Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yüksek faizden ne kadar rahatsız olduğumu tüm cümle alem bilir. Hiçbir zaman faizci olmadım” dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, Türkiye’nin son 19 yılına damga vuran demokrasi ve kalkınma hamlesinin her adımının yenisini takip eden, dinamik bir süreç olarak yaşandığını belirterek, “Şimdi bu dinamik sürecin yeni bir aşamasında bulunuyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat odaklı büyüme stratejisi ile yolumuza devam edeceğiz. Bu yeni politika öyle bir anda ortaya çıkmış değildir. Geçtiğimiz 19 yılda ülkemize kazandırdığımız her eser, milletimize sunduğumuz her hizmet, yaptığımız her yatırım, makro ekonomide tesis ettiğimiz her denge bu atılıma hazırlık amacı taşıyordu. Eğitimden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye tüm alanlarda zayıf alt yapıya sahip bir ülkede böylesine köklü ve büyük hedefleri olan bir değişimin hayata geçirilmesi zaten mümkün değildi” dedi.
‘HUKUK VE AHLAK DIŞI SALDIRILARA MARUZ KALMIŞLARDIR’
Erdoğan, “Gazi Mustafa Kemal’in cumhuriyetin ilk yıllarındaki gayretlerinden itibaren rahmetli Menderes’ten rahmetli Özal’a kadar pek çok devlet adamı aynı hedef için harekete geçmiştir. Ama bu gayretlerin hepsi de tek parti faşizmi ve darbe, cunta görünümündeki farklı tezahürlerin eli ile kesintiye uğramıştır. Hiç şüphesiz bu ihanetlerin gerisinde Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmasını istemeyen geçtiğimiz asrın küresel yönetim düzenini kuranlar vardı. Ülkemizin IMF ile ilk anlaşmayı yaptığı 1947 yılından itibaren ekonomi politikalarımız ve çoğunlukla onunla bağlantılı olarak siyasi politikalarımız bu küresel sistemin kontrolü altında yürümüştür.
Siyaset ve bürokrasi yanında iş dünyasından medyaya kadar ülkenin tüm dinamikleri bu doğrultuda dizayn edilmiş, edilmeye çalışmıştır. Menderes’ten, Özal’a, rahmetli Erbakan Hocamızdan bizim dönemimize kadar bu sistemin dışına çıkarak ülkeyi kendi rotasına döndürmek isteyenler ise hukuk ve ahlak dışı saldırılara maruz kalmışlardır. Buna rağmen milletimiz her darbenin, her krizin, her ara dönemin ardından yeniden kendi değerleri ile tarihi ile gerçek gücü ile oluşturacak kadroların önünü açmıştır” ifadelerini kullandı.
‘ÜLKEMİZİ HEDEFLERİNDEN ASLA KOPARMADIK’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarlık dönemlerinin zorlu mücadele yılları ile geçtiğine vurgu yaparak, “Bir dönem karşımıza vesayeti çıkardılar, bir dönem önümüze PKK’sından DEAŞ’ına kadar sınırlarımızı ve şehirlerimizi taciz eden terör örgütlerini sürdüler. Bir dönem kurumlarımızın içine sızdırdıkları örgüt üyeleri ile darbe üstüne darbe girişiminde bulunan FETÖ’cü hainler ile saldırıya geçtiler. Avrupa Birliği (AB) üyeliğinden ABD ile ilişkilerimize, Kıbrıs’tan, Akdeniz’e kadar daha nice konuda, uluslararası alanda maruz kaldığımız haksızlıkları saymıyorum bile. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği ile bu uzun iktidar dönemimizde girdiğimiz her mücadeleyi kazandık, her badireyi atlattık, ülkemizi hedeflerinden asla koparmadık” dedi.
‘DEĞİRMENLERİNE SU TAŞIDILAR’
Erdoğan, bugün olduğu gibi Türkiye’nin yeni tehditler ile yüzleştiği, her dönemde birilerinin ellerini ovuşturarak sahte bir kaygı ifadesinin gerisine gizlemeyi beceremedikleri sevinç ile beklediklerini gördüklerini ifade ederek, “Aslında bunlar her meselede böyle davrandılar. Gece yarısı bildirilerinde, partimizi kapatma girişiminde demokrasinin yanında değil cuntacıların yanında yer aldılar. Terör örgütlerinin saldırılarında dökülen kanları üzerimize sıçratmak için uğraştılar. Ülkemize yapılan aleni haksızlıklarda, adaletsizliklerde, uygulanan çifte standartlarda hep karşı tarafın yanında saf tuttular. Kendileri darbecilerin karşısına cesaret ile dikilmek yerine arka kapıdan sıvışır, darbecilerin tanklarını alkışlarken, milletimizin destansı mücadelesini itibarsız hale getirmeye çalıştılar.
