Başkalarının mutluluğu elimizde olmayanların kötülüğüdür… Sahip olmadıklarımızın mutsuzluğu onların yanlış olduğunu kabul ettirir.
Kendini rahatlatmanın en güzel yoludur senin olmayana ya da olmayacağa çamur atmak. Tüm geçimini ya da kazancını kendi çalışmaları ve çabaları ile elde eden birinin, miras payı sayesinde yerleşkeler edinmiş ve başarılar sağlamış birine aciz veya onursuz olduğunu söylemesi gibi.
Elinde olmayan miras hakkı onun için gurursuz bir olay haline gelir çünkü asla ona sahip değildir. Çoğumuz, parasını saklayıp kendini tüm eğlenceden ve hayat lüksünden uzak tutan insanları aptal olarak yorumlarız. Halbuki bu durum onun mutluluk şeklidir ve biz bu mutluluk şekline elimizde olmadığı için saygı göstermeyiz.
Mutlukta yaşama şeklide zevklerde görecelidir
Bir yalan düşünün; çoğu doğrudan daha doğru kabul edilebilecek;
Gözleri görmeyen birinin görebilen herkes için söyledikleri gibi ‘kıymetini bilmiyorlar’
Halbuki kıymeti de mutluluğu da kişinin kendi isteklerince evrilmesi ile mümkündür. Bizim olmayana takılmaktansa elimizdekilerinin başkalarında olmadığı ya da zenginlik atfedilecek varlıklarımıza yönelebilsek sorun kalmayacak gibi.
Elimizde olmayanın hayranı sahip olduklarımızın nankörüyüz
Aslında bizim olmayana çamur atma sebebimizin temelinde ona olan açlığımız ve hayranlığımız yatmaktadır lakin tam burada aklımıza asla girmeyecek olan: herkes tatmin seviyesince kullanır elindekini. Kendi elimizdekileri ne kadar kullanabildiğimizden habersiz iftiralarla ya da nankörlükle suçlamalar yaparken varlıklarımızın başkalarının eksikleri olduğundan habersiz şikayetçisi oluruz: adaletsiz dağılım diyerek.
Hasetlik kavramını tanımlamak gerekir anlatılanları ikrar etmek için:
Hem mastar hem de isim olarak kullanılan haset kelimesi, başkasının sahip olduğu maddî veya mânevî imkânların kendisine intikal etmesi veya kıskanılan kişinin bu imkânlardan mahrum kalması yönündeki istek ve niyeti ifade eder.