Ayvansaray’daki evinde başına dayadığı silahla hayatına son verdiği belirtilen 26 yaşındaki, babası Türk, İngiltere vatandaşı Ayşe Rhıannon Vural’ın ölümüne ilişkin soruşturmaya yaklaşık 3 yıl sonra takipsizlik kararı verildi.
Kızının ölümüyle ilgili şüpheleri bulunan Tracie Brookes (55) ise intihar notunu göremeden ve şahsi eşyalarını alamadan ülkesine döndü. Brookes, kızının çocukluğundan beri yanından ayırmadığı peluş tavşanını bile alamadığını belirterek “Kızıma ait bir veda notu olduğunu da öğrendim. Notu göremedim çünkü mahkeme göstermedi. Notu yazan Ayşe miydi, onun el yazısı mıydı? Fakat bazı eşyalar kayıp. Özellikle de kızımın tavşanı. Ne söylenir bilmiyorum, hayal kırıklığı yaşıyorum. Çok fazla hayal kırıklığı yaşıyorum. Çünkü kalbim kırık. Cevap alamıyorum” diyerek gözyaşı döktü.
KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA KARAR VERİLDİ
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma sonucunda verilen takipsizlik kararına göre, Fatih Asayiş Büro Amirliğine 11 Eylül 2020 günü, saat 16.26 sıralarında bir kadının kafasına silahla ateş ettiği ihbarı yapıldı. Olay yerine giden polis, adının Ayşe Rhıannon Vural olduğunu belirlediği kızın öldüğünü tespit etti. Ardından Vural’ın cenazesi otopsi raporu alınmak üzere Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırıldı.
Raporda, vücudundaki merminin öldürücü nitelikte olduğu ve bitişik atış mesafeden yapıldığı kaydedildi. Ardında “Ararat çok…” ile başlayan ve “Hoşçakal” ile biten intihar notu bıraktığı belirlenen Ayşe Rhıannon Vural’ın el yazılarının Kriminal Müdürlüğünce yapılan incelemesinde kira sözleşmesindeki yazısı ve imzasıyla uygun olduğu kanaatine varıldığı takipsizlik kararında yer aldı. Ayrıca Vural’ın sağ el dışında atış artıklarının bulunduğu belirtildi; telefonları ve bilgisayar üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde de herhangi bir bulguya rastlanmadı.
Kararda, Ayşe Rhıannon Vural’ın ölümünün intihar sebebiyle meydana geldiği, başka birinin yönlendirmesiyle veya yardım etmesiyle intihar eylemi gerçekleştirdiğine dair somut bir delil elde edilemediği, bu nedenle olayda ikinci bir şahsa atfedilecek bir suç tespit edilemediği belirlenerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği belirtildi.
KIZININ ŞAHSİ EŞYALARINI ALMAK İÇİN, DAVA AÇMASI GEREKTİĞİNİ ÖĞRENDİ
Soruşturmaya takipsizlik kararı verilmesinin ardından Türkiye’ye gelen anne Tracie Brookes, kızının şahsi eşyalarını almak istedi. Türkçe bilmeyen anne Tracie Brookes, vatandaşların yardımıyla takipsizlik kararını okuyunca şaşkınlığa uğradı. Kararda kızının intihar mektubu yazdığını öğrenen anne Brookes, kararda sadece girişi ve son kelimesi yazan notun tam halini görmek istedi.
Buna rağmen intihar notu, “delil” olduğu gerekçesiyle anneye verilmedi. Adli Emanet Bürosu’nda duran kızının eşyaları duruşma günü gelmeden anneye verilmedi; ancak eşyaların listesi verildi. Listeyi inceleyen anne, kızının çocukluğundan beri yanından hiç ayırmadığı oyuncak tavşanın da listede olmadığını gördü. Oyuncak tavşanın kızı için çok önemli olduğunu söyleyen anne, oyuncak tavşanın evde olmamasının imkansız olduğunu söyleyerek hem Emniyete hem de savcılığa başvurdu. Ancak her iki kurum da oyuncağın evde bulunan ve liste altına alınan eşyalar arasında olmadığını söyledi.
“KIZIM NASIL SİLAH BULDU BİLMİYORUM”
Kızının intihar ettiğine inanmakta güçlük çeken Brookes, “Ayşe Türkiye’yi severdi, İstanbul’u severdi. 2019 yılının başlarında İngiltere’den iş aramaya İstanbul’a geldi. Burada bir aileyle tanıştı, o aileden Ferhat diye biriyle görüşmeye başladı. Herşey bir süre boyunca normaldi. Fakat Ayşe, ona ve ailesine çok para harcıyordu. Ferhat’ın ailesi ve özellikle kardeşi Mahmut’la da yakındı.
