Uzun zamandır merak ettiğim fakat bir türlü araştırma fırsatı bulamadığım bu sorunun cevabını sonunda araştırdım ve buldum.
Sanırım çoğumuz dünyada bu kadar güzel yiyecekler varken Çinlilerin bu kadar absürt şeyleri yemesini garip karşılıyoruz ve soruyoruz; nitekim pandemi döneminde bunu daha çok dillendirdik .
Neden?
Sahi neden??
Araştırınca şaşırdım, üzüldüm ve yaşamadıkça kimsenin anlayamayacağı bir durum olduğunu anladım ve hak verdim.
Bildiğimiz gibi Çin dünya nüfusunun büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Bu nedenle gıda bulmak zaman zaman çok zor olabiliyor ama olayın aslı çok eskilere dayanıyor.
Ülke yönetimlerindeki başarısızlık yada ülkenin başındaki liderler bir toplumu nasıl perişan ediyor ve istediği zaman elindeki gücü kullanarak kendi halkını yokluğun ve çaresizliğin içine nasıl atıyor bunu görüyoruz.
1949_1976 yılları arasında ülkeyi yöneten komünist lider Mao’nun ülkede büyük ileri atılım adıyla bilinen bir kampanya başlatmasıyla ortaya çıkan ve tam üç yıl süren büyük kıtlık döneminde insanların açlık ve sefaletle boğuşmak zorunda kalınmasına neden olan olaylar zinciri.
59_61 yıllarında Mao ülkede sanayiyi canlandırmak amacıyla fabrikalar kurmuş köylü halkı tarımdan uzaklaştırıp sanayiye çekmiştir, o yıllarda iklim dengesinde meydana gelen yağışların azlığı ürünlerin oluşmasını engellemiş, bunun üstüne buğdayları yiyor diye serçelerin, farelerin, sineklerin ve sivri sineklerin katledilmesi büyük kıtlığın yaşanmasını hızlandırmıştır.
Bu olay o kadar büyük kampanyalarla halka sevdirilmiş ki herkes serçe avlayarak aslında doğanın dengesini bozduğunu düşünmemiş bile.
Yapılan bu kampanyalar, yağışların az, sıcaklığın fazla olması, tarımla uğraşan insan sayısının yeterli olmaması aynı zamanda nüfusun fazla olması açlık, sefalet ve ölümleri beraberinde getirmiş .
İnsanlar yemek bulamayınca hayatta kalabilmek için buldukları bütün canlıları yemeye başlamış.
Halk bu şekilde yaşarken tabi ki elit denilen kesim bu durumdan etkilenmemiş.
Bu durum öyle bir hal almış ki mezardan ölüleri çıkarıp yemişler.
İnsanlar evde birisi ölünce kimse görmeden önce evdekiler karınlarını doyuruyormuş.
Bu durum tam üç yıl sürmüş ve bu dönemde tarihçilerin dediğine göre tam 45 milyon kişi hayatını kaybetmiş.
Toparlayacak olursak o dönemden gelen bir yeme bilinci yerleşmiş, bizim o insanlarda neden dediğimiz anlayamadığımız bütün garip yiyecekler onlara göre normalleşmiş ve bir kültür haline gelmiş.
Tabi ki bu tarih bu kadar az bir yazıyla anlatılacak gibi kolay değil ama sizleri sıkmamak aynı zamanda biraz da olsa bilgi sahibi olmanız açısından bu yazıyı kaleme aldım.
Şunu anladım ki ön yargılarımız bazı gerçeklerin önüne geçmemeli. Doğanın dengesini bozmadan yaşamak en güzeli…
Saygılarımla….