‘Türkiye ekonomisini mahvedeceğiz’ diyerek yola çıkanların değirmenlerine su taşıdılar. ‘Türkiye’de yönetimi değiştireceğiz’ diyerek ortada dolaşanlara, onların yoldaşlığına soyundular. ‘Türkiye artık çok olmaya başladı’ diyerek sinsi oyunlar peşinde koşanların figüranlığına talip oldular. Ormanlarımız yanarken bile yaşanan acıları paylaşmak, yapılan işleri desteklemek yerine, ateşin üstüne benzin dökecek fitne, fesat işleri ile uğraştılar. Merhum İdris Küçükömer’in, ‘Kalkınma ve yenilik düşmanı statükocular’ diye tanımladığı zihniyet bugün de CHP’nin üstünde kümelenmiş siyaset mandacısı kesim olarak karşımızda durmaktadır” diye konuştu.
‘İSTİYORLAR Kİ ÜLKE BATSIN’
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun faiz indirimine ilişkin geçmişte yaptığı konuşmanın videosunu izleterek, “Bunlar işte böyle. Dün başka söyler, bugün başka söyler, yarın daha başka söyleyecek. Üstelik bunu da hiç utanmadan, hiç yüzleri kızarmadan kendilerinden gayet emin bir tavırla yaparlar. Aslında bunlar faizci. Bundan şüphe var mı? Burada Tayyip Erdoğan dün ne dediyse bugün de aynısını söyler. Yüksek faizden ne kadar rahatsız olduğumu tüm cümle alem bilir. Hiçbir zaman faizci olmadım.
Bugün de değilim, yarın da olmayacağım. Ama siz mandacı tayfasısınız. Siz son dönemde döviz kuru ve fiyat artışı üzerinden yürüyen tartışmalarda da aynısını yaptınız, yapıyorsunuz. İstiyorlar ki ülke batsın, bitsin. Kendileri de hiç bir şey yapmadan gelip iktidara otursun. İstiyorlar ki bunca yıllık emek heba olsun ve Türkiye ‘ver eline al ekmeğini’ günlerine geri dönsün. İstiyorlar ki bu millet aklını bir kenara bıraksın, başkalarının aklıyla, hesabıyla, çıkarıyla hareket etmeyi sürdürsün.
İstiyorlar ki bu ülke tarihinin en kritik mücadelesini kaybetsin, tüm demokrasi hak, özgürlük ve kalkınma hedeflerinden vazgeçsin. Bu listeyi olabildiği kadar uzatmak mümkün. Biz bu bunlara her zamanki gibi ‘çok beklersiniz’ diyoruz. Biz büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını engellemek için her yola, her yönteme başvuranlara ‘kazanamayacaksınız’ diyoruz. Dün vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, küresel siyaset ve para baronlarına karşı hangi mücadeleyi verdiysek bugün de faiz lobisine, üretim ve istihdam düşmanlarına karşı aynı mücadeleyi veriyoruz. Bugüne kadar girdiğimiz hiç bir yoldan nasıl geri dönmediysek inşallah bu yoldan da geri dönmeyeceğiz” dedi.
‘TÜRKİYE İSTİHDAMI, ÜRETİMİ ESAS ALAN BÜYÜMEYE GEÇTİ’
Erdoğan, döviz kurundaki yükseliş ve fiyatlardaki artış gibi hususların yol açtığı belirsizlikler karşısında milletin yaşadıklarını samimi endişeyle anladıklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Ülkede yatırım, istihdam, üretim ve ihracat tarafındaki olumlu gelişmeleri yakından takip ederken kur ve fiyat artışından kaynaklanan olumsuzlukları da dikkatle izliyoruz. Bizim işimiz bu. Kurla ilgili beklentinin rakamın seviyesi değil, istikranın sağlanması noktasında olduğunun farkındayız. Her ne kadar önemli bir kısmı küresel dalgalanmalar kaynaklı olsa da çarşı pazarda ki kimi ürünlerde yaşanan fahiş fiyat artışlarının çoğunun mantıklı bir izahının bulunmadığını da görüyoruz. Hepsi de birbirini tetikleyen bu zincirleme fiyat artışlarının etkilediği iklimin bir an önce temizlenmesi gerektiğini biliyoruz.
