Bu akşam internet aleminde gezinirken bir videoya denk geldim ve bu video bana böylesine bir yazı yazma kararı verdi. Video içerik olarak bir bilim çağından ve dönemsel olarak insanların aynı yerden çıktığından bahsetmekteydi. Bende konuya biraz aşina olmak adına araştırdım ve aklıma yeten ve elime dökülen kelimeleri sizlerle paylaşmak istedim.
Başlıktan pek anlayamayacağınız yazımın içeriği aslında çok basit. Bilimin insanlar arasında bulaşıcı bir pozitif hastalık gibi yaygınlaşması, dönemine göre aynı yerde yaşayan insanlar arasında bilinmesini tartışacağım sizlerle. Yani dönemine göre aynı coğrafyada yaşayan insanlar belirli alanlarda bilimsel bir ün salmışlar ve devir değiştikçe bunu başka coğrafyalara teslim etmişler, bundan dolayı benim aklıma şöyle bir tez geldi “yaygınlaşan bilim rekabet mi getiriyor yoksa tarihteki tüm insanlar popülaritenin etkisinde mi kalıyor?”
SOKRATES – PLATON – ARİSTO
Bu üç ünlü düşünür felsefe tarihinin en tanınan üç ismi olarak bilinir ve üçü de aslında birbirinin öğrencisidir yani aynı dönemde yaşamış insanlardır. Antik yunan coğrafyasına bakacak olursak aslında çok önemli düşünürlere sahip olan bir uygarlık ve o dönemde aslında felsefe ile uğraşmak bilimsel açıdan önemli ve yaygın bir durum. Daha önceki cümlelerimde bahsetmek istediğim asıl durum budur yani antik dönemde aynı coğrafyadan çıkmış ünlü bir sürü düşünür var ve onlar aynı işle uğraşıyorlar. Düşünce yapıları çok farklı olsa da hepsinin ortak noktası belli şeylere kafa yorup onları açıklamak üzere emek sarf etmek.
İşte tam burada aklıma benim tezimdeki soru geliyor bu düşünürler dönemde popülarite olduğu için mi felsefe yapıyorlardı yoksa felsefe yapmayı rekabet alanı olarak gördükleri için mi düşünüyorlardı? aslında bu sorunun cevabı şu an ve okumaya devam edeceğiniz yazımın devamındaki başlıklarda da tam olarak nesnel değil. Nedeni ise insanların bakış açısına göre değişmesi mesela bana göre antik yunan döneminde felsefe yapmak asiller arasında çok yaygın ve ünlü bir şey yani filozoflar popülariteye kapılmış olabilir ancak başka birisine göre Sofistlere karşı çıkan Sokrates ile birlikte felsefenin bir rekabet alanı oluşturması ve gün geçtikçe her düşünce ile gelişmesi de olabilir.
HAREZMİ – İBN-İ SİNA – FARABİ
Antik yunan döneminden sonraki üçlememiz ise İslam tarihinin en önemli bilim adamlarından olan Ortadoğu coğrafyasının düşünürlerinde. Ünlü filozoflar gibi hoca-öğrenci skalasına girmeseler de altı asır içerisinde Şam, Bağdat, Isfahan, Semerkant gibi kentlerde yaşamış ortaçağ bilim adamlarından İslam bilim tarihinin en önemli isimlerinden üçüdür. özellikle İbn-i Sina’nın Farabi’den etkilenmesi yine akıllara tezimdeki rekabet mi popülarite mi düşüncesini getirmekte. Buna yine bir cevap bulamayacağımızı belirterek sadece bir görüş eklemek istiyorum.
Bana göre İslam coğrafyasında etkilenmek; rekabetten ziyade popülariteye bağlıdır. Nedeni ise birbirinden farklı bir sürü bilimsel düşünce ve bilimsel buluşun başka bir İslam bilim adamı tarafından antitez olarak yorumlanmaması veya geliştirilmemesi rekabet düşüncesinin etkisini azaltmakta. Her ne olursa olsun dönemin şartlarında bilim tarihine bir dönem olarak damga vurmuş ve matematikten sağlığa, haritadan gökbilimine kadar sıra dışı tüm buluşlara imza atmışlar ve modern bilimin şekillenmesinde önemli rol oynamışlardır.
