Bizim eğitim tasavvurumuz, görüşümüz beşikten mezara kadar eğitimi öngörüyor. Dolayısıyla insanın öğrencilik hali başlayıp biten bir hadise değil, insan sürekli öğrenen ve araştıran durumunda bir talebe.
İlk emir “OKU”. Yaratan Rabbinin adıyla oku… İlk emir oku ise belki hesaba çekileceğimiz ilk sualde “oku” dur. “OKUDUN MU?” Rabbinin adıyla kâinatı, hayvanı, çiçeği, böceği, hakikati okudun mu? Araştırdın mı? Beni bulmak için yazılan ve çizilen her kitaba baktın mı? İlk emir “Oku” ise ilk sual neden “Okudun mu?” olmasın ki!
Bizim eğitim tasavvurumuz, görüşümüz beşikten mezara kadar eğitimi öngörüyor. Dolayısıyla insanın öğrencilik hali başlayıp biten bir hadise değil, insan sürekli öğrenen ve araştıran durumunda bir talebe.
İnsan keşfetmek üzere yaratılmış. Nasıl inanma fıtratı varsa öğrenme fıtratı da vardır. Çocuklara baktığımız zaman keşfetme ve merak modunu çok açık görmekteyiz. Sürekli merak ettikleri konular hakkında sorular sorup cevapları da anında kaydediyorlar. Bebekler gördükleri her şeyi, duydukları her şeyi kendi küçük dünyalarında kullanmak için hemencecik kaydedip kullanmaya başlıyorlar. İsteyerek aşkla öğrendikleri içinde çabucak kavrıyorlar.
İnsan hakikate ulaşma konusunda da bazen bir bebek açlığında hareket etmelidir. Bir çocuk gibi sorular sormalı bundan korkup çekinmemelidir. Çünkü, ilim, öğrenmek, düşünmek her yaşta var olan ve lazım olan bir ihtiyaçtır.
“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 39/9)
“Eğer bilmiyorsanız, zikir (ilim) ehline sorun.” (Nahl, 16/43) gibi ayetlerden ilim öğrenmenin, ilim öğrenmenin yaşının olmadığının, bilmemenin ayıp olmadığı gibi öğrenmenin de önemini anlamaktayız.
Yine peygamberimizin ilme, okuma yazmaya verdiği önemi hadislerde de görmekteyiz.
- “Beşikten mezara kadar ilim tahsil ediniz.”
- “Her şeyin bir yolu var. Cennetin yolu ilimdir.”
- “İlim Çin’de bile olsa, gidiniz, alınız, tahsil ediniz.” (Beyhaki, Şuabu’l-İman, Beyrut, II. 254)
- “Hikmet müminin yitik malıdır; nerede bulsa alır.” (Tirmizi, İlim 19)
- “Kadın ve erkek her Müslüman’a ilim öğrenmek farzdır.” (İbn Mace, Mukaddime, 17)
Okumak ilk emirdir. İlk emir “namaz kıl”, “oruç tut”, “şunu ye bunu yeme” değildir. Oku’ dur. Okumak bir aşktır. Okumak bir yoldur. Okumak aşk ile aşka götüren bir köprüdür. Okumanın yaşı, anı, zamanı yoktur. Her an öğrenme halinde her an aşk ile yaşanmalıdır. Okumadan araştırmadan öğrenilmeyeceği gibi okumadan hakikat ile karşılaşılmaz da. Okumak tüm karanlıkları aydınlatır. Okumak, yolda kalana yolu gösterir, ışık olur. Okumak insanı darlıktan bolluğa, yokluktan varlığa, çokluktan birliğe götürür.
Araştırmayan, sorgulamayan karanlıkta kalır. Allah’ın insanı akıl ve irade sahibi yapması ile ilk emir arasında ki bağlantı okuyarak çözülebilir.
Okumak emanettir. Okumak emanete sahip çıkmanın tek yoludur.
“Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi…. “(Ahzap 33/72)
Ey insan! Oku!
Okumaz isen insanlık karanlıkta kalır.
Ey insan! Oku!
Okumaz isen melekler ile bir olabilecek iken Esfele Safilin konumuna düşersin.
Ey insan! Oku!
Okumaz isen Peygamberin kutlu mücadelesi garip kalır.
Ey insan! Oku!
Okumaz isen peygamberin yaktığı ilim ateşi mezarda bitmesi gerekirken dünyada bitiverir.
Bu aşk ateşini söndürme.
Ey insan! Oku! Okuduğunu anla! Okuduğunu yaşa! Okuduğunu anlat! Okuduğunu yaşat!
Ey insan! İlk emir Oku. İlk sual “Okudun mu?” olursa hakkıyla cevap verebilmek, okudum, anladım, anlattım, hakikate ulaştım diyebilmek için OKU!