1979 yılında UNESCO’nın İnsanlığın Kültür Mirası listesine eklenen bu iki kampın kalıntıları ve Yahudi Mezarlığı, Auschwitz-Birkenau Devlet Müzesi ve Holokost anma mekânı olarak kamuya açılmıştır.
Aushwitzh toplama kampı müzesi, Polonya’nın Krakow şehrinin 60 km batısında Birkenau köyü yakınlarında kurulmuştur. Nazi Almanyası tarafından ikinci dünya savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma ve sistematik katliam imha kampı olmakla beraber birçok insanın farklı şekillerde katledilmesine sebep olan bir yerdir.
Kampın girişinde yazılı olan ‘Çalışmak Özgürleştirir’ yazısı, farklı yerlerden toplanan milyonlarca insanın sadece çalışma amaçlı toplanmış olduklarına inandırılmak için yazılmış bir katliamın başlangıç hareketidir. Öyle ki planladıkları ve istedikleri gibi milyonlarca insanı farklı şekillerde, çeşitli işlerde ve deneylerde kullandıktan sonra kimini direkt öldürerek, kimini de önce gaz odasında öldürdükten sonra krematoryum bölümünde yakarak cesetlerinden kurtuluyorlardı.
1979 yılında UNESCO‘nın İnsanlığın Kültür Mirası listesine eklenen bu iki kampın kalıntıları ve Yahudi Mezarlığı, Auschwitz-Birkenau Devlet Müzesi ve Holokost anma mekânı olarak kamuya açılmıştır. Şuan müzeye çevrilen bu kamp, her yıl milyonlarca ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Aushwitzh toplama kampının müzeye çevrilmesindeki en önemli amaç ise; o dönemde insanlara uygulanan işkenceleri, maruz kaldıkları deneyleri ve insanların acımasızlığını gelen ziyaretçilere hissettirerek acılarına ortak olmaktır. Şimdi bu müzenin önceki halini, işkencelerle dolu koordineli kapılarını birlikte aralayalım.
Auschwitz toplama kampı Nazi rejimi tarafından oluşturulan en büyük kamplardan biriydi. Üç ana kamptan oluşuyordu. Kampların hepsinde zorunlu çalıştırılmak için getirilmiş ve hapsedilmiş esirler vardı. Mayıs 1940’ta Auschwitz I, 1942’nin başında Auschwitz II (Auschwitz-Birkenau) ve Ekim 1942’de Auschwitz III (Auschwitz-Monowitz) inşa edildi.
AUSCHWITZ KAMPININ BÖLÜMLERİ
AUSCHWITZ I
Ana kamp Aushwitz I, bölgede kurulan ilk kamptır. Yapımına 1940 yılında başlandı.
Diğer Alman toplama kampları gibi, Auschwitz I’in kurulmasının da 3 amacı vardı:
1) Nazi rejiminin ve Polonya’daki Alman işgalci birliklerin gerçek düşmanlarının ve düşman olduğu düşünülen kişilerin hapsedilmesi,
2) Zorunlu çalıştırma suretiyle inşaatçılıkla ilgili (daha sonra, silah yapımında ve savaşla ilgili diğer işlerde) kullanılabilecek işçi tedariki,
3) Nazi Almanya’sının güvenliği için, subaylar ve polis tarafından ölüm emri verilen küçük, hedef grupların fiziksel olarak ortadan kaldırılabileceği bir alan sağlamak.
Pek çok toplama kampında olduğu gibi, Auschwitz I’de de gaz odası ve krematoryum vardı. Mahkûmların çoğu gazla öldürülmüyordu. Kimin gaz odasına kimin krematoryuma gidileceği oranın ünlü doktorları tarafından belirleniyordu. Auschwitz I’de, doktorlar hastanede 10.Blok’ta tıbbı deneyler yaptı. Bebekler, ikizler, cüceler üzerinde bilimsel olmayan araştırmalar yürüttü ve yetişkinler üzerinde zorunlu kısırlaştırma, hadım etme ve hipotermi deneyleri gerçekleştirdi. Bu doktorların en ünlüsü Dr. Josef Mengele’dir.
Anita Lasker,(dönemin tanıklarından) Mengele’yi şöyle anlatıyor:
“Dr. Mengele orada çeşitli deneyler yapıyordu. Kadınlar, deneylerin yapıldığı Auschwitz’in ünlü 10’uncu bloğuna getiriliyordu. Ve kadınlar deneylerde kobay olarak kullanılmak üzere kısırlaştırılıyordu… İkizlerle ilgili de yapılan deneyler vardı. Dilleri tamamen dışarı doğru çekilerek koparılıyordu, burun delikleri de zorla açılıyordu.“
Krematoryum ve tıbbî deneylerin yapıldığı blokların arasında, subaylarının binlerce esiri infaz ettiği “Kara Duvar (Black Wall)” yer alır.