MACELLAN – VESPUCCİ – KOLOMB
16. asrın önemli bilim insanlarından olan bu üç isimde önceki isimler gibi aynı coğrafyada yaşayan insanlar ve amaçları tamamen aynı. Batı Avrupalı bu üç isim coğrafi keşifler denilince akla gelen insanların başında gelmektedir. Özellikle Amerika’nın keşfi, Kolombiya, Macellan Boğazı gibi yerlere adlarını vermişler ve dünya tarihinde isimleri ile yer etmişlerdir. Bana göre tezimdeki popülarite mi rekabet mi sorusunun en karmaşık cevabı olan dönem bu dönemdir çünkü Osmanlı’nın denizlerdeki hakimiyeti bir ihtiyaç doğurmuş yeni yollar keşfedilmek istenilmiş ancak yeni yerler keşfedilmiş hatta yanlış düşüncelere bile kapılınmış. Öncelikle popülaritesi artmış olan coğrafi keşifler yerini rekabet amaçlı coğrafi keşiflere bırakmış ve yeni dünya arayışı ortaya çıkmıştır.
BEZOS – GATES – ZUCKERBERG
Yeni dünyanın, yeni dönemin, yeni coğrafyanın, en önemli siması olan bu üç insandan bahsetmeden olmaz tabii ki. Amerika coğrafyasında yaşayan ve son 20 yılın en çok tanınan ve teknolojinin baronları olan bu üç isim de aynı tezin düşüncesinde. Özellikle teknolojinin evrildiği son nokta ile birlikte ünlü şirketlerin sahibi olan bu insanların Amerika coğrafyasından çıkması tabii ki tesadüf değil. Bana göre tezimin sorusunun en net cevabı olacak olan bu dönem insanları asla popülariteye kapılmamışlardır. Çünkü endüstriyel dönemde rekabet arttıkça başarı gelmektedir bundan dolayı ise Amerika gibi bir coğrafyada ardı sıra büyüyen şirketlerin sahipleri rekabetten kaynaklı bir ün kazanmışlardır.
Son söz olarak önce İyonya sonra Ortadoğu, Batı Avrupa ve Amerika ile bilimin konakları sürekli yer değiştirmiş hatta dönem dönem Asya’ya bile uğramıştır. yeni dünya düzeninde bilim çehre değiştirip nereye uğrayacaktır bilinmez ama nereye uğrarsa uğrasın uğrayacağı yer artık dünyanın tamamı olacaktır. Sosyal medyanın bu küresel gücü bilimsel ekosistemimizi tamamen dünya olarak değiştirmiştir. Bugün Kanada’da bir kasaba da kedinin kolu kırılsa Zimbabve’de internet üzerinden biliniyor yorumlanıyor ve paylaşılıyor yani dünyada bilgi ve bilim artık geçmişte öngörülenden daha hızlı ve daha sürükleyici.
Belki binlerce yıl önce yazılmış olan Sokrates’in savunması günümüzde hala okunan bir kitap olarak çok ütopik gelebilir. Binlerce yıl şekil değiştirmiş olsa da günümüze gelebilmiş ve zamanla yaygınlaşmış ancak dönemimizde on saniye önce paylaşılan bir video hızlı bir kitleye yansıyor ve çok kısa zamanda ün kazanabiliyor. Yani benim tezim geçmişe yönelik bir sorgu günümüzde asla popülarite olmadan bir bilim, sanat, kültürel düşünce olmuyor çünkü dönemimize popülarite yön veriyor.
Sürç-i Lisan Ettiysem Affola. Bir dahaki okumalarda görüşmek dileğiyle.