MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ” Artık laiklik tartışmalarını bir kenara bırakalım, inanan-inanmayan kamplaşmasından vazgeçelim” dedi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Milli iradenin tecelli ettiği yegane mercii Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir, doğrudur; Gazi Meclis her meselenin çözüm mekanıdır. Fakat ihanetin çözüm kaynağı olamaz, bölünmenin çözüm adresi görülemez, bu kutlu çatı altında siyasi istismar kaygısıyla, emperyalizmin dayatmasıyla sanal sorunları çözmenin hesabı yapılamaz” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM‘de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, MHP’nin Cumhur İttifakı’yla birlikte Türkiye’nin muazzam sinerjisi, akıl ve gönül enerjisi olduğunu belirterek, “TBMM’nin bu yeni yasama yılında Cumhur İttifakı olarak Türkiye’mize yapacağımız, sağlayacağımız ve kazandıracağımız pek çok yasal düzenleme, insanımızı huzur, refah ve esenliğe kavuşturacak yine pek çok sayıda adım ve kararımız olacaktır. Bildiğiniz üzere, parti olarak eylül ayıyla birlikte sahadaki temas ve çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Siyasi faaliyetlerimizi ülkemizin her köşesine nüfus ve sirayet edecek şekilde yaygınlaştırdık. Salgın şartlarını titizlikle dikkate alarak düzenlediğimiz bölge istişare toplantılarımız hamdolsun canlı, coşkulu, düzenli, disiplinli, verimli şekilde geçmiş ve nihayetlenmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi yaparsa en iyisini yapar. Nitekim davamızın haklarını layıkıyla savunacağız. Vatan ve millet sevdasının bayraktarı olacağız” dedi.
‘KANLI BİR İTTİFAK KURULMUŞTUR’
Bahçeli, terörizmin paravan yapılanması Demokratik Suriye Meclisi’nin sözde yürütme kurulu başkanının ABD’nin bölgede kalacağını söylediğini hatırlatarak, “Kimin kimlerle yürüdüğü netleşiyor, sis perdesi aralandıkça aralanıyor. Biz ‘HDP demek PKK demektir’ diyorduk, meğerse bu denkleme ABD de bağımsız değişken olarak eklenmiştir. Yüz kızartıcı, utanç verici, insanlık değerlerini hiçe sayan kanlı bir ittifak Türkiye’ye karşı kurulmuştur. Böylesi bir dönemde, CHP Genel Başkanı’nın sözde Kürt sorununu telaffuz etmesi tesadüf müdür? Yoksa iç işgal cephesine restoresi ve yeni baştan dizaynı yapılarak siparişi verilen bayatlamış sömürge teklifi midir? Nedir bu gelişmelerin sır ve gizemi?” dedi.
‘KÜRT SORUNU YOKTUR’
Devlet Bahçeli, 2009 yılında Meclis Genel Kurulunda yaptığı bir konuşmayı anımsatarak şöyle devam etti:
“Zillet ittifakının ana ortaklarını ikaz ediyorum, sözde Kürt sorununu tartışmak demek, milleti tartışmak demektir. Milletin tartışılması devleti tartışmaya açmakla eş anlamlıdır. Bunlar benim şahsi fikrim değil, bin yıllık millet varlığının bu topraklarda tutunmak için, kanla, gözyaşıyla, çileyle bugüne aktardıkları stratejik mirasıdır. Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, Kürt kardeşlerimi sorun olarak gören CHP vardır, İP vardır, HDP vardır, köşesiz köşe yazarları vardır, karanlığın teşrifatçısı satılmış aydınlar vardır. Türk milleti birdir, kardeştir, büyük bir ailedir. Emperyalizmin ürettiği yargılardan istifade edip çöküntü ve yozlaşmayı servis edenler, bunun mucitlerine selam duranlar Türk milletini, milli birlik ve dayanışma azmini kırmak isteyen kötülerdir. Bunlar milli bünyemizdeki ayrık otlarıdır. Bunlar manevi buhran ve mensubiyet felci geçiren kimliksiz ve köksüz cephedir.”
‘KILIÇDAROĞLU’NU TERÖRÜN VAGONU YAPACAKTIR’
Bahçeli, HDP meşru organ değil, terörizmin gayri meşru oluşumu olduğunu savunarak, “HDP’yi meşru görmek, Kılıçdaroğlu’nu bölücülüğün ve terörün vagonu yapacaktır. Meşruiyetin değerlendirilmesinde yegane ölçü Anayasa’nın çizdiği hukuki ve siyasi çerçevedir. Anayasa’nın bu konudaki hükümleri şunlardır: Türkiye Cumhuriyeti devleti, tek millet ve tek devlet esasına dayanan, üniter yapıda kurulmuş milli bir devlettir. Ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Devletin temel amacı ve görevi; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini ve Cumhuriyeti korumaktır.
