Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, “Sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapma imkanı vardır” dedi
Bakan Gül, Türkiye Adalet Akademisi, Türk Tarih Kurumu ve Türkiye Barolar Birliği işbirliği ile düzenlenen ‘Türk Hukuk Tarihi Sempozyumu’nun açılışında konuştu. Bakan Gül, hukuk tarihindeki kanunnameler geleneği ve diğer metinlerin hukukun gelişimine katkı sağlayacağına inandığını söyledi.
Gül, hukukun özünü, toplumların kendi tecrübeleri, evrensel kurallar ve gelişmelerle şekillendirdiklerini söyleyerek, “Özellikle hukuk inşası metodolojik ve bilimsel yanı güçlü bir çaba ve gayret gerektirmektedir. Hukukun inşası sadece günün ihtiyaçlarının giderilmesi değil, daha önce yapılmış ve sonuç alınmış ya da alınamamış tüm uygulamaların da tespit edilmesini içermektedir. Güncel sorunları, yeni gelişmeleri tarihi birikim ışığında değerlendirirken bir anlamda da geleceği o anlamda yorumlama imkanı sağlamaktadır” dedi.
‘İYİ HUKUKÇU OLMANIN YOLU TEORİDEN GEÇER’
Bakan Gül, hukukun kanunla eşdeğer bir durum olmadığını söyleyerek, iyi bir hukukçu olmanın yolunun hukukun teorisine vakıf olmaktan geçeceğini anlattı. Gül, “Kanun başka hukuk başkadır. ‘Hukuk devleti’ derken ‘kanun devleti’ demediğimizi, insan haklarına dayanan hukukun evrensel standardını koruyan geliştiren devleti kastettiğimiz açıktır. Esas itibarıyla bir hukukçunun mesleki kalitesi de kanunu uygulama kabiliyetine göre ölçülmemelidir.
Kanunları bizatihi uygulamak hukukun hayata geçmesinde en önemli araçtır; ama bir hukukçu kimliğinin inşası bundan çok daha fazlasını gerektirmektedir. İyi ve kaliteli bir hukukçu olmanın yolu hukuk tarihi, hukuk sosyolojisi, hukuk felsefesi, hukuk mantığı kısaca hukukun teorisine vakıf olmaktan geçmektedir. Dolayısıyla hukukçu kimliği olaylara ve olgulara bir bütüncül yaklaşımla bakmayı teoriyle, pratiği ortaya koymayı gerektirmektedir” diye konuştu.
Bakan Gül, hukuk tarihinin ise hukukun dinamizmini öğrettiğini, değişim süreçlerini, uygulamaların sonuçlarını göstererek hukukun inşasında en önemli verileri ortaya koyduğunu söyleyerek, “Ülkemizde Kanun-i Esasinin 1876 gibi çok da geç olmayan bir tarihte ortaya çıktığını görüyoruz. Keza, 1921 Anayasasının 100’üncü yılındayız. Bakıldığında azımsanmayacak bir birikim ortadadır. Bu birikimi alarak da sivil, demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapma imkanı vardır. Dolayısıyla hukuk tarihi bu yönüyle de hem birikimlerle hem geçmişle geleceğe yürüme adına bir öz güven hukuk inşası anlamında da bir birikim imkanı sağlamaktadır” ifadelerini kullandı.
Programa, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, Türk Tarih Kurumu Başkanı Birol Çetin, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da katıldı.