Beyin tümörü, kafatasının içerisinde olmaması gereken yeni bir dokunun oluşması veya burada bulunan bir dokunun kontrolsüz büyümesi anlamına gelir. Bu tümörlerden bazılarının uzun süre belirti vermeden büyüyebildiğini söyleyen Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Selçuk Aydın, uyarılarda bulundu.
Beyin hücrelerinin yenilenmesi sırasında kopyalamada meydana gelen anormal hücrelerin büyümesi ve bir kitle haline gelmesi beyin tümörü olarak adlandırılmaktadır. Yeni doğanlardan ileri yaştaki kişilere kadar her yaşta görülebilen beyin tümörü kafatası içinde basınca neden olmaktadır. Tehlikeli sonuçları olabilen bu hastalığın genellikle ileri evrelere gelene kadar belirti vermeden ilerleyebildiğini söyleyen Çakmak Erdem Hastanesi Beyin, Sinir ve Omurilik Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Selçuk Aydın, konu ile ilgili açıklamalarda bulundu.
TÜMÖRÜN BELİRTİLERİ TÜMÖRÜN BEYNİ ETKİLEDİĞİ YERE GÖRE DEĞİŞİKLİK GÖSTERİR
“Beyin tümörü belirti vermeye başladığında genelde ya ileri evrede ya da büyük boyutlarda olur” diyen Op. Dr. Selçuk Aydın, “Maalesef bu hastalıkta erken tarama testleri şeklinde bir uygulama yoktur, ancak bazı tümörler başka bir şikayet sebebiyle yapılan tetkikler sırasında tesadüfen saptanabilir. Tümörün belirtileri, tümörün beyni etkilediği yere göre değişiklik gösterir. Baş ağrısı, epilepsi (sara) nöbetleri, dalgınlık, kişilik değişiklikleri, konuşma ve anlamada güçlük, uyku düzeni bozuklukları, vücudun bir yarısında güçsüzlük veya his kaybı, yürüme güçlüğü en yaygın görülen belirtilerdir.
İşitme siniri üzerinde gelişen iyi huylu kitle, işitme kaybı ve denge bozukluğuna sebep olabilir. Görme siniri üzerinde oluşan bir tümörde görme kaybı gelişebilir. Hipofiz bezi tümörlerinde görme kaybı, hormonal değişikliklere bağlı olarak adet düzensizlikleri, çocuk sahibi olamama, psikolojik bozukluklar, büyüme ve gelişme bozuklukları görülebilir. Beyin sapı tümörlerinde tat bozuklukları, yutma güçlükleri gelişebilir” diye konuştu.
BEYİNDE OLUŞAN HER TÜMÖR MUTLAKA KONTROL ALTINDA TUTULMALI
Beyin tümörlerinin oluşum mekanizmasına göre ikiye ayrıldığını belirten Op. Dr. Aydın, şunları söyledi:
“Birincisi, primer beyin tümörleri yani kafatası içinde yer alan herhangi bir dokudan köken alanlar; ikincisi sekonder beyin tümörleri yani vücudun başka bir yerinden gelen yani metastatik tümörler. Ayrıca beyin tümörleri genetik davranışlarına göre de ikiye ayrılır; malign beyin tümörleri (habis, kötü huylu diye de bilinir) ve benign beyin tümörleri (iyi huylu tümörler). Beyne başka bir bölgeden gelen tümörler malign yani kötü huylu tümörlerdir.
Kafatası içinde yer alan kitleler iyi huylu olsalar bile beyin üzerine yaptıkları mekanik baskı, sıkıştırma, ittirme, beyin dokusunda ödem, kimyasal etkiler nedeniyle aslında hastalara ciddi zarara yol açan hatta ölüme neden olabilen kitlelerdir. Bu nedenle iyi huylu tümörlerin birçoğu takip edilirler ve tesadüfen saptanırlar. Bunların çoğunluğu kist yapısındadır. Büyüme potansiyeli olan veya büyük kitleler cerrahi olarak çıkartılırlar, daha sonra bir süre takip edilirler. Kötü huylu beyin tümörlerinin cerrahi tedavisinde radyoterapi, kemoterapi, gamma knife gibi yöntemler uygulanır.”