Ben İNSANIM, Çabam İNSAN Kalmak, Ben mucizeyim de diyen ben bir hiç’im de diyen, yaşadığı sürece sevgiyi, doğruyu, adaleti arayıp özümseyen insanım, bireyim.
Kalıplaşmış ne varsa ezber edilmiş ne varsa, kutsal diye, yüce diye peşine düşmeyip, araştıran, akla yatkınlığını sorgulayan biriyim.
İnşallah, maşallah, hayırlısı gibi sığınma yollarını çok yapmacık buluyorum. İnsan sahip olduğu vücut gücünü ve düşünme yetisini kullanarak, sorgulamadan, çalışmaktan, üretmekten ve en önemlisi bu çabalar içinde olanlarla bağlar, köprüler oluşturmak zorundadır. Etik ve iyi insan olmak, insan kalabilmek için ömrümce bu çabam devam edecek, sonlanmayacaktır.
Türk olmak Gazi Mustafa Kemal Atatürk tanımıyla övünç sebebimdir. Ne bir insan ya da milletten, halktan üstün olduğumu ne de özenti duyduğum bir millet, hal olduğunu ifade etmemdir.
Seküler düşünce ya da sekülerizm müdahili bir yaşam tercihindeyim. Sevgiyi, sevilmeyi de sevmeyi de önemsiyorum. Konu ya da olay hangi seviyede olursa olsun fanatik değilim, fanatizme karşıyım.
Keşke deyip de hayıflandığım hiçbir şey yok, yaşamsal akış içerisinde belki demektir tercihim. Yola çıktın kaza yaptın “keşke bugün yola çıkmasaydım” değil, belki bugün yola çıkmasaydım kaza yapmazdım belki de olduğum yerde daha büyük bir afet, kaza, zararın muhatabı olabilirdim.
Yaşı, cinsiyeti, kariyeri, varlığı, taraftarlığı, ideolojisi, inancı ne olursa olsun tutumuna, tarzına, etiklik seviyesine, insan olup adam olma mücadelesine, çabasına, zarif olma uğraşını hayatının tüm anlarına serpiştirme gayretine, içtenliğine bakıyorum.
Benimle girilen diyaloglarda üçüncü bir şahsın hata ve yanlışları sıklıkla anlatılıp vurgu yapılıyorsa, bu negatifliklerden kendisine asgari vasat bir insan satışı çabası gösteriliyorsa! Kararlı ve davranışsal kalıbım olan tavrımı öne koyuyorum, yok saymak.
Farkında olmak, farkındalık yaratmak, farklılık değil, insanım diyen her bireyin temel anlayışıdır, olmalıdır. İyi, güzel, doğru bildiğimiz ve insana, insanlığa fayda sağlayacağını düşündüklerimiz neler ise üzerinde durup göstermek, yaymak da fark ise farkındalık içerisindeyim.
Düzen, disiplin, duruş, prensipler, meziyetler, yetenekler, bakış açısı ve açının çap büyüklüğü, at gözlüklerini atmış insan modeli, her doğru da yanlış, her yanlış ta doğru arayan, yenilenip gelişim gösteren insan, teselli değil, bu çabanın tam da odağındayım, enerjim artıyor, düşünme halinde olmaktan mutluluk çıkarıyorum kendime.
Yaşadığım toplum mu bana yabancı ben mi bu topluma yabancılaştım, aslı toplum ekseriyetimizin düşünmeden yaşama, ezberlere sığınma bedavacılığı. Bu sıradanlaşmayı, herkesleşmeyi reddediyorum, enerji sahibi olmamın da mutlu olmamın da önemli bir ayrıntısı.
İdeolojik yapı, tarihsel etiketler ve çokça şey insanımız için sadece kendisini var gösterme çabasıysa, ne büyük beyhudelik. İnsanımız bilmiyor ve bende bilmiyorum, en berbat olan öğrenmeye dair bir çabası, uğraşı yok ki, ne mutlu bana ki bu çabamdan an olsun uzaklaşmadım.
Sevinçli ya da üzüntülü halim, hiç öldürmediğim içimde ki çocuk varlığını devam ettirecek. Çocuksu davranış şekillerine büründüğüm anlar da çokça olacak, insanı, canları, ağaçları, doğayı önemsiyor ve değerli buluyorum. Bir tebessümün ya da bir içten gülüşün bir canlıya pozitif etki göstereceğine inananlardanım.
Bir civciv dahi kabuklarını kırıp hızla tavuk olma yolunda ilerlerken, yaratılışımızda karakterimize işlenmiş, iliştirilmiş, merhamet, fedakârlık, yardımlaşma, paylaşma, sevgi, saygı, özverili yaşam düsturunu hep görmezden, bilmezden gelmek ne acı, insanlık dışı. Ne çok hatam, gaflarım, istem dışı yanlışlarım olsa da, son kararım, insan olup insan kalacağım. Varsın olsun irili ufaklı zikzaklar, insanım madem adam olma yolunda ki mücadelemi bırakmayacağım.
İlkesizliğe, prensipsizliğe, doğrulardan uzaklaşmaya karşıyım, insan olup insan kalabilmek için mücadele içinde olmayanlara, biatçılara da bidatçılara da karşıyım. Doğrular, gerçekler, insanı insan yapıp insan kalmasını, insanca yaşamasını sağlayacak, yaşamsal, ayrıntılı hayat kullanım şartları kitapçığı yok. Azmin, sabrın değerini bilmek de, umutla beklemekte tamamıyla insani, insanca. İnsanlık öyle bir acze düştü ki, sahip olduğumuz bilimsel ve teknolojik gelişme ve kazanımlara rağmen.
İstiyoruz ki; çalışmadan, uğraşmadan, sabır göstermeden ve umut etmeden elimize bir kullanma kılavuzu, reçete verilsin ve kitap adından sayfasına hatta paragrafından kaçıncı kelimelere kadar, hemen, anında, açıp bakalım. Kendimize ait bu aceleci tavır varken, hayatın, evrenin, doğanın, ketum hali, gizemli yapısına akıl erdiremiyor, kabul etmiyoruz.
Bu telaş, bu acelecilik, bu fanatik sahiplenme ve hükmetme hali ne, neden? Sonsuzluk içinde ki zaman ve mekân başını ve de sonunu bilmiyoruz. Kim ne şekilde anlatırsa anlatsın akıl dediğimiz maliki olduğumuz kazanımımız da bize, insana bir açıklama sunmaz, sunamaz. Aklımızın, zekamızın, dimağımızın, maksimum ve minimum halleri dahi baz alınsa, sınırlı, kapasitesi belli.
Mücadele ve çaba vermekten uzaklaşmamayı savunan ben dahi mekânlar arası saniyede yolculuklar yapılacağına inanan kendim, neler olmayacağı, olamayacağına dair görüş sahibiyim. İnsan isek, severek, sevilerek, üretip paylaşarak, gülüp güldürerek, yaşamsal ve düşünsel her insanı özgürleştirerek, her can için insanca yaklaşıp, doğayı fevkaladeye eşleştirerek, insan gibi yaşayıp veda edeceğiz, hepsi bu.