Tahammülsüzleştik. Kimsenin kimseye ne sabrı nede saygısı kalmadı. Bu agresiflikle nereye böyle?
Birine “Günaydın!” demeye korkar hale geldik. Peki, neden? Sormadan yalnızca yargılıyor, öfkemizin peşinden emin adımlarla gidiyoruz. Hayatı kovalar haldeyiz farkında mısınız? Zamanımız yok.
“Ben” kavramını koynumuza alıp yaşamaya devam ediyor, bir başkasının duygu ve düşüncelerini çöpe atıyoruz ve inanır mısınız; bunu yaparken gram tedirgin olmuyor, umursamıyor ve “Banane!”‘ciliği çok güzel oynuyoruz. İyide biz kimiz?
Uslup kimliktir demeye devam edeceğim.
Her birimiz anne-baba, eş, kadın-erkek, kardeş ve birilerinin hayatının en’leri listesinde zirvedeyiz. Biz, bu şımarklığımızın ardında yatan nedenlere sığınıp tarafımıza gelen her olumsuz yorum/eleştiriye öylesine kapalıyız ki; karşımızda ki kişinin ne konumuna ne de yaş-cinsiyet kavramlarına önem vermeden hamle yapıyoruz.
Tabii ki bizi bu raddeye getiren etkenlerin başında geçim derdi var kabul edelim ancak sabretmeyi düşünmüyor, anlık kriz çözümleri arıyoruz. Bir babanın ailesini geçindiremediği için kendisi astığı ülkedeyiz. Bir annenin pazara gitmeye korktuğu yerin adıdır Türkiye.
9-10 yaşında ki çocukların sokakta oyun oynamaları gerekirken ekonomiyi konuştuklarına şahit olmadık mı? Maalesef. Geçinemiyoruz. Bu da beraberinde gerginliği getiriyor. Bir üst safhası; cinnet geçirmek.
Doyuramadığı çocukları için “Arkamda kalıp kimseye muhtaç olmasın!” diye kendiyle beraber çocuklarının da canına kıyan annelerin feryadına öylesine sağırız ki; ya TV kanalını geçiyor, yada o bahsi geçen konuyu duyar duymaz yerimizi değiştirip, oralı olmamaya çalışıyoruz. Vicdan mı? Hayır, kirliyiz. Umursamıyoruz.
İşsizliğin rolü de çok büyük. Genci, yaşlısı işsiz.
Bugün açlık sınırının çok altında olan asgari ücret ile geçinemeyen ama ona dahi muhtaç halde olan ailelerin/kişilerin iş bulma hayali “Biz size döneriz!” cümlesiyle suya düşüyor. Bulamayanlar? Okumuş gençlerin kendi mesleklerini yapmalarından doğal ne var? Bu imkanı dahi vermiyoruz. Evlilikler de böyle böyle yıkılmıyor mu zaten? Hangi çift boşanmak için evlenir? Bir ömrü beraber devirmek için yola çıkan çiftler ya ekonomi ya da eş kurbanı.
Kimse önünü göremiyor. Ülkemizin geldiği ve kişileri getirdiği noktaya bakacak olursak, mutluluğu alfabede yer alan 9 harfli kelimeden ibaret sayıyoruz. Sahi, en son ne zaman bir aktivite yaptınız?
Sinema/Tiyatro’ya gidebiliyor musunuz? Ailece piknik/mangal keyfi yaptığınız tarihi hatırlayın. Gıdaya gelen %45’lik zam sebebiyle ne yazık ki hayal olmaya devam ediyor.
Buna ek olarak vesaitlere yapılan %40’lık zam da cabası. Akbil’in bir basım ücretinin 7.67 TL, Taksinin kısa mesafe ücretinin 20 TL’ye çıktığı 2022 Türkiye’sinde işine gitmek isteyen insanların cebinden aylık minimum 600 TL yol ücreti çıkıyor ve firmanın destek olmadığını düşündüğünüz de; tablo korkutucu değil mi? Her etken bizi biraz daha geçimsiz yapıyor. Mübarek Ramazan ayındayız, bir pide nasıl 7 TL olur? Bunun mantığı nedir?
Ah çok pardon; una ve yağa gelen zamlar sebebiyle fırıncıların yaşadığı mağduriyet ve geçim sıkıntısı sebebiyle onlar da eş değer zam yapıyor ama tüketici alamaz halde. Hepsini toplayıp çarpmanıza gerek yok, bunların iç acılarının toplamı her birimizi agrasifleştiriyor ve finali intiharlar ile bitiyor.
Umarım güzel sabahlara uyanırız ama bu agresiflik değişmedikçe, biz bu eksenin etrafında dönmeye devam ederiz. Utan Türkiye’m.