Gelecek için çok heyecanlıydı. Aşk içindeydi. Ferhat’a hediyeler alıyordu, onu önemsiyordu. Bir süre sonra birşeyler yanlış gitti. Ferhat onu terk etti. Bu onu takıntılı hale getirdi” dedi. Kızının bir ara İngiltere’ye döndüğünü ancak yeniden İstanbul’a geldiğini söyleyen Brookes şunları anlattı:” Ayşe İstanbul’da bir işe girdi. O zaman da Ararat diye biriyle tanıştı. Ararat’la birlikteydi, ondan çok hoşlanıyordu. Fakat, hala Ferhat ve Mahmut’la problemleri vardı. Mahmut bir şekilde İstanbul’da sokak ortasında Ayşe’yi dövmüştü.
Dövdükten sonra yüzü çok kötü durumdaydı; gözü, kaşı, burnu kan içindeydi. Ayşe polise gitmek, şikayetçi olmak istemiş. Yolda Ayşe’yi o şekilde bulan melek gibi bir adam, adı Recep, ona polis merkezine gitmesinde yardımcı olmuş. Ayşe polis merkezine giderek kendisini döven Mahmut hakkında şikayetçi olmuş. Mahmut bu sıralarda kızımı tekrar ölümle tehdit etmiş.
Yine, ‘İstanbul’dan git, bir daha da gelme’ demiş. Fakat kızım evine gelmedi. Asla evine gelmedi ve işte bu oldu. Ne yanlış gitti bilmiyorum. Kızım öldü. Kızım nasıl silah buldu bilmiyorum. Ona kim silah verdi bilmiyorum. Kızım İngiltere’dendi, biz İngiltere’de silah bilmeyiz, bizim silahımız olmaz. Ayşe silahlarla ilgili hiçbir şey bilmezdi. Ama biri ona silah vermişti.”
“KIZIMIN EŞYALARINI ALAMADAN İNGİLTERE’YE DÖNMEK ZORUNDAYIM”
Kızının ölümüyle ilgili şüpheleri bulunan Tracie Brookes, “Biri ‘Bu silahı al kendini vur’ demiş olabilir ya da o birileri onu vurmuş olabilir. Ayşe’nin elinde barut kalıntısı bulundu. Bu yüzden savcı, ‘Ayşe kendini öldürmüş, bu bir intihar’ dedi. Ama, ben merak ediyorum, orada başka biri var mıydı, biri mi yapmasını söyledi. Anlamıyorum. Her şey boşluğa dönüştü bundan sonra.
Cenaze için buraya geldik, sonra Çağlayan Adliyesi’ne geldik. Bize yardımcı olunmadı” diye konuştu. Kızının yanında bulunan silahla ilgili iddialarını aktaran Brookes, “Ayrıca Interpol de dahil olmuş olabilir. Çünkü o silah ‘sıcak’ bir silahmış. Daha önce suç işlenmiş suça karışmış bir silahmış. Ayşe ile değil fakat birileri o silahı daha önce kullanmış. Kızıma vermiş ve kızım kendisini öldürmek için kullanmış” dedi.
Brookes, gözyaşları içinde hayal kırıklığı yaşadığını vurgulayarak “Kızımdan kalan eşyaları alamadım. Çünkü Ayşe’den kalanları alabilmem için, bir başka duruşmaya geleceğim. Onların bana verilmesini istiyorum, İngiltere’ye götürebilmem için. Ayşe’ye ait eşyaların, Ayşe’nin öldüğü apartman dairesindeki eşyaların bir listesi var. Belgelenenlerin çoğu teknik aletler. Elbiseleri yok. Kızımın peluş bir tavşanı vardı. Disney tavşanı, Bambi filminden, ismi Thumper, kızım onu çok severdi. Nereye giderse gitsin yanına götürürdü, İstanbul’a, İngiltere’ye.
Fakat o listede yoktu. Hayal kırıklığı yaşıyorum çünkü tekrar kızımın hiçbir eşyasını alamadan İngiltere’ye dönmek zorundayım. Kızıma ait bir veda notu olduğunu da öğrendim. Notu göremedim çünkü savcılık bana göstermedi. Notu yazan Ayşe miydi, onun el yazısı mıydı? Onun eşyalarını alabilmek için bir başka duruşmaya geleceğim. Fakat bazı eşyalar kayıp. Özellikle de o tavşan. Ne söylenir bilmiyorum, hayal kırıklığı yaşıyorum. Çok fazla hayal kırıklığı yaşıyorum. Çünkü kalbim kırık. Cevap alamıyorum” diye konuştu.