Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, 17 Ağustos depreminde enkaz altında kalarak, yaşamını yitiren 2,5 yaşındaki kızının anısına şiir kitabı yazdı.
Bülent Oruç, “Bu dizeleri yazmamdaki temel neden 17 Ağustos depreminde yitirdiğim kızımın verdiği acılardı. Allah’ın merhametiyle cennet bahçelerine yürüdü yavrum. Şimdi eşimle beraber ümidimiz ahiret gününde onunla buluşmak” dedi.
Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bülent Oruç, 17 Ağustos 1999 depremine ailesiyle birlikte Gölcük’te yaşadığı 5 katlı apartmanın 2’nci katında yakalandı. Yaklaşık 1,5 saat sonra eşiyle birlikte enkaz altından kurtulan Bülent Oruç’un enkaz altında kalan 2,5 yaşındaki kızı Hande’nin ise cansız bedeni çıkartıldı. Yaklaşık 3 yıldır kızı ve 17 Ağustos depremiyle ilgili şiirler yazan Oruç, “Önce gülümsedi sonra kanatlandı melek” adlı şiir kitabını çıkardı.
‘ACISI TARİF EDİLEMEZ’
Bir babanın başına gelebilecek en büyük faciayı yaşadığını söyleyen Bülent Oruç, “İlk göz ağrımı Hande’yi 2,5 yaşındayken kaybettim, 17 Ağustos depreminde. Bunun acısı tarif edilemez, acı aynı tazeliğini koruyor ve bu son İzmir’de meydana gelen acı felaket sonrası karşılaştığım manzaralar beni tekrar o günlere götürdü. Sanki tekrar o günleri yaşıyormuş gibi acılarım tazelendi. Kızım Hande kumral saçlı, yeşil gözlü dünyalar güzeli bir kızdı. Bana da çok düşkündü, her yerde beni isterdi yanında. 17 Ağustos depreminin yaşandığı gece, ona özel yaptırdığımız odasındaydı. O büyük sarsıntıyla enkazların içerisinde, toz dumanların arasında uyandık. Eşimle birlikte beraberdik. Bağrışmalarla birlikte 1,5 saate yakın enkaz altında kaldık ve oradan yakınlarımdan birisi tarafından çıkarıldık” dedi.
‘YÜZÜNDE GÜLÜMSEME VARDI’
Enkaz altında çıkartılan kızının yüzünde gülümseme gördüğünü ifade eden Oruç, “Enkazdan çıkmak bizim için pek bir şey fark ettirmedi, orada enkaz altında yavrumuz duruyordu. Onun odasını biliyordum ama üst üste 5 katlı binanın ikinci katında oturuyorduk biz, 3 kat üzerimizdeydi. O dönem şimdiki kadar sivil toplum kuruluşları, itfaiye ve AFAD gibi kuruluşlar olmadığı için organize olacak bir sistem yoktu. Daha sonra kayınbiraderim bir boşlukta görmüş, çıkarmış. Bana söylemeden arabasının arka koltuğuna bırakmış. Hande’yi bulduğuna dair bilgiyi bana verdi, nerede olduğunu sorunca hastanede olduğunu söyledi.
Şok yaşamamam için gerçeği söylemediler bana. Daha sonra arabanın arka koltuğunda kızımı uzanmış vaziyette gördüm, önce korktum; bu kadar beton blok, küçücük bir bedenin üstüne geliyorsa nasıl olabilir diye düşünmek bile istemiyordum. Bütün vücudu sapasağlamdı, yüzünde hiç görmediğim bir gülümseme vardı. O gülümsemeyi görünce ne yapacağımı şaşırdım. Duygularımı tarif edemem. Aradan yıllar geçti, onun gülümsemesi benim gözümün önünden hiç gitmedi. Bir birikim oldu çok, o birikimler zaman zaman dizelere döküldü. O dizeler de bu şiir kitabını çıkardı” diye konuştu.
‘ÜMİDİMİZ AHİRET GÜNÜNDE ONUNLA BULUŞMAK’
Şiir kitabının kendiliğinden dökülen dizeler olduğunu ifade eden Oruç, şöyle konuştu:
“Aslında bir kitap yazmaya karar vererek başlamadım, kendiliğinden dökülen dizeler oldu. Özellikle akşam vakti ya da gece çıkan dizelerdi bunlar. Sonra baktım ki bu dizeler epey birikmeye başlamış. Bu dizeleri yazmamdaki temel neden 17 Ağustos depreminde yitirdiğim kızımın verdiği acılardı. Hayatın verdiği bütün duyguları, benliğimde taşıdığım için bir taşma oldu. Dolayısıyla karşınıza böyle bir kitap çıktı. Bu şiir kitabını da yavruma ithaf ettim ‘Önce gülümsedi sonra kanatlandı melek’ diye. Çünkü melek kanatlandı ama kanatlanmadan önce gülümsemişti. Yüzünde gördüm. Onun mutluluğu bana Allah’ın merhametini gösterdi. Allah’ın merhametiyle cennet bahçelerine yürüdü yavrum. Şimdi eşimle beraber ümidimiz ahiret gününde onunla buluşmak.”