Tren garı denince aklıma gelen ilk yer Haydarpaşa Garı’dır. Bir tarih kültür mirası İstanbul denilince köyden kente göçün ilk noktası sinemalarda hep siyah beyaz kare aklıma geliyor.
Sırtına yorganını bağlayıp tahta bir valizle umudu aradığı İstanbul’a gelen insanlar.
Çocukluğum araba tutması sebebiyle hep tren seyahatleri ile geçmiştir. Garın içinde koştuğum o zamanlar yüksek süslü tavanları ile çocuk aklım bu yapının tarihin şahidi olduğunu düşlenememişti.
Tarih mirası yapının geçmişine yolculuğunu araştırdım. Osmanlı devleti zamanında 1870 yılların başında Ray noktaları inşa ediliyordu. Ancak o döneme göre daha basit ve küçük bir yapı inşa edildi. Gerçek mimari yapı Abdülhamit dönemin de Alman mimarlar tarafından başlanılmıştır. Yapı 1906 yılında başlayıp 1908 döneminde bitirilmiştir. Yük işleme işi için kullanılan ray sistemin de bina tamamen Neoklasik mimari yansıtılmıştır.
Haydarpaşa Garı ismini Selimiye Kışlası’nın yapımında emeği geçen Haydar Paşa’dan almıştır. Padişah III. Selim kendi adını taşıyan kışlanın inşası sırasında elinden gelenin fazlasını yapan Haydar Paşa’ya jest olarak bu semte ve civarına Haydarpaşa denmesini uygun görmüştür
Harika yapının yüksek tavanları el işçiliği ile süslenmiş tavanları mevcuttur. Binanın içinde, yani bu kısa ve uzun bacakların içinde, geniş ve yüksek tavanlı odalar yer alır.
Garın talihsizliği yangınlar sebebiyle zarar görmüştür. İlk yangın 6 Eylül 1917 yılında İngiliz casus sabotaj yapmış ve gardaki trenler de ki cephaneliği patlatmıştır. O dönem de bir çok evin camı patlamıştır. Gar yıllar sonra tekrar bir hasar yaşamıştır. 15 Kasım 1979’da garın biraz açığında, ‘Independanta’ adlı Romen yakıt tankeri patlamış ve binanın camları ve tarihi renkli vitrayları parçalanmıştır.
28 Kasım 2010 Tarihin de çıkan bir yangın da çatı ve kuleler zarar görmüştür. Gar restorasyon çalışmalarına dahil edilmiştir. Garı ilgi çekici yapan zamanında çalışmalar da yer alan Hareket amirinin rüyasına giren Haydar baba ”Beni rahatsız etmeyin” diyerek varlığının bulunmasını sağladı. Türbenin keşfedilmesini ve korunmasını sağlamıştır. Türbe tren garının ikiye bölmüş ve hala ziyaret edilmektedir.
Yeşilçam filmlerine konusu geçen ayrılık, sevda, ümit hikayelerinin geçtiği bu tarih mirası korumamız gerekmektedir.
Geçmişi maalesef sonbahar yangınlarına yenik düşmüş olmasına rağmen Haydarpaşa Garı benim için efsane bir nokta tren seyahatinin her zaman dinlendirici bir yanı var. Hayal dünyamı besler ve ruhuma iyi geldiğini düşünüyorum. Siz de sevgili Haydarpaşa Garını unutmayınız lütfen.