Aromaterapist ve koku uzmanı Bihter Türkan Ergül, Bebek kokusunun dünyanın her yerinde güzel olarak algılanmasının altında yatanları anlattı.
Aromaterapist ve koku uzmanı Bihter Türkan Ergül, “Yeni doğan bir bebek yaydığı o muhteşem kokuyla yoğun bir merhamet ve şefkat uyandırır. Bu sayede sinir sistemi bebek bakımının zorluklarına dayanma gücü sağlar. Yani bir bakıma bebek kokusu insanlığın devamına hizmet eder” dedi.
Bebek kokusunun bilimsel yönüne değinen parfüm tasarımcısı Ergül, “Yeni doğmuş bebek kokusu denildiğinde birçoğumuzun yüzünde kocaman bir gülümseme oluşuyor. Akıllarda “en güzel koku” tanımlaması ile eş değer tutulan bebek kokusu huzur vermesi ve eşsiz olması gibi özellikleri de akıllara getiriyor.
Bebek kokusu neden bu kadar etkileyici? sorusuna bir cevap bulmak amacıyla yıllarca süren bilimsel araştırmalar net bir yanıt veremese de bir takım teoriler öne sürülmektedir. Bunlardan en önemli olarak kabul edilen ise bebeklerin ter bezlerinden salgılanan bazı kimyasallardan kaynaklandığı yönünde. Diğer bir bilimsel araştırma açıklaması ise bebek kokusunun kaynağı olarak anne karnında bebeğin tüm vücudunu saran “Vernix caseosa” denilen sıvı tabakayı gösteriyor” diye konuştu.
Bebek kokusunun bu kadar güzel olmasının aslında insan türünün devamı için destekleyici bir görevi olduğuna değinen Ergül, “Dünyadaki tüm canlılar arasında insan yavrusunun en güçsüz ve bakıma muhtaç bir doğası olduğunu unutmamak gerek. Yeni doğan bir bebek yaydığı o muhteşem kokuyla yoğun bir merhamet ve şefkat uyandırır. Bu sayede bebek bakımının zorluklarına sinir sistemi dayanma gücü sağlar. Yani bir bakıma insanlığın devamına hizmet ediyor” ifadelerini kullandı.
Ergül, New Jersey Üniversitesinde biyolojik antropolog olarak görev yapan Prof. Helen Fisher’in bebek kokusunun insanlığın devamı için çok önemli bir işlevi getirdiğine dair yaptığı bir açıklamaya değinerek “Bu güzel kokunun sebebi ne olursa olsun bebeğin ebeveynlerine muhtaç ve tamamen bağlı oldukları süreci merhamet ve sabırla geçmesini sağlamak olabilir.
Fisher’e göre yeni doğmuş bir bebek evrimsel olarak çekici, sevilesi ve hoş olmaya göre programlanmasaydı bebekler ile ilgili bakım ve ilgilenme gibi bir içgüdü geliştirilmeyecekti. Böyle bir durum da fiziki olarak aşırı zayıf ve bakıma muhtaç olduğundan ebeveynlerine bağımlı olan insan yavrularının ölmesine ve devamında kaçınılmaz son olan insanlığın yok olmasına sebebiyet verecekti” dedi.
ANNE İLE BEBEK ARASINDAKİ EN TEME BAĞ
Yeni doğan bebek kokusunun annenin bebeğine bağlanmasını, bebeğe sahip çıkmasını ve sabırlı olmasını sağladığını vurgulayan Ergül, “Anne kucağına alıp bebeği kokladığında beyninde ödülle ilişkili “serabral” bölgesinde aktivite artışının olduğu gözlemleniyor.
Doğumu üzerinde 4 dakika ve 12 saat geçen iki grup bebek üzerinde yapılan araştırmada bebeklere daha önce duyma şansı olmadıkları bir koku koklatılıyor. Birkaç gün sonra tekrar aynı koku koklatıldığında 4 dakikalık bebek grubunun hepsinin kokuya tepki verdiği gözlemlenmiş. Sezaryenle doğum yapmış 17 anneyle yapılan deneyde 2 günlük bebeklerinin giysileri koklatılmış ve anneler bebeklerinin kokusunu ayırt edebilmişler. Annelerin gözü bağlanıp bebekler yıkanarak deney tekrar edilmiş sonuç yine (yüzde 80) başarılı.
Babalarda ise bu süre daha uzun oluyor. Tensel temasların fazla olmasının yanı sıra anne daha doğrusu kadın olmanın bunda etkisi çok yüksek. Bunun nedeni doğada annenin bebeği koruma içgüdüsünün çok daha kuvvetli olmasıdır” diye konuştu.
“VANİLYA VE LAVANTA KOKULARI BEBEKLERİ SAKİNLEŞTİRİYOR”
Anne karnında başlayan koku algısı sayesinde gelişen koku hafızasının bebeğin doğumdan sonra annesini tanımasını sağladığını belirten Ergül, “Plesanta içinde geçirdiği zaman sonucu amniyotik sıvının kokusunu sayesinde bebekler annesini tanıyor.
Ayrıca araştırmalar göstermektedir ki her annenin plasenta sıvısının kokusu, meme ucundaki kokuyla aynı ve plasenta sıvısının kokusu her anneye özel ve eşsiz. Bu koku memedeki areola bezlerinden salgılanıyor ve amniyotik sıvı içindeki birçok molekül benzeşiyor.
Anne sütü kokusu, vanilya, muz, vanilya kokusu adrenalin salgısını düşürüyor. Mutluluk hormonu denilen endorfin salgısını artırıyor. Güzel kokular bebekleri sakinleştirmede kullanılabilir. Özelikle yapılan araştırmalar vanilya ve lavanta kokularının bebekleri sakinleştirdiği görülmektedir.
Lakin buradaki en önemli özelik kokunun doğal ve organik olması. Dolayısı ile muhakkak güvendiğiniz firmalardan tedarik edilmelidir. Ortamda bulunması yeterlidir kokuların direk bebeğe koklatılmamalı ve dahi tenine sürülmemelidir. Kullanmadan önce muhakkak doktora danışılmalıdır. Kullanım şekli 15 metre kareye 3 damla gelecek şekilde buhurdanlıklarda yahut difüzörde kullanılabilir.
Osmanlı’da doğum sırasında tütsü yakmak ve anneye gül koklama gelenekleri Tüm bunlarla anneyi rahatlatarak huzurlu hissetmesini sağlaya çalışılıyordu. Roman papatyası, lavanta, mandalina ve vanilya gibi kokuların bebeklerin sakinleşmesine, yatışmasına ve huzurlu hissetmesine yardımcı olacağı bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır” ifadelerini kullandı.