Demirci ailesinin ürettiği çanlar İstanbul Havalimanı’ndan dünyanın dört bir yanına giden ve İstanbul’a gelen yolcuları karşılayıp, uğurlayacak.
Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’da esir düştükten sonra orada çan yapımını öğrenen ‘Çancı Hafız’ın 3’üncü kuşak torunlarının Manisa Demirci’de ürettiği el yapımı çanlar, İstanbul Havalimanı’nın metro çıkış alanındaki viyadüğün alt yüzeyi için tasarlanan eseri belirlemek üzere açılan yarışmayı kazanan Betül Kotil’in ‘Saya’nın Sesi’ adlı eserinde kullanılacak. Ailesinin sadece çan yapım işiyle uğraştığını belirten Nevzat Çancı (56), “Ayasofya Camii’nin halılarının Demirci’den olmasının yanı sıra İstanbul Havalimanı’nda yine bizim Demirci’nin çanlarının yer alacak olması, bizleri gururlandırdı” dedi.
Manisa’nın Demirci ilçesinde yaşayan Çancı ailesinin çancılık serüveni, dedeleri ‘Çancı Hafız’ın 1900’lü yılların başında Yunanistan’da esir düşmesinin ardından orada mesleği öğrenip, Manisa’nın Demirci ilçesine dönerek, oğullarına öğretmesiyle başladı. Sonraki kuşaklar da mesleği geliştirdi. Soyadlarını mesleklerinden alan ailenin hünerli elleriyle ürettiği çanlar, diğer ülkelerden de talep gördü. Aile, ürettiği çanları, dedelerinin esir düşerek mesleği öğrendiği Yunanistan’ın yanı sıra Kuzey Makedonya ve Bulgaristan’a da satıyor.
ESERDE KULLANILACAK ÇANLARIN ÜRETİMİNE BAŞLANDI
Ailenin ürettiği çanlar, şimdi de İstanbul Havalimanı’ndan dünyanın dört bir yanına giden ve İstanbul’a gelen yolcuları karşılayıp, uğurlayacak. İstanbul Havalimanı’nın en dikkat çekici alanlarından, metro çıkış alanındaki viyadüğün alt yüzeyi için tasarlanan eseri belirlemek üzere açılan yarışmayı kazanan Betül Kotil’in ‘Saya’nın Sesi’ adlı eserinde, ailenin ürettiği çanlar kullanılacak. Kotil’in hayvanlara kaybolmasınlar, diye takılan çanlardan esinlenerek tasarladığı çalışması, toplam 5 bin 770 metrekare alanda uygulanırken, eserde dört farklı boyutta 2 bin 10 ile 2 bin 500 arası çan kullanılacak. Demircili Çancı ailesi, eserde kullanılacak çanların üretimine başladı.
‘YILDA YAKLAŞIK 30 BİN ÇAN ÜRETİYORUZ’
Dedesinden öğrendiği mesleği, çocukları ve yeğenleriyle sürdüren Nevzat Çancı, ürettikleri çanların İstanbul Havalimanı’nda sergilenecek olmasının gurur verici olduğunu söyledi. Çancı, “Dedem bu mesleğe 1910 yılında başladı. Ben çocukluğumdan beri çan yapıyorum. 3 kuşaktır devam ediyoruz. Yılda yaklaşık 30 bin çan üretiyoruz. Bunun yüzde 70’i yurt dışına gidiyor, kalanı ise iç piyasaya satıyoruz. Genellikle Yunanistan’a, Makedonya’ya ve zaman zaman Bulgaristan’a gönderiyoruz. İstanbul Havalimanı’ndaki proje bizi sevince boğdu. Turistlerin görebileceği bir yerde bizim çanlarımızın sergilenecek olması bizi mutlu etti. 2 bin 100 ile 2 bin 500 arasında çan çıkaracağız. Ayasofya Camisi’nin halılarının Demirci’den olmasının yanı sıra İstanbul Havalimanı’nda yine bizim Demirci’nin çanlarının yer alacak olması gururlandırdı” dedi.
‘HEMEN YARIŞMAYI TAKİBE ALDIM VE HAZIRLANDIM’
Yarışmayı kazanan Betül Kotil ise aktif olarak 2 yıldır atölyesinde bağımsız olarak çalıştığını belirterek, “Multidisipliner her türlü teknik malzeme, kavramsal yöntemleri deniyorum. Benim için süreç denemekten ibaret. Yarışmaya, eylül ayında sosyal medyada lansmanın canlı yayınını izlerken haberdar oldum. Yarışmayla ilgili söylemler çok güzeldi. Çok sürprizli gelmişti. Genç sanatçıları destekleyecek bir fırsat olacağını düşündüm. Güzel bir ödülü vardı.
Hemen yarışmayı takibe aldım ve hazırlandım. Başvurumu yaptım ve daha sonra finale çıkan 3 kişiden biri oldum. Süreç bugüne getirdi. Finale kaldığımda aslında benim için tamamdı. Seçici kurulun varlığı çok önemliydi, en büyük teşvikti. Çok güzel duygular içindeydim. Bu işi oraya yapabilme ihtimalini düşünmek bile mucizeydi. Çok güzel oldu. İGA güzel bir destek ödülü veriyor, 1 milyon lira telif ödülü. Benim gibi bağımsız sanatçılar için çok büyük bir bedel. Üretimimi özgürleştirecek bir miktar. İGA hem biz genç sanatçılara böyle büyük bir destek vererek hem de kamusal alan açarak sınırlarımızı çok açtı. Bu sanatçılara inanılmaz bir güven veriyor. Bizden sonraki genç sanatçılara umut veriyor” diye konuştu.
‘TAVANI KOMPLE ZİLLERLE KAPLAYACAĞIZ’
Proje hakkında bilgi veren Kotil, “Projem, görünmez bir coğrafyaya referans edecek. Kamusal bir alanda ve oradan geçen binlerce kişiye kırsalın sesini işittirecek. Küçük ve büyükbaş hayvan zillerinden oluşan bir enstalasyon projesiydi. Ortalama 2 bin civarında zil olacak. Bu ziller el üretimi ve Manisa Demirci ilçesinde bir aile tarafından üretilecek.
Bu şekilde proje sürdürülebilir kalkınmaya da destek olacak. Proje, İstanbul Havalimanı’nda bir viyadük altında uygulanacak. Aynı zamanda burası metro bağlantı hattının çıkış noktası. Yani insanların sürekli altından geçeceği bir mekan. 12 metre yüksekliğinde, 126 metre uzunluğunda ve 45 metre genişliğinde. Tavanı komple zillerle kaplayacağız. Zillerimiz şu an da üretimde. Yaklaşık 2,5 ay kadar sürmesi planlanıyor. Aynı şekilde mekanın mühendislik ve teknik kısmı var. O da 2 ay sürecek. Eş zamanlı olarak montajına başlayacağız.
Yaz aylarında projeyi tamamlamış olacağız. Bizim işimizin en önemli özelliği sallanarak ses çıkarması. Açık havada olduğu için doğal bir halde gerçekleşecek. Oradan geçen insanları meditatif duruma sokacak. Yerleştirme olarak her açıdan ve bakıştan okunabilir olacak. Kanat formunda asılacak, havaalanı ve doğayla özdeşleşecek. Aynı zamanda modern bir görüntüye sahip olacak. Ürünümüz bir zanaatken bir sanat eserine dönüşüyor” dedi.