Siyasi partilerin eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz. Anayasa’nın ilk 4 maddesi milli varlığımızın kilidi, zırhı, ziynetidir. Buna aykırı hareket edilmesi Anayasal yaptırımlar uygulanmasını gerektiren Anayasa suçudur. Milli iradenin tecelli ettiği yegane merci Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir, doğrudur; Gazi Meclis her meselenin çözüm mekanıdır. Fakat ihanetin çözüm kaynağı olamaz, bölünmenin çözüm adresi görülemez, bu kutlu çatı altında siyasi istismar kaygısıyla, emperyalizmin dayatmasıyla sanal sorunları çözmenin hesabı yapılamaz” ifadelerini kullandı.
‘TERÖRÜN FATURASI 2 TRİLYON 256 MİLYAR 48 MİLYON DOLAR’
Devlet Bahçeli, FETÖ ve diğer örgütlerle mücadelede harcanan 350 milyar doların da eklemlenmesiyle terörün ülkeye toplam faturasının 2 trilyon 256 milyar 48 milyon dolar olduğunu belirterek, “Terör sorununa maruz kalmasaydık, teröre sarf edilen devasa kaynakla; 69 adet GAP projesi, 505 adet Marmaray, 749 adet Yavuz Sultan Selim Köprüsü, 1880 adet Osmangazi Köprüsü, 282 adet Kuzey Marmara Otoyolu, 205 adet İstanbul-İzmir otoyolu, 102 adet İstanbul Havalimanı, 564 adet Atatürk Barajı, 1834 adet İstanbul Şehir Hastanesi yapılabilir, 902 adet S-400, 644 adet Patriot Hava ve Füze Savunma Sistemi, 9 bin 24 adet de F-35 savaş uçağı alınabilirdi. Üstelik terörün anormal maliyetine katlanmış olmasaydık, önümüze koyulan kanlı faturayı ödemeseydik, bu günkü şartlarda kişi başına gelirimiz bin 585 dolar fazla olacaktı.
Sorarım sizlere kazanan kim, kaybeden kim? Zarar kime, ihanet kimden? Kılıçdaroğlu başka bir alemde yaşamıyorsa, Kandil merceğini gözüne koydurmamışsa, bu yakıcı gerçeklerden ne zaman haberi olacaktır? İzanı kaldıysa itiraf etsin, sonra nedamet getirsin. Meraklanmasın, bu millet onu bile affedecek gönül enginliğine haizdir” dedi.
Yurt tartışmalarına da değinen Bahçeli, “‘Yurt sorunu var’ diyenler, nöbetçi provokatörleri sahaya sürenler, ‘barınamıyoruz’ diye banklarda eylem yapan örgüt üyeleri, sizin propagandasını yaptığınız caniler olmasaydı, her mahalleye bu devlet yurt yapar, her evladımızı da sıcacık ve insani şartlarda ağırlardı. Yumurta, et, süt, peynir fiyatlarının artışından; çarşı, pazar, marketlerdeki vicdani olmayan zamlı ürün satışlarından samimi olarak sızlananlara, şikâyet edenlere hak veriyor, bu kardeşlerime bir şey demiyorum.
Fırsatçıların üzerine gidiliyor, simsarların peşine düşülüyor, vatandaşımızın kesesine göz diken yağmacılardan da hesap soruluyor. Destekliyoruz, sonuna kadar gidilmesini istiyoruz. Fakat vatandaşlarımızın günlük iaşe çabasını istismar edip pireyi deve yapanlara da terörün acıklı maliyetini hatırlatmak görevimizdir. Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır. Bir eli yağda, diğeri balda, yediği önünde, yemediği ardında, bir giydiğine bir daha dönüp bakmayan, ama sırayı siyaset alınca sahte vicdan ve merhamet edebiyatı yapan bir avuç kaymak tabakadan, imtiyazlı azınlıktan, merdane gibi dönen devrimci bozuntularından öğreneceğimiz de hiçbir şey yoktur” dedi.
Bahçeli, Türkiye’nin terör ve bölücülük sorunu olduğunu, bu soruna neşter vurulduğunu, cerrahi müdahalenin sonuna gelindiğini kaydederek, “Bölücü ve ayrılıkçı emellerin toplumsal siyasi kimlik talebi olarak kabul edilmesi, siyasi statü taleplerine zemin hazırlayacaktır. Sorunun kaynağı ve esası; bireysel hak, temel hürriyetler ve demokratikleşme özlem ve talepleri değildir. Yapılmak istenilen, bireysel kültürel haklar değil, oluşturulmak istenen bir azınlığın kolektif olarak kullanacağı siyasi azınlık haklarıdır.
