Bir zamanlar biz de çocuktuk… Hayatımızın en güzel yıllarını sorsalar, eminim büyük bir çoğunluğumuz çocukluk yılları olduğunu söyler.
En masum, en hayalperest, en umut dolu ve en kaygısız zamanlar değil miydi çocukluk yıllarımız.. Sadece bir kere çocuk olma şansımızı doyasıya kullanabildik mi?
Yetişkin olduğumuzda en çok istediğimiz tekrar çocuk olmak değil mi? Bence milyon kere evet..
Ne kadar doyasıya yaşasak da hep o yıllara özlem duyar insan. Ama bu gerçek, yetişkin olduğunda yüzüne çarpar. Çocukken hep büyümek ister çünkü.
Bir doksanlar çocuğuna uzaktan 2020’li yılların çocukluğunu gösterseniz asla gelmek istemeyecektir. Zira doksanlı yıllarda çocuk olmuş biri olarak sokak çocukluğunu tablet çocukluğuna asla değişmezdim. Bizler akşam ezanıyla eve giren çocuklardık. Seksek, istop, ortada sıçan, yerden yüksek bizim için yaşam biçimiydi.
Şimdinin çocukları ise, yerden yüksek oynanan o sokaklardaki binaların içinde kaldı… Tablet, telefon, bilgisayar oyunları çocukları bağımlı, hareketsiz ve asosyal bir kişiliğe doğru götürmeye başladı. Teknoloji bir yere kadar güzel fakat söz konusu çocukluk olduğunda onun eline bırakılamayacak kadar çok kötü.
Bizler ebeveyn olarak ve güzel bir çocukluk dönemini tatmış kişiler olarak çocuklarımızı bu teknoloji çılgınlığının eline teslim etmemeliyiz. Onlar sadece bir kere çocuk olacak. En değerli zaman dilimini ruhunun derinliklerine işleyecek hatıralarla dolduralım. Bizler de onlarla bir kez daha çocuk olalım, ne dersiniz?