Boykot kelimesini herkes biliyor tepkisel bir süreç bir olaya karşı olması önemli olan birlikte hareket etmek ve yapılan olayın ses getirmesidir.
Boykot bir vatandaşlık hakkıdır kitlesel bir tepki oluştuğunda haklı olanın yanında durmaktır. Dışarıdan bakıldığında en medeni en doğru ses yükseltme şeklidir. Çoğunlukla karşı tarafın yalnız kalmasını ve ekonomik olarak zarar görmesini bekleriz. Sesimizi yükseltirken kitlesel olması ve kamu baskısı oluşturmayı amaçlarız.
Bir tarihsel yolculuğa çıkmaya ne dersiniz? hayatımıza giren bu kelimenin geçmişine gidelim.
”Boykot eyleminin tarihi muhtemelen insanlık tarihiyle eşittir. Fakat “boycott” şeklinde dolaşıma girmesi 19. yüzyıla denk gelir. Organize bir baskı olan boykot, İngiliz Yüzbaşı Charles Cunningham Boycott’ın (1832-97) soyadından dünya literatürüne, oradan da dilimize geçmiştir.”
Yüzbaşı Charles Cunningham Boycott (1832-97), ordudan emekli olduktan sonra İrlanda’daki bir kontluğun mülk ve arazilerinin sorumluluğunu üstlenir. Bölgedeki kontların kendilerinden istediği fahiş kiralardan bunalan halk ise artık isyan etme noktasına gelmiştir. Talepleri, kira fiyatlarının indirilmesi yönündedir. Boycott da kiraların fiyatlarını indirmeyi reddedip kiracıları çıkarmaya çalışınca kısa sürede beklemedik bir tepki görür. Tepki kısa sürede büyümeye başlar halkın sesinin bir ağızdan dile getirmesi birlik şekilde hareket etmeleri farklı bir tepki oluşturur. ”Charles Boycott’ın dışlanmasından hareketle ”dışlamacılık (ostracism)” kelimesini düşünür ama bunu beğenmez. Sonunda olaya “boykota uğrayanın” soyadı verilir. Kelime kısa sürede diğer ülkelerde kullanılmaya başlanır özünde dışlamacılık olan kelime tüm dünyada boykot olarak bilinir. ”
Tarihte de milletler birçok olaya ve duruma tepki göstermek için bu yola gitmiştir. Bu durum başarıyla sonuçlanmıştır. Bir ülke yerli ve milli olmalıdır. Boykotun gerçek niyeti karşı tarafa zor durumda ekonomik olarak yıpratma çabasıdır.” Tarihimizde Osmanlı dönemi içerisinde ses getiren Osmanlı Fes Boykotu” olarak bilinen süreçte halk, kendi inisiyatifini kullanarak Avusturya ve Bulgaristan mallarına karşı bir direniş başlattı.”
Avusturya’dan ithal edilmekte olan fes ile simgesini bulan boykot kısa bir sürede daha düzenli ve İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından yönlendirilen eylemler halini aldı. İlk defa gerçek bir savaşla değil de “harb-i iktisadî” ile başarılı olunan bu süreçte 1908’in ilham verdiği Osmanlılık fikri canlılığına kavuşurken, millî iktisat icadı da ortaya çıktı. Millî bir sanayi kurmak gerekliliği ve bunun için gereken nedenlerin kolayca devşirilmesi ile 1908 Boykotu, pek çok siyasal mobilizasyon faktörünü aynı anda devreye sokmuş mükemmel bir tepki olarak sayfalardaki yerini aldı.
2023 yılı ve son bir ayımızı asla unutmayacağız. 30 günde 10 bin canın öldüğünü görüyoruz. Filistin halkına yapılan bu saldırılar gerçek bir savaşın ve savunmanın dışında gelişen tamamen sivil halkı hedef alarak yapılmaktadır. Dünyada ve ülkemiz de başlatılan tepkiler ırk, din, dil, meselesi değildir. Savaşta kadın çoluk çocuk hedef gösterilemez.
Ülkemizde güzel bir katılım var destekleyen hakkının yanında duran bir destek. Bir de bana ne ben ülkemde istediğimi alırım istediğim yerde yemek yerim ve kahvemi içerim diyen bir grup var. Ben isim marka ya da yer ismi yazmayacağım. Herkes her şeyi biliyor. Boykot kelimesinin arkası milli beraberlik ile doldurulur. Bu ürünleri satın almayınız yapılan indirimler kampanyalar ekonomik kurtuluş çabası ve tüketiciye sunulan göz boyamasıdır. Yarı yarıya indirilen fiyatlar başarılı olduğumuz gösteriyor.
Direniş yapılıyorsa ülke olarak yapalım haklının yanında sesimizi gösterelim. İnanın tepkinin en zararsız şekli boykottur.