Tarım Ticareti ve İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Turan, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre bizi kıtlık ve açlıkla ilgili ciddi sorunlar bekliyor” dedi.
Tarım Ticareti ve İşletmeciliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Turan, pandemi, Ukrayna-Rusya savaşı, küresel iklim değişikliği, teknoloji ve planlama gibi birçok faktörün bir araya gelerek tarımı nasıl etkilediğiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Bu dönemden önce de tarımla ilgili sıkıntıların olduğunu vurgulayan Turan, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre bizi kıtlık ve açlıkla ilgili ciddi sorunlar bekliyor. Ülkemiz bazında düşünürsek, burada gıda üretimi ve tüketimiyle ilgili en önemli problem, üretimle tüketim arasındaki koordinasyon ve planlamanın sağlanamaması ve iyi koordine edilememesidir” dedi.
Yeditepe Üniversitesi’nden Tarım Ticareti ve İşletmeciliği öğretim üyesi Prof. Dr. Metin Turan, tarım ürünlerindeki fiyat artışını etkileyen sebeplerle ilgili bilgi verirken bunu düzeltebilmek için planlı bir yöntem ile daha az masrafla, sağlıklı ve daha ekonomik ürünlerin sürdürülebilir yönetileceğini vurguladı. Turan, sivil toplum örgütlerinin ve üreticilerin kendi aralarında bu dinamiği oluşturma şansı olduğunu belirterek, üreticilerin içinde olduğu ve profesyonel insanların yönettiği sistemlerin kurulmasının gerekliliğine dikkat çekti.
Prof. Dr. Turan, “Tarımsal ekosistem olarak düşünülen bu modelde üreticilerin ihtiyaç duydukları, gübre, fide, tohum, sulama sistemleri, koruma ilaçları, işçilik, meteorolojik bilgiler vs. gibi üretimde gerekli ihtiyaçların bölgesel tedariklerinde imkân ve fırsatların sağlanması ve üreticilerin bu tedariklerden yararlanmasına imkân verilmesi gerekmektedir.
Üretilecek tarımsal ürünlerden bölgesel ihtiyaçlar başta olmak üzere ülkede ihtiyaç duyulan ürün çeşidi ve miktarları dikkate alınarak ürün desenlerinin üreticilere yönlendirilmesi, ihtiyaç duyulan ürünlerin yurt içinde ve yurt dışındaki taleplere göre planlamaların yapılması ile ürünler değerinde talep ve fiyat bulacaktır. Bu şekildeki planlama ise fazla üretime neden olmadan sürdürülebilir ürünlerin planlı üretilmesine imkân sağlayacaktır.
Günümüzde diğer sektörlerde olduğu gibi tarımsal üretimde planlama yapmadan üretim yapmak, fazla üretim yapılanlarda girdilerin altında, az üretim olanlarda ise yüksek fiyatların oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle küçük işletmelerin ürettiği ürünler için sürdürülebilir üretimine hizmet edecek modelde üretici ve tüketici arasında koordinasyonun sağlanması ise üretimden tüketime olan zincirde maliyetlerin azalmasına, üretim kayıplarının azalmasına, üretici için karlı tüketici için ekonomik ve sağlıklı ürünlerin oluşmasına neden olacaktır” ifadelerini kullandı.
“BUNDAN ÖNCE DE BAZI SORUNLARIMIZ MEVCUTTU”
Fiyat artışlarının sadece Türkiye’nin değil tüm dünyanın sorunu olduğunu söyleyen Turan, “Bununla ilgili çok önemli politikalar geliştirildi. En önemli parametrelerden birisi küresel iklim değişikliğinin yarattığı problemlerdir. Kovid süreci, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş, girdi maliyetlerinin iklime bağlı değişimi dinamikleri etkiledi. Bundan önce de aslında bazı sorunlarımız mevcuttu. Tarımda sürdürülebilir ve ekonomik bir üretim yapabilme konularında ülkemizde ciddi boşluklar vardı. Küresel ölçüdeki etkenler de işin içine girdikten sonra bu süreç biraz daha hızlandı” dedi.