Bu tablo küresel ekonomideki krizle, ülkemiz ekonomisindeki değişimin birlikte gerçekleştiği bir dönemden geçiyor olmamızdan kaynaklanıyor. Biliyorsunuz, Türkiye pek çok gelişmekte olan ülkenin yerinde saymasına yol açan yüksek faiz üzerine kurulu para politikasını artık terk etti. Bunun yerine yatırımı, istihdamı, üretimi, ihracatı esas alan bir büyüme stratejisine ve ona uygun adımlara geçmiş bulunuyoruz. Salgın döneminde Çin ile Avrupa arasındaki en önemli üretim merkezi olan ülkemizin neredeyse dünyada büyümesini sürdüren yegane ekonomi haline gelmesini işte bu değişime borçluyuz.”
‘EN DOĞRU PLANI YAPTIK’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2021’in 3’üncü çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 7,4 büyüdüğünü anımsatarak, şunları kaydetti:
“Bu büyüme oranıyla G20 içinde ilk sırada yer alıyoruz. Milli gelirimize gelince, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,8 arttı. 3’üncü çeyrekte mal ve hizmet ihracatındaki artışın yüzde 25,6’yı, ithalattaki gerilemenin de yüzde 8,3’ü bulması da çok önemlidir. Bu yıl elde ettiğimiz büyümenin önemli bir bölümü ihracat kaynaklıdır.
Türkiye, hedeflerine doğru kararlılıkla ilerlemektedir. Ülkemizin ihracatı sadece rakam olarak büyümüyor, yapısal olarak da yüzde 95’i imalat sanayi ürünlerinden oluşan güçlü bir konuma yükseliyor. Öyle ki üretimimizi bir yılda neredeyse 2 katına çıkartabilecek sağlamlıkta ve esneklikte bir alt yapıya sahibiz. Ülkemizin 81 ilinin tamamına yayılan organize sanayi bölgeleri, fabrikaları, tesisleri çalışıyor, üretiyoruz. İnşallah 2021 yılını çift haneli büyüme ile kapatacak bir yere doğru gidiyoruz.
Eskiden olduğu gibi yüksek faiz sisteminde devam etseydik muhtemelen bu büyüme rakamlarını göremeyecektik. Aynı şekilde belki bugün için yaşadığımız sıkıntıların bir kısmı da olmayacaktı. Emin olun böyle bir durumda Türkiye, önümüzdeki onlarca yıl boyunca bir daha gelişmiş ülkeler ligine çıkma fırsatını da yakalayamayacaktı. Bu değişimi ya şimdi yapacaktık, ya da en az bir neslin hayallerinden, hedeflerinden uzak kalmasına rıza gösterecektik. Belki siyaseten en riskli, fakat ülkemiz ve milletimiz için en doğru planı biz yaptık, yapıyoruz.”
‘FAİZİ DÜŞÜREREK YATIRIMI VE ÜRETİMİ KOLAYLAŞTIRIYORUZ’
Faizin zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaptığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi:
“Faizleri artırarak paradan para kazananları sevindirmek yerine faizi düşürerek yatırımı ve üretimi kolaylaştırıyoruz. Zira faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir melanettir. Çıksın birisi ‘Siz faizi düşürerek, üretimi ve istihdamı artırarak yanlış yapıyorsunuz’ desin. Yine çıksın birisi, ‘Yüksek faiz ve düşük kur istihdamı artırır, siz yanlış yapıyorsunuz’ desin; diyemez. Çünkü doğrusu bizim yaptığımızdır. Eğer biz yanlış yolda ilerliyor olsaydık başkaları üretim ve istihdam güçlerini daha fazla artırarak önümüzü keserdi. Halbuki şu anda tüm sektörlerde yeni yatırımlarla, yeni makinelerle, yeni istihdamlarla kesintisiz bir kapasite büyütme yarışındayız.
