İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Bir sabah uyanıyorum ben Türkiye’nin en yerli- milli insanıyım, ertesi gün PKK’lı oluyorum, ondan evvelki gün faili meçhulcu oluyorum, karar verin kardeşim. Sayın Erdoğan beni iyi tanır ki, ben bugüne kadar hiçbir tehdide pabuç bırakmadım” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu Adıyaman’a geldi. Beraberinde parti kurmayları ile Adıyaman’a gelen Akşener, çadırkenti ziyaret ederek depremzedeler ile görüştü. Akşener, daha sonra depremde yıkımın en çok yaşandığı Gölbaşı ilçesini ziyaret etti.
Depremin vurduğu yerleri ziyaret ederek incelemede bulunduktan sonra gazetecilere açıklama yapan Akşener, “Deprem bölgesini 7 gün üst üste gezdim ve propaganda yapmadım. Şimdi rozetim var fakat o zaman rozet de takmadan ne olup ne olmadığını anlamaya çalıştım, eksikliklerin tespitini yaptım” dedi.
‘HİJYEN KONUSUNDA CİDDİ SIKINTI VAR’
Çadır kentlerde gıda sorunu olmadığını ancak hijyen malzemesi sıkıntısı yaşandığını belirten Akşener, “Çadırkentlerde gıda manasında problem yok. Fakat hijyen konusunda ciddi sorun var, özellikle temizlik anlamında banyo açısından kadınlar için sorun var” diye konuştu.
‘BUGÜNE KADAR HİÇBİR TEHDİDE PABUÇ BIRAKMADIM’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik tehditleri olduğunu belirten ancak buna boyun eğmeyeceğini ifade eden Akşener şöyle dedi:
“Sayın Erdoğan, sen önce seni yanıltan yanındaki yalaka tayfasına bak. Sana yanlış bilgi veren, yani o temeli sana attıran yanındaki cebini dolduran cahil, liyakatsiz, yalaka tayfasını tehdit et, sen beni tehdit edemezsin. Sayın Erdoğan’ın beni tehdidinin 3’üncüsü bu. Önce 31 Mart seçimlerine giderken ‘Zaten bu bayanın dokunulmazlığı da yok’ parmağını sallayarak ‘Hapse gönderim’ dedi. Ben de elimle hapis çantasını hazırladım. İkinci tehdit Rize’ye gittiğimizde, Rize’den önce ‘Ey gelin hanım görürsün gününü’ dedi. Rize’de bir sürü yanlış iş oldu ama gittim. Şimdi bu ikinci tehdit; ‘Daha başına neler gelecek, bunlar iyi günlerin’ demişti. Şimdi de dediği şey; ‘Beni kendinle uğraştırma.’ Sayın Erdoğan diyor ki; ‘Benim adım Tayyip Erdoğan, bunun ne manaya geldiğini bilirsin.’ Ben de diyorum ki; Recep Bey neden bu kadar sinirlisin, devri iktidarında benim namusuma, şerefime bir sahibi olduğunuz televizyon kanalında iftira atıldı, ben bununla ilgili mücadele ettim, sen beni dördüncü günü aradın gereğini yapacağını söyledin, o iftirayı atan şerefsizlerin hepsi senin mahkemelerinde beraat etti.
İki; devri iktidarında evim basıldı. Basanların tamamı beraat etti. Devri iktidarında birisi çıktı bu kadını Fetullah Gülen makamına atadı dedi ve bunun üzerine teşekkür kağıdı iletti. Ben teşekkür etmişim, ben de bu kağıdın altındaki imzanın benim olmadığını söyledim. Mahkemeye verdim. Aynı mahkeme dedi ki; evrakta sahtecilikten mahkemeye verdim, benim imzamı almaları gerekiyor, mahkeme bu evrak sahte resmi evrak olmadığı için sahtecilik sayılmaz bu da devri iktidarında gelişti. Devri iktidarında torunuma, burada ifade edemeyeceğim iftira atıldı, onlar da beraat etti. Sayın Erdoğan sen önce otur bunlara bak. Bir sabah uyanıyorum ben Türkiye’nin en yerli- milli insanıyım, ertesi gün PKK’lı oluyorum, ondan evvelki gün faili meçhulcu oluyorum, karar verin kardeşim. Ben neyim? Yerli miyim, milli miyim? Ben PKK’lı mıyım? Bunların hepsi birbirine zıt şeyler. Devri iktidarında kimi mahkemeye verdiysem de takipsizlik kararı verildi. Sayın Erdoğan beni iyi tanır ki, ben bugüne kadar hiçbir tehdide pabuç bırakmadım.”