Mardin’e 30 kilometre uzaklıkta bulunan ve tarihte Yukarı Mezopotamya’nın en önemli yerleşim yerlerinden olan Dara Antik Kenti’nde 12 aya çıkarılan kazı çalışmalarına devam ediliyor.
Kazı Heyeti Başkanı ve Kafkas Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Metin, “Buranın 3 yıl içinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne girmesi durumu söz konusu. Şu anda çalışmalarımıza başladık. Antik kenti geçen yıl 600 bin turist ziyaret etti. Bunu 1 milyona çıkarmanın gayreti içindeyiz” dedi.
Mardin’e 30 kilometre uzaklıkta bulunan Dara Mahallesi’nde yer alan ve tarihte Yukarı Mezopotamya’nın en önemli yerleşim yerlerinden olan Dara Antik Kenti’nde 1986 yılından bugüne kadar yapılan kazı çalışmalarında, dünyada eşi benzeri olmayan 1500 yıllık toplu mezarın yanı sıra çeşitli yapılar ortaya çıkarıldı. 6’ncı yüzyılda Bizans İmparatorluğu’nun Doğu’daki son kalesi olarak kabul edilen Dara ve çevresi, o dönem savaşların en yoğun yapıldığı bölge olduğundan 18 metre uzunluğunda ve 3 metre genişliğinde surlarla çevrilerek bir savunma sistemi oluşturuldu.
Yaklaşık 40 bin nüfusun barındığı kentin su ihtiyacı da yapılan sarnıçlar aracılığıyla giderildi. Alanda yapılan kazı çalışmalarında bu sarnıçlar da ortaya çıkarılmaya başlandı. Son olarak ortaya çıkarılan ve halk arasında ‘zindan’ olarak adlandırılan 10 bin metreküp su alma kapasitesine sahip su sarnıcının, derinlik bakımından, İstanbul’da bulunan ve 6’ncı yüzyıl Bizans dönemi eseri olan Yerebatan Sarnıcı’ndan 6 metre daha derin olduğu belirlendi. Yerli ve yabancı turistlerin son dönemde ilgi odağı olan antik kenti, pandemi öncesi 600 bin kişi ziyaret etti. Yapılacak çalışmalarının ardından hedef, bu sayıyı 1 milyon turiste çıkarmak.
10 YILLIK ÇALIŞMA PLANI HAZIRLANDI
Dara Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı ve Kafkas Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hüseyin Metin, 2020 yılı itibarıyla antik kentin ören yeri olduğunu belirterek, “Yaklaşık 2 ay sonra karşılama mekanı ve kazı evimiz de hazır olacak. Dolayısıyla artık bilimsel bir kazı için altyapımız tamamlanmış olacak. Tabi burada biz 5+5 yıllık bir çalışma planı hazırladık. Bu doğrultuda bizim en çok ziyaretçi çeken yerimiz olarak galeri mezarlarımız var.
Onun muadili bir mezarı da açmaya karar verdik. Bununla birlikte Mardin Müze Müdürlüğü tarafından DİKA projesi kapsamında yapılan agora kazılarını da üstlenmeye karar verdik. Agora kazıları tabi ki 1 ya da 2 yıllık bir plan içerisinde değerlendirilemez. Çok uzun soluklu bir kazı planına dahil olması lazım. Geçen yıl 600 bine yakın bir ziyaretçi sayımız oldu. Bu yıl bu sayı, biraz daha az oldu. Önümüzdeki yıllarda, özellikle 5 yıllık planımız içinde burayı 1 milyon ziyaretçi sayısına nasıl ulaştırabiliriz, onun gayreti içindeyiz” diye konuştu.
‘3 YILDA GEÇİCİ LİSTEYE GİRECEK’
Doç. Dr. Metin, Dara Antik Kenti’nin 3 yıl içinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne girme durumunun olduğunu aktararak, şunları kaydetti:
“Şu anda çalışmalarımıza başladık. Dara’nın bilinen tarihi 6’ncı yüzyılın başları. Yani erken Bizans dönemi. Erken Bizans’ın güneydeki son kalesi olarak adlandırıyoruz. Buraya daha öncesinden Güneydoğu’nun veya Doğu’nun Efes’i diye birtakım adlandırmalar yapılmıştı ama biz Bizans’ın son kalesi de diyebiliriz. Çünkü 6’ncı yüzyılda Bizans’ın güneydeki en büyük sahra ordusunun konuşlandığı yer burası. Yaklaşık 40 bin nüfuslu bir kent. O döneme göre de sayısal olarak fazla bir kent. Yani sivil yapıların, hamamların, çeşitli su sarnıçlarının, kamu yapılarının bulunduğu komplike bir yapı. 4 kilometrelik bir sur yapısına sahip. 3 metre kalınlığında yaklaşık 18 metre yüksekliğinde bir sur savunma sistemi var.
O açıdan Güneydoğu’daki en sağlam, daha doğrusu merkez Bizans’tan sonra salt Bizans yapılarının olabileceği ve şu anda ayakta duran en önemli kentlerinden birisi Dara’dır. Belki de en önemli kentidir. Özellikle bu yıl çalışması devam eden agora ve sur savunma sistemlerindeki yaptığımız çalışmalarda bunlarla ile ilgili arkeolojik kanıtlara da ulaşmayı düşünüyoruz. Önümüzdeki dönem içerisinde yapmış olduğumuz kazılara yeni alanlar da eklemek zorundayız ki ileriki bir dönemde ören yeri olması statüsüyle buraların bir şekilde gezilebilir olması, ziyaretçilerin bir gün boyunca zamanını geçirebileceği bir alan haline getirilmesi amacındayız. En önemli amaçlarımızdan biri de bu yapıları orijinal haliyle korumak ve geçmişle günümüz arasında bir bağlantı kurmak.”