hangi inci tanesine hissederek dokunsanız bir diğeri çeker sizi…
İlmek İlmek Örülen Bir Şehir! İzmit!…
Hissetmesini bilene meftunluk nişanını verecek kadar nâif ve dâhi ihtişamlıdır, Deryâ-î Marmara’nın İncisi İzmit! Her bir patikasında tarihin nâkş olunduğu bir gönül mekânıdır, gönüllerin şehri, İzmit! Tarih deryâsında yüzen gemilerin kaptanları, Bizans İmparatorluğu’ndan Osmanlı İmparatorluğu’na, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve dâhi günümüze, kilim dokurcasına ilmek ilmek örmüşler nice gönül mekânını bu inci misâli parıldıyan şehre!…
Efsaneler İle Dolu Şehir! İzmit!…
Evet! Efsaneler ile doludur, İzmit! Ama öyle kulaktan kulağa dolmalar denilebilecek efsaneler ile değil! 12. İzmit Belediye Başkanı Merhûme Leyla Atakan Hanımefendi misâli, İzmit Halkına güven, sevgi, saygı, hizmetler verebilmiş nice kıymetli şahsiyetler ile doludur, Deryâ-ı Marmara’nın İncisi İzmit! Çünkü, İzmit, belediye başkanlarının, valilerin, kaymakamların, bürokratların, büyüklerin bir abla, bir ağabey derecesinde sevilmeye lâyık görüldüğü bir şehirdir.
Gönüllerin şehri İzmit’te, gönüller, sevdalar, aşklar konuşulmuştur her dâim! Bu şehrin kavgaları, davalarıdır, her dâim! Bu şehrin halkı yeşile ve siyaha vurulmuştur bir kere, Mecnun misâli! Bu şehrin mahalleleri, sokakları, Kocaelispor’unun Stadı misâlidir! Okyanuslarda kopan fırtınalar misâli nice sevdalar ile doludurlar! Bu şehirde bir şey ya beyazdır ya kara! Ortası yoktur bir kere! Bu şehirde bir şey ya doğrudur ya yanlış! Yanlışa ılımlanmak yoktur bir kere! Pişmaniyesi gibidir bu şehir! Tatlı ve güzel! Kitap gibidir, okumasını bilene, bu şehir!
Sadece okunması değil yaşanılması gereken! Komşuluğun, dostluğun, kardeşliğin, mertliğin, yiğitliğin insan ile vuslata ermiş olduğu mekândır, bu şehir! Bu şehir; sevmesini de çok iyi bilir, seveni de! Hani derler ya Balkanlardan gelen soğuk hava diye! İşte! Siz, bir de Balkanlar’dan ne zorluklar yaşayarak İzmit’e göç edip, İzmit’i vatan bilenlerin yüreklerine sorun, Balkanlar’dan gelen soğuk havayı! Sanayinin başkentidir, bu şehir! İzmit bir deryâ misâlidir aslında! Kocaeli denebilecek her yer de deryâ taneleri misâli! Dalgıç olup deryâ tanelerine dokunup, hissedebilene ne mutlu!…
Yüreklerin Acısı! 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi!…
Bu şehir; hüzünleri de tâbir-î câiz ise iliklerine kadar yaşamış ve dâhi hissetmiştir! Hiç bir insanoğlu bu şehre enkazı ve dâhi enkazdan çıkmayı, bu şehrin halkından daha iyi anlatamaz! Bütün Türkiye’yi adeta bir buhran ateşi misâli sarmış olan 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi, bu şehirde yaşanmıştır, bu şehirde hissedilmiştir. Sorun bir 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’ni unuttunuz mu diye! Unuttum kelimesini belki de bulamazsınız bile! Çünkü bu şehir! Sevinmeyi de, hüznü de, vefayı da çok iyi bilir! Bu şehrin halkı kendisine kendisini bile unutturan 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi’ni hiç bir zaman unutmamıştır ve dâhi unutmayacaktır da!…
Velhâsılkelâm!…
Deryâ-ı Marmara’nın İncisi İzmit; ne yazmak ile biter ne de duymak ile öğrenilir. İzmit, sadece ve sadece yaşanılan bir şehirdir! Yaşamasını bilene! Naçizane, bu yazımda isminden söz ettiğim 12. İzmit Belediye Başkanı Merhûme Leyla Atakan Hanımefendi’yi ve dâhi O’nun nezdinde vefat eylemiş bütün İzmitimiz’in Âziz Büyüklerini, rahmet ve minnet ile yâd ediyor, sağ olan kıymetlilerimize nice sağlıklı, mutlu, huzurlu ve dâhi uzun ömürler diliyorum, hürmetlerimi iletiyorum!…