Çocukların korkuları her ne olursa olsun ebeveynler kabul edici ve anlayışlı bir şekilde yaklaşmalıdır. Korkuyu reddetmek veya küçümsemek olumsuz sonuçlara yol açabilir.
Ebeveynler çocuklarının beden sağlığının yanı sıra ruhsal sağlıklarının da dengeli olmasını önemserler. Çocukların hem psikolojik anlamda dirençli olmaları hem de mutlu ve huzurlu olmaları, anne babaların en büyük isteğidir. Fakat neşe ve sevinç gibi korku da gayet insani bir duygudur. Hatta kişinin yer yer belli ölçülerde korkuyu deneyimlemesi gerekir. Kişinin hiçbir şeyden korkmuyor olması sağlıksız bir ruh durumu olarak ifade edilir.
Bir kişinin zorunlu ruhsal ihtiyaçlarının başında güvende hissetmek gelir. Korku, genel anlamda kişilerin kendini güvenli alanın dışında hissetmesine yol açar. Bu sebeple korku bireylerin karar mekanizmalarını etkiler. Korku ve güvende olmak birbirleriyle paralel bir şekilde yürümektedir.
Çocukların zihinleri türlü bilinmezliklerle doludur. Bu sebeple yetişkinlerin hiç önemsemediği bir şeye karşı korku geliştirebilirler. Bunlara örnek olarak; bir film sahnesi, karanlık veya çeşitli hayvanları gösterebiliriz.
Çocukların korkusu her ne olursa olsun ebeveynler kabul edici ve anlayışlı bir şekilde yaklaşmalıdır. Korkuyu reddetmek veya küçümsemek olumsuz sonuçlara yol açabilir. Çocuğun özsaygısı ve güvende olma ihtiyacı için, korkusunu anlatmasına izin vermek ve korktuğu nesne hakkında soru yönelterek onu rahatlatmak oldukça faydalı olacaktır.
Çocuk korkularını anlatamazsa, baskıcı ve sert bir aile ortamında büyüyorsa korkuları muhtemel olarak çoğalacaktır. Çocuk, ebeveyni tarafından ciddiye alınmadığı düşüncesine kapılır ve daha farklı sorunlara zemin hazırlanır.
Bu sebeple anne babalar, büyük veya küçük ayırt etmeden çocuklarının yaşadığı korkuları konuşabilecekleri sohbet ortamı oluşturmalıdırlar. Böylece hem ebeveyn hem çocuk için uzun vadede faydalı bir eylem gerçekleştirilmiş olacaktır.