Küçükçekmece Gölü kıyısında sürdürülen Bathonea Yerleşkesi kazıları uluslararası sempozyumda masaya yatırıldı
Avcılar’daki Küçükçekmece Gölü kıyısında sürdürülen Bathonea Antik Liman Yerleşkesi kazıları ile ilgili düzenlenen sempozyumda bölgenin tarihteki önemi üzerinde durulurken, kazılarda ilk uygarlığın yanı sıra tarihi 9 bin yıl öncesine varan uluslararası ticaretin izlerinin gün ışığına çıkarıldığı belirtildi. Kazı heyeti başkanı Prof.Dr. Şengül Aydıngün, Viking izlerinin de bulunduğu Bathonea Antik Liman Yerleşkesi’nde Osmanlı döneminin kayıkhane veya tersanesinin de olabileceğini söyledi.
Barış Manço Kültür Merkezi’nde Uluslararası Avcılar Kent ve Tarih Sempozyumu’nun açılışında konuşan Belediye Başkanı Turan Hançerli, İstanbul’daki Yarımburgaz Mağaraları’nın bulunduğu Bathonea Antik Liman Yerleşkesi’nin Avcılar’da bulunduğunu, kazı çalışmalarının devam ettiğini, her geçen gün yeni bulgulara ulaşıldığını söyledi. Kaymakam Kemal İnan da tarihe ışık tutan çalışmaların yıl boyu sürmesini ümit ettiklerini ifade etti.
Sempozyumu yöneten aynı zamanda kazı başkanı Kocaeli Üniversitesi‘nden Prof.Dr. Şengül Aydıngün, İstanbul tarihinde son 9 bin yılda özellikle 8 bin 500-650 yılları arasında büyük kronolojik boşluk bulunduğunu, 2007 yılında başlatılan Bathonea kazıları ile bunun dolmaya başladığını söyledi. Prof.Dr. Aydıngün, Bathonea’da kazıların başlaması ile gün ışığına çıkarılan bulgu ve keşiflerin yerel ve uluslararası medyada geniş yer alarak önemli keşifler arasına girdiğini anlattı.
Prof.Dr. Aydıngün, Bathonea kazılarında Kıbrıs’tan getirilen ürünlerin yanı sıra Mikenler’e , (M.Ö 1600-1100 yılları arasında Antik Yunanistan‘da Tunç Çağı’nın son evresinde yaşanan dönem) ait seramiklerin gün ışığına çıkarıldığını belirtirken, şöyle dedi: “Bathonea’da uluslararası ticaretin M.Ö. 2 bin yıllarında geliştiğini görüyoruz. Buradaki yapılar 7’nci Yüzyıl’da büyük tahribata uğramış. Bathonea kazılarında yangın, saldırı izleri bulduk. Bunların Avar saldırısından kaynaklanmış olabileceğini düşünüyoruz. Bulunan sikkelerde tarihi Avar saldırısına denk geliyor. Çalışmalarımız sırasında Vikinglerin İstanbul’a geldiğine dair izler de bulduk.
Bu izleri ekibimizdeki Bizans ve Viking tarihi uzmanı Prof. Dr. Blazej Stanislawski’nin sayesinde izleri tespit ettik. Pek çok malzemenin Vikinglere ait olduğunu onun sayesinde bulduk. Kazılarımızda küçük ama önemli buluntular elde ettik. Küçük parçalardı. Binlerce parça değerlendirilmeyi bekliyor. Çoğu küçük parçalardan oluşan 104 bin adet seramik, 416 adet damgalı tuğla, 1116 adet metal eser ve, 35 bin 600 mozaik parçası olmak üzere olmak üzere toplam 147 bin 726 adet taşınabilir kültür varlığı çıkarıldı, bunların tek tek ayıklanıp, incelenmesi gerekiyor.”
Prof.Dr. Şengül Aydıngün, kazılarda Osmanlı Dönemi’ne ait olduğu değerlendirilen izlere de rastladığını, özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren burada Osmanlı’nın kayıkhane veya tersanesi olabileceği üzerinde durduklarını, önümüzdeki sezondan itibaren bu konuda çalışmalara başlayacaklarını ekledi. Bazı ülke temsilcilerinin de katıldığı uluslararası sempozyum yarın sona erecek.