Serhan Ve İlk Televizyon!… Serhanlar, Âziz Şehr-i İstanbul’un kâdim mahallelerinden birinde, tatlı bir yokuşta, iki katlı ahşap eski bir evde oturuyorlardı. Bir hikaye bin hisse!…
Babası Abdullah Efendi, evlerinin 2 sokak aşağısında bulunan Dedesi Suphi Efendiden kalma küçük bir dükkanda saatçilik zanaatı ile meşgul oluyordu. Serhanların evinde Büyük Dedesi Suphi Efendiden hâtıra küçük, ahşap kaplı bir radyo vardı. Serhan, her sabah uyanır uyanmaz, şâhsî gerekliliklerini yerine getirdikten sonra evlerinin ahşap ve aralıklı merdivenlerinde heyecan içinde adımlar atarak 2. Kattaki Sofaya çıkar ve cama doğru bakan divana oturur, mermerde bulunan radyosundaki çocuk hikayelerini tâbir-i câiz ise can kulağı ile dinlerdi.
Bir Gün Babası Abdullah Efendi elinde büyük, karton bir kutu ile geldi.10 yaşındaki Serhan merakını cezb etmesine mukâbîl Babasına kutuda neyin olduğunu sordu. Babasının cevabı ise Şuydu; “Bu bir Oyalanma Kutusudur! Canı sıkan şeylerden sıyrılabilmenin bir yoludur. Bu Oyalanma Kutusunu Canını sıkan şeyler için Sıyrılma Aracı bil! Fakat Canının mutluluğu için Amaç bilme!”. Serhan Babasından izin alarak kutuyu açtı ve karşısındaki camlı, ahşap kaplamalı Oyalanma Kutusunu derin bir merak ile inceledi. Babası Abdullah Efendinin kurulumunu yapması üzerine Oyalanma Kutusu Serhan’ın belli vakitlerini geçirdiği bir Araç oldu…
Günde 1 Saat Fazladır!…
Zaman geçtikçe Serhan’ın Oyalanma Kutusunun başında geçirdiği Vakit ilk günlerdeki gibi 10 dakika değil artık 1 saati buluyordu. Bu durumu fark eden Babası Abdullah Efendi, Serhan’ı karşısına aldı ve “Evlâdım! Her İcad bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkar.Örneğin çok eski zamanlarda kullanılan gaz ve ateş ile çalışan Gaz Lambasının yerini Thomas Edison’un İcadı olan Ampul aldı. Fakat hiç kimse Ateşten vazgeçemedi. Sen de elbette ki bu yenilikler ile Vaktini geçirebilmeyi öğrenmelisin fakat Senin yapman gereken en âzâmî bir şekilde önem arz eden Konu, Ignacy Łukasiewicz’e Gaz Lambasını, Thomas Edison‘a Ampul’ü, Philo Farnsworth’a Televizyon’u İcat Edebilme imkanı sunan İlhâmlarının ve Bilgilerinin menşeîni öğrenmen ve dâhi uygulamandır. Bundan dolayı Senden, Oyalanma Kutusunun başında geçirdiğin Vakti 1 saatten daha kısa tutup, Eğitimine, İlmine daha fazla Vakit ayırmanı önem ile istirhâm ederim.” Uyarısını yaptı…
Bilyeler, Saklambaçlar, İp Atlamalar Ve Serhan!…
Serhan sokaklarda Arkadaşları ile birlikte bilyeler, saklambaçlar, ip atlamalar vb. Oyunları dengeli süre zârfı içerisinde oynardı. Serhan bu Oyunlardan ziyâdesi ile keyif alıyordu. Çünkü bu Oyunlar, Serhan’a yaşıtları ile İletişimi düzgün bir şekilde kurabilmesi, sağlığını koruyabilmesi için gerekli olan hareket seviyesi gibi faydalı olanaklar sağlıyordu…
Faytoncu Abdüllatif Efendi…
Serhanın da çok sevdiği, Babası Abdullah Efendinin de Dostu olan Faytoncu Abdüllatif Efendi bazen hâsbihâllerinde otobüslerin İcadından dert yanardı.”Ya Hû! Benim 7 sülalem Faytoncu! Bu otobüs denen demir kütleleri İcad edildiği Zamanlar pek idrâk edemiyorduk fakat artık Herkes Faytonun yerine Otobüs denen demir kütlelerini tercih ediyor! Sonra atların yularlarını sımsıkı bir şekilde, saatlerce tutmak zorunda kalmasından dolayı nasırlaşan ellerine baktı, güldü.Ve gerçi bir manada da hoş oldu! Hiç değilse bizim Hanım ile Söken Nasır İlacı için kavga etmek zorunda kalmıyoruz artık!” Diye İlave ederek kendince hem bir serzenişte hem de bir faydadan bahsetti Faytoncu Abdüllatif Efendi…
Bakkal Abdi Efendi…
Serhanların oturduğu kâdim mahallede bir de küçük bir bakkal dükkanı vardı. Bu bakkalı işleten kişi ise Abdi Efendi adında yaşlı bir amca idi Bakkal Abdi Efendi 50 seneden fazla süredir bakkalcılık yapmıştı. Âziz Şehr-i İstanbul’un en çok ihtiyaç giderme mekanlarından biri olan bakkalları işleten kişilerin mâddî durumları da bunun ile orantılı olmak sûreti ile iyi hâllerde seyrederdi. Bakkal Abdi Efendinin de küçük bakkal dükkanı dışında, Serhanların evlerinin yanında bulunan 3 katlı bir Aile Apartmanı ve kirasını aldığı tek katlı bir evi vardı…