“Çok gezen mi bilir çok okuyan mı” sorusu bir yerlerde mutlaka karşımıza çıkmıştır, bu soruyu herkes kendince cevaplamaya çalışır fakat bence bu sorunun doğru cevabı yok.. Çünkü okuyarak öğrenir ve bilgi dağarcığını genişletirsin.
Gezmek ise sana yeni kapılar açar ve okuduğun, hayalini kurduğun şeyleri deneyimlemene yardımcı olur. Seyahat etmek; bir kitap sayfasında bulunamayacak kadar gerçek, dokunulabilir, hissedilebilir, tadılabilir deneyimler sunar. Farklı kültürleri görmek, farklı memleketlerde dolaşmak, yeni insanlarla tanışmak, şaşırmak, hayran kalmak, bazen de sahip olduklarına şükretmek, gittiğin yere özgü bir gülümsemenin içindeki sıcaklığı hissetmek bambaşka bir duygudur. Bu nedenle bence mümkünse hem çok kitap okumalı hem de imkanlarımız doğrultusunda gezebildiğimiz kadar gezmeliyiz. Fakat ben bu yazımda seyahat etmenin, gezmenin, farklı yerleri görmenin ve farklı kültürleri keşfetmenin öneminden bahsetmek istiyorum.
Kültürel Paylaşım ve Anlayış
Seyahat, insanları farklı kültürler, gelenekler ve yaşam tarzlarıyla tanıştırır. Önyargıları yıkmaya ve karşılıklı saygıyı geliştirmeye yardımcı olur. Yerel gelenekleri bizzat deneyimlemek (bölgesel yemekleri tatmak, festivallere katılmak veya yerel halkla etkileşimde bulunmak) kitaplardan ya da medyadan edinilemeyecek bilgiler sunar.
Seyahat, insanlara başkalarının bakış açılarını görme fırsatı sunarak empati yeteneğini geliştirir.
Kişisel Gelişim
Bilinmeyen ortamlarda bulunmak, insanları uyum sağlamaya, sorun çözmeye ve konfor alanlarının dışına çıkmaya zorlar. Ralph Waldo Emerson bu konuda şöyle demiştir: “Hayat bir yolculuktur, bir varış noktası değil.” Bu söz, deneyimlerin sonuçlardan daha önemli olduğunu vurgular.
Seyahat edenler, dayanıklılık, bağımsızlık ve kendilerini daha iyi anlama yeteneklerini geliştirir. Yeni durumlarla başa çıkmak, yabancı diller, para birimleri veya ulaşım sistemlerini öğrenmek gibi yaşam becerilerini artırır.
Kitapların Ötesinde Bir Eğitim
Seyahat; tarihi, sanatı, coğrafyayı ve politikayı hayata geçiren, sürükleyici bir eğitim biçimidir. Çin Seddi, Mısır Piramitleri veya Machu Picchu kalıntıları gibi yerleri ziyaret etmek, küresel tarihle somut bir bağ kurar.
Mahatma Gandhi’nin söylediği gibi, “Yarın ölecekmiş gibi yaşa. Sonsuza dek yaşayacakmış gibi öğren.” Seyahat, bu ruhu somutlaştırır ve sonsuz öğrenme fırsatları sunar.
Küresel Bağlantılar Kurmak
Farklı geçmişlerden gelen insanlarla tanışmak, sınırları aşan anlamlı ilişkiler yaratır. Bu bağlantılar, profesyonel fırsatlara, ömür boyu dostluklara veya küresel zorlukların çözümüne yönelik ortaklıklara yol açabilir.
Giderek daha bağlantılı hale gelen bir dünyada, kültürler arası anlayış ve işbirliği hayati önem taşır.
Çeşitliliği ve Benzerliği Takdir Etmek
Seyahat, dünyadaki inanılmaz çeşitliliği (dillerden, mutfaklardan manzaralara ve geleneklere kadar) gözler önüne serer. Aynı zamanda, insanları birleştiren ortak duyguları da vurgular; sevgi, hayaller ve zorluklar evrenseldir.
Maya Angelou bu durumu şu şekilde ifade eder: “Belki seyahat önyargıyı tamamen ortadan kaldıramaz, ama tüm insanların ağladığını, güldüğünü, yediğini, endişelendiğini ve öldüğünü göstererek, birbirimizi anlamaya çalışırsak dost olabileceğimizi düşündürebilir.”
Sağlık ve Refah
Seyahat, günlük rutinlerden uzaklaşmayı ve yeni deneyimler sunmayı sağlayarak stresi azaltır. Doğayı keşfetmek (Alpler’de trekking yapmak ya da tropikal plajlarda dinlenmek) hem bedeni hem de zihni yeniler.
Aktif bir yaşam tarzını ve macera duygusunu teşvik eder. Konfüçyüs’ün dediği gibi, “Nereye giderseniz gidin, tüm kalbinizle gidin,” bu da seyahati tutkuyla kucaklamamız gerektiğini hatırlatır.
Ekonomik Etki
Turizm, yerel ekonomilere iş olanakları yaratarak ve gelir sağlayarak destek olur. Gezginler; küçük işletmelere, zanaatkârlara ve konaklama sektörüne katkıda bulunarak sürdürülebilir kalkınmayı teşvik eder.
Dalai Lama’nın söylediği gibi, “Yılda bir kez, daha önce hiç gitmediğiniz bir yere gidin.” Bu, yalnızca kişisel deneyimi zenginleştirmekle kalmaz, aynı zamanda yerel toplulukların kalkınmasına da yardımcı olur.
Bakış Açılarını Genişletmek
Seyahat, ön yargıları sorgular, zihni alternatif düşünme ve yaşama biçimlerine açar. Kendi kültürünüz üzerine eleştirel düşünmeyi teşvik eder ve daha dengeli bir dünya görüşü için ilham verir. Böylece küresel çeşitliliğe maruz kalmak, kişisel ve profesyonel yaratıcılığı etkileyebilir.
Sonuç olarak, diğer ülkelere seyahat etmek sadece bir eğlence etkinliği değil, değerli bir keşif yolculuğudur. Kişisel gelişimi teşvik eder, kültürel anlayışı zenginleştirir, daha bağlantılı ve empatik bir dünyaya katkıda bulunur. Seyahat etmek; ufukları genişleten, anlayışı derinleştiren ve hayatı sayısız şekilde zenginleştiren dönüştürücü bir deneyimdir. Yazarlardan Mark Twain’in de dediği gibi, “Seyahat; önyargı, bağnazlık ve dar kafalılığın ölümcül düşmanıdır.”