AUSCHWITZ II
Auschwitz II kampının yapımı Ekim 1941’de başladı. Kurulan üç kampın arasında, Auschwitz II kampın en yüksek toplam esir sayısına sahipti. Kamp dikenli elektrikli tellerle birbirinden ayrılan bir düzine bölüme ayrılmıştı. Auschwitz I’de olduğu gibi, subaylar ve köpek bakıcıları kampta devriye gezerdi. Kampta kadınlar ve erkekler için bölümler mevcuttu. Almanya, Avusturya ve Orta Avrupadan getirilen Romanlar için aile kampı Yahudi aileleri içinde ayrıca aile kampı mevcuttu. Auschwitz II kampında ayrıca ölüm merkezi olarak kullanılabilecek tesisler de vardı.
Bu kamp Almanların Avrupalı Yahudileri öldürme planında çok önemli bir rol oynadı. 1941 yazı ve sonbaharında, Zyklon B gazı cinayet aracı olarak Alman toplama kamplarında kullanılmaya başlandı. Auschwitz I’de, Eylül ayında, subaylar Zyklon B gazını ilk kez toplu katliam aracı olarak test etti. Bu deneylerin “başarısı” Zyklon B’nin Auschwitz kompleksindeki bütün gaz odalarında kullanılmasına yol açtı. Subaylar Auschwitz II kampında gaz odalarında öldürmeyi planladıkları kişi oranına göre, kamptaki tesislerin yetersiz olduğuna kanaat getirdi. 1943 yılının Mart ve Haziran ayları arasında dört büyük krematoryum binası inşa edildi.
Hepsinde şu üç bölme vardı:
- bir adet soyunma odası,
- büyük bir gaz odası ve
- krematoryum fırınları.
Auschwitz II kampında gaz odalarında öldürme işlemine Kasım 1944’e kadar devam etti.
AUSCHWITZ III
Monowitz olarak da bilinen Auschwitz III, Polonya kasabasında Ekim 1942’de kuruldu. 1941 baharında, yöneticiler sentetik kauçuk ve akaryakıt üretme planlarını uygulama adına toplama kampındaki işgücünden faydalandıkları bir fabrika kurdu. Kurulan fabrika da çalışacak işçilerin kapasitesine göre sınıflandırma yapıldı.
Auschwitz III’te Almanların belirlediği iş disiplinini ihlal ettiklerine inanılan Yahudi olmayan esirler için yapılmış bir “İşçi Eğitim Kampı” da vardı.
Hüzün turizmi kapsamında değerlendirilen Auschwitz-Birkenau Anıt ve Müzesi, her yıl milyonlarca ziyaretçiye ev sahipliği yapıyor. Yaşanılan bu acılı günlerin en büyük kanıtı olan AUSCHWITZ müzesi, bize insanlık dışı hadiselerin nasıl yaşandığını, insanların ailecek kandırılıp nasıl ölüme adım adım yaklaştığını tüyler ürpertecek kanıtlarla gözler önüne seriyor. Bu yüzdendir ki gelen ziyaretçilerinde, bu müzenin diğer müzelerden çok farklı olduğunun bilincinde olup içerisini gezerken bu bilinçle hareket etmeleri beklenir.
Çünkü sonuç olarak gezilen her bir yerde yaşanılmış acı çığlıkların izleri mevcut. İçler acısı bir durumun yürek burkan kırıntıları içinde nasıl duygudan yoksun şekilde bilinçsiz davranılabilir ki? Hangi insan, hangi vicdan saygı çizgisini aşmış davranışları böyle hissiyatı derin bir mekânda kaldırabilir? Olur, da bu müzeyi gezmek isterseniz insanlığımızın hatırına, yaşanılmış acılara saygı göstererek tutumlu davranışlar çerçevesinde gezin. Aksi halde bu durum böyle bir müze için kanayan yara haline gelir.
MÜZE İÇİN GEREKLİ BİLGİLER BU ŞEKİLDE VERİLMİŞTİR:
- Biletler otobüste veriliyor. Servisler 6:20’de başlıyor, yaklaşık 1,5 saatte ulaşıyor.
- Giriş için dil seçimi yaparak müsait olan grup için bilet alıyorsunuz.
- Adınızı gösteren herhangi bir kimlik kartı istiyorlar.
- Hangi saat için grupta kaç kişilik yer kaldığını ekranda görüyorsunuz. Giriş 60 PLN.
- Gişeden verilen hiçbir kağıdı kaybetmeyin.
- Giriş saatinizden 15 dakika önce kapıda olun.
- Girişte şemsiyenin altında toplanıp içeri giriyorsunuz.
- İçeri girerken ancak küçük el çantasına müsaade ediyorlar.
- Kulaklıkları girişte alıyorsunuz.
Müze kurallarına uygun şekilde gezmeye önem gösterelim.