“BORÇ BATAĞINDAN ÇIKABİLMENİN YOLU SADECE KREDİ VERMEK DEĞİL”
Tarımda bir düzenin oluşması için üreticinin de bu düzene entegre edilmesi gerektiğinin altını çizen Turan, bu sürecin devlete bırakılmaması gerektiğini söyleyerek konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Sivil toplum örgütlerinin ve üreticilerin kendi aralarında bu dinamiği oluşturma şansı söz konusu. Çünkü sektörler bazında düşündüğümüz zaman her sektör için devletin bir planlama yapmasını bekleyemeyiz. Sistemi değiştirmemiz lazım. Bu sistem tıpkı insanların kendi aralarında sağladığı sosyal ağ benzeri üretim ve tüketim arasında yapılacak teknolojik ağ ile oldukça kolay bir şekilde sağlanabilecektir.
Sosyal hayattan aşina olduğumuz bu sistemi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi tarım 4.0 modelinde de rahatlıkla oluşturulabilmesi mümkün olup ulusal ve uluslar arası düzeyde pek çok firma bu yönde önemli gelişmeler sağlamıştır. Bu gelişen ve değişen teknolojileri takip etmeden üreticilerimizin bu sistemlere entegre olmasına yardımcı olmadan hala eski modelleri kullanarak sadece kontrolsüz mali destek sağlamak üreticilerin sürdürülebilir üretimi yerine her geçen gün daha büyük zorluklara doğru gitmesine neden olmuştur. Bu borç batağından çıkabilmenin yolu sadece kredi vermek değil.”
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GİBİ EKONOMİK DEĞİŞİKLİK DE KÜRESELLEŞMEYE BAŞLADI”
Global olarak bakıldığı zaman dünyada bitkisel üretimin yüzde 80’inini küçük işletmelerin gerçekleştirdiğini belirten Turan, “Süreci iyi dinamize etmek lazım. Bunun için de küçük işletmeleri büyük işletmeler haline dönüştürmek lazım. Dikkat ederseniz iklim değişikliği gibi ekonomik değişiklik de küreselleşmeye başladı. Büyük firmaların bir araya gelmesi, güç birliği yapması ve bir ekosistem oluşturması söz konusu. Tarımda bunu yapamadığınız sürece başaramazsınız.
Mesela, 2,5 milyon üreticimiz var. Aslında biz bu işi düzgün yönetebilirsek Amerika’da, Hindistan’da, Çin’de üretilen bir sebzenin Avrupa’ya gitmesindense Türkiye’den üretilip gitmesi hem navlun hem de kalite anlamında çok daha mantıklı. Üretim anlamında paranın en çok değer kazandığı yerlere coğrafi açıdan baktığımızda bizim bu ticareti yapmamız lazım. Peki, başarısızlık nerede? Planlamada. Bugün Avrupa Birliği’nde süreci iyi yönetsek, ürettiğimiz ürünleri Avrupa’ya ve dış ülkelere ihraç etsek ülke şu anda içinde bulunduğu bu ekonomik krizden ve bulunduğu noktadan çıkmış olurdu” dedi.
2,5 MİLYON ÜRETİCİNİN 14 BİNİ GLOBAL GAP TARIM UYGULAMARINI YAPIYOR
Prof. Dr. Turan, şunları kaydetti:
“Altını çizmek istediğim bir diğer nokta da 2,5 milyon üreticimizin olmasına karşın 14 bin üreticimizin Global GAP ya da tarım uygulamalarını yapması. Peki, biz nasıl ihracat yapacağız? Yani siz Avrupa’nın dünyanın istediği standartlarda üretmeyin ama biz yurt dışına satmayı düşünüyoruz, tarımımızı güçlendireceğiz, tarım bizim çıkışımız, deyin. Bu söylemden başka noktaya gitmez. O zaman eylem gerekiyor. Avrupa ne istiyorsa, dünya hangi standartlarda üretim yapıyorsa üreticimize bunu yaptırmamız lazım.”