Ardahan’ın Çıldır ilçesinde, yüzeyi tamamen buz tutan yöre halkı ve ziyaretçilerin akınına uğrayan Çıldır Gölü festival alanı gibi.
Gölün buzla kaplı zemininde Türk tarihinin en eski dönemlerinden bugüne ulaşan birçok oyundan biri olan ‘aşık’ı oynayanlar, müzik eşliğinde halay çekip, Eskimo usulü balık avladı, atlı kızakla gezdi ve sobada demlenen çaydan içti.
Doğu Anadolu Bölgesi’nin 124 bin metrekare alanıyla Van Gölü’nden sonra ikinci büyük gölü olan Çıldır Gölü’nün yüzeyi, hava sıcaklığının sıfırın altında 20 dereceye kadar düşmesiyle tamamen buzla kaplandı. Karla kaplı dağlar ile buz tutan Çıldır Gölü, tablo gibi görüntü oluştururken, yöre halkı ve Türkiye’nin dört bir tarafından gelenler, manzaranın keyfini yaşıyor.
Gölün buz tutan yüzeyinde buluşanlar, Türk tarihinin en eski dönemlerinden bugüne ulaşan birçok oyundan biri olan ‘aşık’ı oynayıp, halay çekti. Buzun üzerinde sobada demlenen çaydan içen davetliler, paten ve kızakla kayıp, atlı kızağa binerek, göl üzerinde gezinti yaptı. Göl üzerinde açılan küçük deliklerde Eskimo usulü balık da avlayanlar, güzel gün geçirdi.
‘BUZ KIRILACAK, DİYE KORKMADIK DEĞİL’
Memleketi Ardahan’a İstanbul’dan geldiğini söyleyen Ali Kaya, “Gönlümüz her zaman arzu ediyor çocukluğumuzu yaşamayı, çocukluğumuzun geçtiği memleketleri görmeyi. Bu sene de ağabeylerimle birlikte böyle bir vesile oldu geldik. Buzun bu şekilde oluşu çok da güzel oldu. Bu kızaklar da bizim çocukluğumuzun ulaşım aracı. Sabahtan akşama kadar bunlarla gezerdik, pantolonlarımız buz tutardı, üşüdüğümüz yetmezdi bir de anne babadan dayak yerdik. Şimdi iyi denk geldi. Yine böyle hasret gidermiş olduk. Çocukluğumuzu anımsamış olduk” diye konuştu.
Yüzeyi ayna gibi yansıyan Çıldır Gölü üzerinde halay çekip, atlı kızakla gezmenin muhteşem olduğunu söyleyen Neslihan Yiğiter ise “Buraları çok duyuyordum. Biz de trenle geldik ve gördük. Koca bir gölün buz tutan yüzeyinde bu kadar kişinin gezip halay çekmesine rağmen kırılmaması gerçek bir mucize. Zaman zaman buz kırılacak, diye korkmadık değil” dedi.
AŞIK OYUNU
‘Aşık’ oyunu, koyun ve keçilerin arka bacaklarında bulunan dört yüzlü kemikle oynanan, Türk tarihinin en eski dönemlerinden bugüne ulaşan birçok oyundan biridir. Kadim çağlardan gelene kadar başta Türkistan ve Türkiye olmak üzere Türklerin yayıldığı tüm coğrafi bölgelerde bu oyuna rastlamak mümkündür.