Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Canları pahasına ülkesine sahip çıkacak bir kuşak yetiştirmek istiyoruz” dedi.
Bir dizi temas ve ziyaret kapsamında Siirt’e gelen Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Siirt Valiliği’ni ziyaret etti. Siirt Valiliği toplantı salonunda İl Eğitim Değerlendirme Toplantısı’na katılan Bakan Tekin, daha sonra AK Parti il başkanlığını ziyaret etti. Ziyaretin ardından Bakan Tekin, daha sonra İl Milli Eğitim Müdürlüğü konferans salonunda düzenlenen 7’nci Uluslararası Siirt Kısa Film Festivali kapanış törenine katıldı. Törene ayrıca Vali Kemal Kızılkaya, Milletvekili Mervan Gül, kurum müdürleri, yönetmen, oyuncu, akademisyen ile çok sayıda izleyici katıldı.
Törende konuşan Vali Kızılkaya, kentte yeni yapılan bir anaokulunun adının ‘Siirt Gazze Melekler Anaokulu’ olarak tescil edildiğini belirterek, “Sanat, zulme karşı duruşun en güçlü araçlarından biridir. Bu yılki festival temamız ‘Özgür Gazze’ olarak belirlendi. Bizler bu festivalde sergilenen her eserin, Gazze halkının haklı ve onurlu mücadelesine sanatsal bir destek olduğuna inanıyoruz. Siirt halkının Filistin halının haklı mücadelesine desteğinin bir sembolü ve orada zulümden etkilenen masum çocukları kendi çocukları gibi gördüklerinin bir ifadesi olarak, Sayın Milli Eğitim bakanımızın tensipleriyle ilimizde yeni tamamlanan anaokulunun adını Siirt Gazze Melekler Anaokulu olarak tescil edilmesine karar verilmiştir” dedi.
‘TÜRKİYE, FİLİSTİN DAVASINA DESTEK OLDU’
Bakan Tekin, yeni eğitim öğretim yılının ilk ders etkinliğinin ‘Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık’ temasıyla yapıldığını belirterek, “Çocuklarımızın, ülkelerinin bağımsızlıkları, özgürlüklerini, demokrasileri, hukuk devletleri tehlikeye girdiği zaman canları pahasına sahip çıkabilecekleri bir kuşak yetiştirmek istiyoruz. Mili Eğitim Bakanlığı olarak geçtiğimiz mayıs ayında ilan ettiğimiz Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli başlıklı çalışmamızda aslında yapmak istediğimiz şey buydu. Çocuklarımız, ülkelerinin bağımsızlıkları, özgürlüklerini, demokrasileri, hukuk devletleri tehlikeye girdiği zaman canları pahasına sahip çıkabilecekleri bir kuşak yetiştirmek istiyoruz. Biz atalarımızdan böyle devir aldık, gelecek kuşaklarımızın, torunlarımızın ve çocuklarımızın da bu bilinçle bu şuurla yetişmesini arzu ediyoruz.
Geçtiğimiz yıl 7 Ekim’de saldırılar başladığında hemen akabindeki pazartesi günü okullarımızda Filistin’de zulme uğrayan, Filistin’de şehit edilen kardeşlerimizin anısına saygı duruşu ile başlamıştık. Bu yıl da 9 Eylül günü okullar başladığında ‘Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık’ temalı ilk ders etkinliği ile başladık. Bu aslında yapmak istediğimiz ana kurguyla da örtüşen bir husus. Çünkü biz böyle bir kuşak yetiştirmek istiyoruz. Bütün Türkiye halkı meşru Filistin davasına hem bizim etkinliklerimiz üzerinden hem de dualarıyla, maddi yardımlarıyla destek oldu” dedi.
‘ULUSLARARASI METİNLERİN İÇERİĞİNDE, KURGUSUNDA PROBLEM VAR’
Bakan Tekin, konuşmasının devamında şöyle konuştu:
“Ben İsrail’in Filistin saldırılarına başladığı günden itibaren ulusal ve uluslararası birçok ortamda tartışmaya açmak istediğim bir konu var. Birçok yerde söyledim bunu UNESCO genel kurulunda da söyledim. O da şu, bugün İsrail Filistin’e hunharca vahşice saldırırken, uluslararası hukuku, uluslararası insanları kanunu korumakla mükellef olan örgütler ve onları kuran temel metinler ve onlara referans olan temel metinler ya ciddiye alınmıyor ya da o metinlerin kurgusunda bir problem var. Eğer uluslararası örgütler bu metinleri ciddiye almıyorsa o uluslararası örgütler ikiyüzlü demektir. Yok, eğer o bize anlattıkları uluslararası metinleri dikkate alıyorlarsa o zaman o uluslararası metinlerde problem var.
Tartışmaya açmak istediğim şey şu, başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi olmak üzere, bütün bu uluslararası örgütlerin barışı ve hukuku korumak üzere kurguladığını iddia ettikleri uluslararası metinlerin tamamı İslam dünyasının, doğunun en zayıf olduğu dönemde uzlaşı ile yapıldığı metinler. Dolayısıyla ben bir akademisyen olarak şunun tartışılmasını istiyorum. Bu uluslararası metinler, uluslararası hukuku korumakla mükellef yapılar, eğer ikiyüzlü davranmıyorlar ise bu uluslararası metinlerin içeriğinde kurgusunda bir problem var. Bu uluslararası metinler içinde yaşadığımız toplumları, İslam toplumlarını, İslam dünyasını, doğu toplumlarını referans değerlerini toplumsal değerlerini korunması gereken değerler olarak gündemlerine alacak şekilde yeniden kurgulanmalı, yeniden tartışılmaya açılmalıdır diye düşünüyorum.”
Konuşmaların ardından film gösterimi yapıldı, dereceye giren filmlere çeşitli ödüller verildi.