Biz ülkemizi fırsatını bulduğunda hemen kaçıp gidecek sıcak paranın cenneti haline dönüştürmek yerine, kalıcı kazanımlarla sonuçlanacak yatırımlara kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Kötünün daha kötüye yol açacağını, dünyadaki pek çok örnekleriyle gördüğümüz ve bir dönem kendimiz de yaşadığımız için daha zor da olsa, iyiden doğacak daha iyilerin yolunu açıyoruz. Ülkemizin zaten sınırlı olan kaynaklarının her seferinde yüksek faizle başlayıp enflasyonla sonuçlanan bir kısır döngü içinde örselenmesi yerine, reel sektöre yönelmesini sağlamaya çalışıyoruz. Düşük faizle bu kısır döngüden kurtardığımız para, yakında sağlanacak kurdaki ve fiyat artışlarındaki dengeyle beraber tümüyle yatırıma, inşallah istihdama ve üretime akacaktır.”
‘KUR DEDİĞİN BUGÜN ARTAR YARIN DÜŞER’
Artık faiz oranını şu veya bu dayatmaya göre değil tüm gelişmiş ülkelerin yaptığı gibi ülkenin ihtiyacına göre belirleyeceklerini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
“Düşük kurla ülkemizi ithalat cenneti haline dönüştürmek isteyenlere geçit vermeyeceğiz. Asıl zenginliğin paranın kur değeriyle değil, ülkenin üretim gücüyle, milletin iş ve aş sahibi olmasıyla, geleceğine güvenle bakmasıyla olduğunu biliyor ve bu şekilde hareket ediyoruz. Faiz düştüğünde, paradan para kazanan dışında kimsenin kaybı olmaz. Kur dediğin bugün artar yarın düşer. Enflasyon dediğin bugün artar yarın düşer. Ama üretimde ve istihdamda sağladığımız her artış kalıcı bir kazançtır. Güvenlikte olduğu gibi ekonomide de ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diyoruz. Çıktığımız bu yolun kendimizle birlikte tüm dostlarımızın ve tüm insanlığın da hayrına olduğuna yürekten inanıyoruz. Hak olan davada da zafer muhakkaktır.
Kurdaki ve fiyatlardaki yükselişin makul sınırları aşan kısımları, yeni ekonomi politikamızın sonucu değil tam tersine o politikayı engelleme girişimlerinin neticesidir. Birileri dünyadaki tüm gelişmeleri gözden kaçırarak ısrarla bu denklemi tersinden kurmaya çalışıyor. Dünyanın her yerinde değişen, çeşitlenen, yeni araçlarla zenginleşen ekonomi politikalarına güzellemeler dizip de ülkemizi 74 yıllık köhne IMF reçetelerine mahkum etmek isteyenlerin riyakarlıkları paçalarından akıyor.
Ey bay Kemal, ya siz otel odalarında, IMF ile kulis atanlar değil misiniz? Ya biz sizin ne olduğunuzu biliyoruz. Bugün tüm büyük ekonomiler faizleri en az seviyede tutarken enflasyonda ciddi yükselişlerle karşı karşıyalar. Almanya’dan İspanya’ya, Belçika’dan İtalya ve Fransa’ya kadar tüm Avrupa ülkelerinde geçen yıl sıfır veya eksi olan enflasyon bu yıl yüzde 4’leri yüzde 5’leri hatta yüzde 6’ları geride bıraktı. Daha yukarı doğru gidiyor.
Üstelik bu rakamlar tüketici fiyatlarını ifade ediyor. Üretici fiyatları enflasyonunda yüzde 20’li, yüzde 30’lu rakamlar söz konusudur. Amerika’dan Japonya’ya kadar pek çok yerde kendi ekonomik dengelerine göre fevkalade yüksek enflasyon gerçeği vardır. Türkiye gibi tarihi olarak yüksek enflasyona şerbetli bir ülkede yüzde 20 düzeyi kısa sürede çözülebilir bir sorunu ifade ediyor.
Buna karşılık Avrupa’da ve diğer gelişmiş ülkelerde yüzde 4’ler yüzde 5’ler hele hele üretici fiyatlarındaki yüzde 20’ler, yüzde 30’lar büyük bir felaketin işaretidir. Peki siz bu tablo karşısında, oralarda kendi ülkesinin batmasını-bitmesini isteyen, bunun için her türlü yalanı, iftirayı, çarpıtmayı, devreye sokan birilerinin siyaseti ve medyayı işgal ettiğini gördünüz mü? Göremezsiniz. Çünkü orada bizdeki gibi yobaz bir zihniyetin siyasette de akademide de boy vermesine müsaade etmezler.”
