Biz değerli insanların değerini bilmiyoruz… Farkında mısınız bilmem ama biz ülkenin yapı taşlarının değerini ancak vefat ettikten sonra anlıyoruz.
Birileri vefat ettikten sonra “yaa çok üzüldüm” diyoruz. Üzüldüm dediği insanın kim olduğunu sorduğunuzda bilmiyordur aslında. Çok yakın bir örnek vereyim, Halit Kıvanç, Allah rahmet eylesin, bugün vefat eden duayen gazeteci ve spor spikeri. Ya da diğer bir örnek 1 hafta önce kaybettiğimiz bir başka isim Bülend Özveren…
Benim bunu nereden bildiğimi soracak olursanız, geçmiş dönemlere dair araştırmalar yapıyorum. Benim yaşıtlarım “Allah Rahmet eylesin” der geçer sorsan bilmez kim ki o der.
Birini tanımak zorunda değilsin elbet ama saygı duymalıyız. Çünkü yitip giden bu ülkenin eninde sonunda bir ferdi…
Halit Kıvanç’ın konuşmasına ve kullandığı temiz Türkçeye birebirde olmasa bile daha önceki araştırmalarımdan dolayı aşinayım, günümüz spikerlerinde o dönemi göremiyorum diyebilirim.
Mehmet Ali Birand’ın da örnek alınması güzel bir örnek teşkil ediyor sunuculuk açısından. Biz gençlerin bu bağlamda kendimizi geliştirmemiz gerekmekte.
Hayali sunuculuk / spikerlik olanlar önce geçmişteki ustaları araştırsın konuşmalarını dinlesin hatta ders alma imkanı var ise, dersler alsın öyle çıksın derim izleyicilerin karşısına, buna ek olarak gazetecilik eğitimleri duruş dersleri de var tabi.