Ayrılığın çeşitleri olduğunu biliyor muydunuz? Tabi ki de bilmiyorsunuz ve o yüzde şuan da bu satırları okuyorsunuz öyle değil mi? Evet arkadaşlar Ayrılık her insana göre çeşitlilik gösterir.
İlk aşama ayrılığın kararlılık evresidir
Bu aşamada ayrılmak isteyen taraf aslında ayrılmış olan kişiden her zaman daha fazla üzülür ve üzerine daha fazla yük binmektedir. Çünkü bu evreye gelirken ki tüm yaşadıkları ve yaşantısını gözden geçirmiştir ve artık bir çıkış yolu bulamamaktadır. Bu yüzden bu evre artık her iki taraf için zor olsa da ayrılmayı isteyen taraf için daha zor olacaktır.
Şunu unutmayın birinden ayrılmak kolaydır ama ondan kopmak zordur… bu evreye gelirken ayrılan taraf her zaman neden ben yapıyorum? neden bitiren taraf benim? onu yarı yolda mı bırakıyorum? yoksa bu son bizi daha mı kötüye sürükleyecek sorularıyla kendini yiyip bitirmektedir. ama şunu bilmiyordur ki eğer sağlıklı bir ilişkisi zaten olmuş olsaydı ayrıldığı kişi ona uygun biri değilse vaktini ve beynini bu boş sorularla harcamaz ve kendini üzmezdi…
İkinci aşama ayrılığın süründüğü ve fırsatların zorlandığı evredir
Bu evrede artık ayrılan kişi o zor olan konuşmayı yapar ve karşıda ki kişi de dilerse arkadaş kalmayı ya da iyi bir şekilde ayrılmayı talep eder ama çiftler bu evrede o kadar yıpranmış ve ilişki sadece bitmeye odaklıdır ki karşıda ki kişi bu fırsatları sadece kendisi için duygu sömürüsü olarak kullanıp her fırsatı ilişkiyi canlandırmaya uğraşmak ya da süründürmeye odaklıdır..
Oysa ki bu evrede tek düşüneceğiniz şey bu ilişkiyi sessizce acısız bir şekilde bitirmektir, çünkü ucu açık kalan ve uzayan her ilişki acı çekmeye mahkumdur. Hayat size bazen başka çıkış yolları da sunmaktadır ama siz sanki tek çıkış yolunuz var ve bu sizin üzerinize dikilmiş bir gömlek gibi sadece o yolu tercih edersiniz ve sonuçları size ağır gelir. İşte o zaman yapmanız gereken te şey duygularınıza hakim olmak ve her şeyi içinizde yaşamaktır…
Çünkü böyle olduğunda karşıda ki kişi daha az acı çeker ve sizin onu hiç umursamadığınızı düşünür, bu bazı noktalarda iyi olsa da bazı noktalarda gurur meselesi haline gelmektedir. Ve devreye beni hiç sevmedin mi? Hiç mi benimle mutlu olmadın ya da bu ayrılığı planlıyor muydun? gibi sorularla da karşınıza çıkmaktadır. Kıyafetleriniz küpeleriniz ya da kemer ve kravatınız ve daha bir sürü eşyalar bunlarda bir fırsat yaratmaktan ibarettir…
Ve son aşama kabullenme evresi..
En acı verici evredir ki iki tarafta bunu hissetmektedir. Çiftlerden biri her zaman daha çok sevmiştir ve tepkisini içinde yaşayamaz dışa vurmak zorundadır. Çünkü acıyı başka türlü hafifletme yolu bilmiyordur… Ama bu durum iki taraf için de her şeyi zorlaştırır ikinci evrede ki tüm fırsatları denemiş olsa da artık acıyı kabullenip artık hayatını buna göre şekillendirmek zorundadır. Çünkü evet arkadaşlar kimse ilk gün ki tanıdığımız gibi kalmıyor. Hayat seçimlerimizden oluşur ailelerimizi biz seçemeyiz belki ama arkadaş ve eşimizi biz seçebiliriz..
Bir söz vardır ki her iki taraf içinde sindirmesi zor bir söz ” Birini sevmeyi bıraktığında, içinde ölmeye başlar..” eğer tercihleriniz doğru ise zaten bir evlilik ile bunu taçlandırabilirsiniz ama tercihleriniz zor ve yanlış bir tercih ise işte bu söz ile ayrılığı kabullenirsiniz…