‘BU ÜLKEYİ STOKÇULARA MEZAR EDECEĞİZ’
Sadece enflasyona bakarak Türk ekonomisini okumanın haksızlık olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Biz çok daha köklü, çok daha kalıcı bir ekonomik değişimi hayata geçirmenin mücadelesini veriyoruz. Biz çok daha tutarlı ve dengeli bir iktisat politikasıyla ülkemizi hedeflerine ulaştırmaya çalıştığımızda, sanki kıyamet kopmuş gibi ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Türkiye’nin ekonomik çıkarları yerine küresel faiz lobilerinin çıkarlarını savunarak, milli olunmaz, ulusalcı olunmaz, yerli olunmaz, demokrat olunmaz, liberal olunmaz, vicdanlı ve ahlaklı hiç olunmaz. Ülkemizi her alanda olduğu gibi ekonomide de milli duruşumuzla önde gelen bir küresel güç haline getirmekte kararlıyız.
Biz bu mücadeleyi verirken, yüksek kurdan döviz alıp daha da yükselmesini bekleyenlerin etiketlerine fahiş fiyatlar koyup haksız kazanç peşinde koşanların malını 2 kat, 3 kat fazlasına satmaya çalışanların sonu açık konuşuyorum hüsran olacaktır. Şunu çok açık ve net ifade ediyorum. Stokçulara bu ülkeyi biz mezar edeceğiz. Stokçuluk bizim dinimizde haramdır. Bunu yapamazsınız. Yapanlar varsa bunun bedelini ödeyecekler.
Osmanlı bunun bedelini çok ağır ödetti. Biz de ödeteceğiz. Ve bunun için de birinci derecede Ticaret Bakanlığımız olmak üzere bunların üzerine üzerine gideceğiz. Vatandaşlarıma çağrıda bulunmak istiyorum; döviz alırken de, fiyat belirlerken de, alış-veriş yaparken de lütfen sükunetten ve sağduyudan ayrılmayın. Kısa vadeli ve paniğe dayalı adımlar atmak yerine uzun vadeli düşünmeyi va hareket etmeyi tercih edin.
Bizim amacımız daha çok üretecek, daha çok kazanacak; kazandığını milletin tamamına fayda sağlayacak, refahı artıracak, umudu artıracak, izzeti artıracak alanlara aktaracak bir ekonomik yapı inşa etmektir. Türkiye ve Türk milleti buna layıktır. Hala yüksek faiz dayatmasında bulunanlar, hele hele kur manipülasyonu ve fahiş fiyat üzerinden kendi ülkesini, kendi halkını soymanın peşinde koşanlar, evlatlarının geleceğini kastettiklerini bilmelidirler. Buradan açıkça bir kez daha ifade ediyorum. Ülkemizi, yıllarca içinde çırpındığı kısır döngü ekonomisine tekrar mahkum edecek geri adımlar asla atılmayacaktır.
Türkiye siyasi ve ekonomik istikbalini bir daha asla CHP gibi, IMF ve benzeri küresel ekonomik vesayet kurumlarının reçetelerine teslim etmeyecektir. Yüksek faiz ve düşük kur üzerine kurulu sömürü düzeni, ülkemize tekrar dönemeyecektir. Bu ülkenin her kuruş varlığı da dışarıdan gelen her para da üretime aktarılmak suretiyle istihdam artırılacak, cari fazlayla elde edilen kaynaklarla büyüme desteklenecektir.”
‘TÜRKİYE’Yİ GÜÇLÜ EKONOMİYE KAVUŞTURACAĞIZ’
Erdoğan, ne yapacaklarını ve hangi sonuçlar elde edeceklerini bildiklerini söyleyerek, “Türkiye’yi nasıl güçlü bir kalkınma alt yapısına, güçlü bir demokrasiye kavuşturduysak, üretime ve istihdama dayalı güçlü bir ekonomiye de kavuşturacağız. Hedeflediğimiz şekilde, gelişmiş ülkeler arasındaki yerimizi alana kadar bize durmak yok. Bizim önümüzü 19 yıldır kesemedikleri için işte bugün bu büyük değişimi hayata geçirebiliyoruz.