Türkiye düşmanlarının CHP vasıtasıyla dillendirdiği, İP’in destek verdiği, HDP’nin organize edip kışkırttığı yapay sorunun en baştan itibaren böyle bir temelde ve etnik sorun olarak kabulü, sürecin PKK’nın talepleri doğrultusunda şekillenmesini kaçınılmaz hale getirecektir. Terörist Cemil Bayık’ın sözde Kürt sorununun çözüm yeri olarak Meclis’i, muhatabı da HDP olarak göstermesi CHP’ye girdiği verkaçın ifşasıdır. Böyle bir durumun vahametini, doğuracağı sonuçların ciddiyetini herkes çok iyi görmelidir.
Bunun sonucunda terör örgütü ve etnik bölücülerle, yöredeki kardeşlerimiz aynı kefeye konulacak ve PKK’nın bunların sözcüsü ve temsilcisi olduğu gibi bir sonuç doğacaktır. Bunun gerçek olmadığı ortadadır. Ancak böylesi bir ciddi tehlike görülmeye başlanmıştır. Bizi bugüne getiren kökenimiz, doğduğumuz yer, muhterem anamızın dili, ruhumuzu teslim ettiğimiz inancımız ve mezhebimiz ne olursa olsun, bizim adımız Türk milletidir. Son 200 yılda bu coğrafyada yaşananların tamamı bu tertemiz ve soylu milleti Anadolu’dan göndermek üzerine oynanmıştır. Sözde Kürt sorunu korosu buna payandadır, buna gönüllü hizmet edecek kadar alçaktır.”
Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin güçlenerek devam etmesi, gerekli olan uyum yasalarının önümüzdeki süreçte çıkarılması gerektiğini bildirerek şöyle dedi:
“Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi’nin işlerlik ve işlevsellik kazanması için mücadelemiz devam edecek, Cumhur İttifakı olarak Türkiye’nin yarınlarını güvenceye alma kararlılığımız sürecektir. Bir olacağız, birlikte hareket edeceğiz, dedikodulara aldırmayacağız. Cumhur İttifakı, Türkiye’nin diriliş ruhu, dik duruşudur. Bu ittifak ahlakıyla 2023 yılı, lider ülke Türkiye’nin müjdesi, müstesna dönemi olacaktır. Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümünü terörden arınmış, ekonomik yükselişi sağlamış, bölücülüğün belini kırmış, kardeşlik duygularımızı perçinlemiş, herkesi kapsayan sivil ve demokratik bir anayasayla karşılayacağımıza gönülden inanıyorum.
Artık laiklik tartışmalarını bir kenara bırakalım, inanan-inanmayan kamplaşmasından vazgeçelim; Türk milleti Müslüman bir millettir, manevi değerler üzerinde oynamalar, Anayasa temelinde yıkıcı teklifler ancak düşmanları sevindirecektir. PKK belgesini demokratik tutum belgesi olarak yutturmaya çalışan siyasi bölücülerin adaletin pençesinde hesap vermelerini yakından takip edeceğiz.
TBMM Karma Komisyon’da bekleyen 1359 yasama dokunulmazlığı tezkerelerinden, teröre yardım ve yataklık yapan milletvekillerinin öncelikle tasnif ve tefriki yapılarak karara bağlanmasını, ardından da Genel Kurula getirilmesini istiyoruz. Terörle mücadelenin hukuki alt yapısını sağlam esaslara bağlamak adına, devam eden FETÖ ve PKK davalarının sonuçlanmasını temenni ediyor, yargının hızlı çalışmasını bekliyoruz.
Erken seçim tartışmalarına da değinen Bahçeli, “Kılıçdaroğlu, partisine ‘baskın seçime hazır olun’ mesajı veriyor. Zihni ve siyaseti baskın yemiş bu zata tekraren hatırlatıyor, sözlerimin kulağına küpe olmasını ümit ediyorum. Erken seçim, seçimlerin öne çekilmesi, baskın seçim yoktur. Herkes hesabını 2023 yılının Haziran ayına göre yapmalıdır. Zillet ittifakı biraz sabretsin, onlara cumhurun gücünü, Türkiye’nin büyüklüğünü, ona buna minnet etmelerinin sonuçlarını mutlaka aziz millet iradesiyle göstereceğiz” diye konuştu.