İnşallah bunu da başararak ülkemizin ve milletimizin asırlık rüyasını gerçeğe dönüştüreceğiz. Salgın döneminde sanayicisinden esnafına toplumun her kesimine verdiğimiz destekler var. Bu sancılı sürecin en az sıkıntıyla atlatılmasını sağladık. Dünyada enerji fiyatlarının tarihin en yüksek seviyesine ulaştığı bir dönemde biz hanelerde kullanılan doğal gazı 4’te 1, elektriği yarı fiyatına insanlarımıza sunuyoruz. Şu anda Avrupa’da doğal gaz, enerji fiyatlarına bakın. Bizdeki fiyatlara bakın.
Petrolden üretilen akaryakıtı, Avrupa dahil bölgemizde en ucuza kullanıcılara veren ülke biziz. Hangi yüzle kalkıp da ‘zam, zam, zam’ diye billboardlara asıyorsunuz. Biz yolumuzda kararlılıkla yürüyeceğiz. Sadece şu 3 kalemde, vatandaşlarımızı küresel fiyat artışlarına ezdirmemek için kamu kaynaklarından kullandığımız rakam tutarı ne biliyor musunuz; ey hanımefendi bak sana şimdi rakam veriyorum, 150 milyar liranın üzerindedir. Biz vatandaşımızı düşünüyoruz, ama siz hırsızları koruyorsunuz. Alım gücü düşen dar gelirli vatandaşlarımızı rahatlatacak ilave adımları birer birer hayata geçirmeye hazırlanıyoruz. Milletimiz müsterih olsun. Hiçbir insanımızı ne işsizliğe mahkum edeceğiz, ne hayat pahalılığı altında ezdireceğiz, ne de sahipsiz bırakacağız. Yeni ekonomik programımızı uygularken ihtiyaç duyulacak destek paketleriyle her kesimin yanında yer alıyoruz” dedi.
‘YENİ ADIMLARI 2022’DE ATACAĞIZ’
Erdoğan, geçen hafta Meclis’te kabul edilen 5’inci yargı paketini anımsatarak, “Adalet Bakanlığımız, Meclisimizin takdirine sunacağımız yeni bir yargı paketinin hazırlığına başladı. Bu paketteki düzenlemelerle vatandaşlarımız ile idarenin mahkemelik olduğu davaların temeline sulh yolunu koyma anlayışı hakim olacaktır. Tazminat davalarında uzun yargılamadan kaynaklı mağduriyetlerin önüne geçmek için İnsan Hakları Tazminat Komisyonunun, sonucu beklemeden ödeme yapılabileceği bir sistem getirilecek.
Kadınlara yönelik taciz ve takip eylemlerinin cezalarını ağırlaştıracak bir düzenlemenin üzerinde de çalışılıyor. Memurlarımızın daha iyi özlük haklarına kavuşması konusundaki çalışmalarımızda, adalet teşkilatını ayrı görmüyoruz. Adliye ve infaz kurumları personelimizin beklentilerine cevap verecek kimi adımları da 2022 yılı içerisinde atacağız” diye konuştu.
SORULARI CEVAPLADI
Erdoğan, grup toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Merkez Bankasının bugün dövize müdahalesine ilişkin görüşleri sorulan Erdoğan, “Bu Merkez Bankasının yasasından olan bir şey. Böyle bir yetkisi, hakkı var. Böyle bir şey gerekli olduğu zaman Merkez Bankası bu tür müdahaleleri yapar” dedi.
ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI
Erdoğan, 3600 ek gösterge ile ilgili olarak ise, “Amayla, fakatla konuşmaya gerek yok. Bu da olacak. Şu anda çalışmaları ilgili bakan arkadaşlarımız yürütüyor” diye konuştu.
Erdoğan, bugün başlayacak asgari ücret görüşmelerine ilişkin ise, “Özellikle bu noktada toplumun yanlış yerlere sevk edilmesine fırsat vermeyin. 3600 ile ilgili olsun asgari ücretle ilgili olsun, biz halkımızı ezdirmeyeceğiz. Şimdi de asgari ücret çalışması başlatıldı, kısa zamanda açıklayacağız. Asgari ücret noktasında bugüne kadar olmuşun çok çok fevkinde bir neticeyi açıklamış olacağız” ifadesini kullandı.
Erdoğan ayrıca, uzman ve pratisyen hekimlere yönelik düzenleme konusundaki soruya da “5 bin, 2 bin 500 lira; bu tür zamlar geliyor” yanıtını verdi.