Prof. Dr. Mehmet Ceyhan “Aşıda bu kabul edilebilir bir durum değil. Sağlıklı insana yaptığınız için aşıda ciddi hiçbir yan etki kabul edilemez” dedi.
Hacettepe Üniversitesi‘nden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ve Prof. Dr. Murat Akova, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) kan pıhtılaşmasına neden olduğu gerekçesiyle 23 ülkede kullanımı askıya alınan AstraZeneca aşısının faydasının zararlarından fazla olduğu için kullanılmasını önermesini değerlendirdi. Ceyhan, “Aşıda bu kabul edilebilir bir durum değil. Aşıda, sağlıklı insana yaptığınız için ciddi hiçbir yan etki kabul edilemez” dedi.
Akova da dünyada aşıya erişimle ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu belirterek, “O nedenle böyle kolay üretilen ve elde çok fazla olan bir aşının kaybedilmesi pandemi ile ilgili mücadelede ciddi sıkıntılara yol açabilir. O yüzden hem DSÖ hem de Avrupa ilaç Ajansı yarar dengesinin daha ağır bastığını düşünüyor” dedi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Akova, dünya genelinde kan pıhtılaşmasına neden olduğu şüphesiyle AstraZeneca’nın ürettiği koronavirüs aşısının kullanımının 23 ülkede askıya alınması ve DSÖ aşının faydalarının zararlarından daha çok olduğunu belirterek kullanılmaya devam edilmesi önerisini değerlendirdi.
Ceyhan, aşının sağlıklı ve çok sayıda insanda uygulandığı için ilaçtan farklı olduğunu söyleyerek, “Bu gibi uygulamalarda aslında aşı dışı nedenlerle ortaya çıkan olaylar herkese yaptığınız için aşılanan insanlarda dikkat çeker. Böyle dir durumda aşı uygulamalarını emin oluncaya kadar askıya almak zorundasınız” dedi.
‘DSÖ’NÜN AÇIKLAMASI KABUL EDİLEBİLİR BİR DURUM DEĞİL’
Prof. Dr. Ceyhan, DSÖ’nün AstraZeneca aşısına ilişkin yaptığı açıklamaya ile ilgili, “DSÖ, ‘faydası zararından çok, kullanın’ diye açıklama yaptı. Aşıda bu kabul edilebilir bir durum değil. Aşıda, milyonlarca ve sağlıklı insana yaptığınız için ciddi hiçbir yan etki kabul edilemez. Bu nedenle mutlaka emin olmak lazım. İlk değerlendirmelerde bakıldı ki, özellikle bu bahsedilen damar içi pıhtılaşma olayı zaten aşıya bağlı olabilir diye düşünülen sayıya göre daha fazla.
Damar içi pıhtılaşması aşı ile hiç gösterilen bir durum değil; ama yüzlerce farklı bir hastalığın neden olabileceği bir durum ve aşının yapıldığı yaş grubunda da daha sık görülen bir durum. Bunu, ölenlere yapılan otopsiler ile buna neden olan hastalıkların varlığı, yokluğu ile ilgili çalışmalarla desteklemek zorundasınız. Bunlar desteklenene kadar kural olarak aşı çalışmaları askıya alınır” diye konuştu.
‘AŞI İLE İLGİLİ ÇIKABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM’
Prof. Dr. Ceyhan, pıhtılaşmanın aşı ile ilgili olabileceğini düşünmediğini belirterek, “AstraZeneca aşısına benzer vektör aşılar uygulanıyor, hiç buna benzer durum görülmedi. Aşı geç uygulamaya girmesine rağmen en çok kullanılan ikinci aşı konumuna geldi. Burada AstraZeneca ile ilgili etkinlikle ilgili sorunlar vardı. Çok farklı sonuçlar rapor edildi. Yani görünen o ki etkinliği biraz mRNA aşılarına göre düşük; ancak ondan da diğer aşılarda olduğu gibi özellikle ağır hastalığı engelleyebildiği için birçok ülke aldı” ifadesini kullandı.
AKOVA: BİRAZ DAHA VERİ TOPLANMASINA İHTİYAÇ VAR
Prof. Dr. Murat Akova, İngiltere’de bu aşılamanın devam ettiğini belirterek, “Şimdiye kadar yaklaşık 17 milyon doz yapıldı bu aşıdan ve bunun 11 milyon dozu İngiltere’de yapıldı. Dünyanın pek çok ülkesinde de aslında bu aşı var. Ama ortaya çıkan pıhtılaşma ve kanama yan etkileri nedeniyle pek çok ülkede önlem olarak durdurdu.
Burada da esas önemli olan şey şu; Almanya’da 1.6 milyon doz yapılmış şimdiye kadar ve bu 1.6 milyon doz içerisinde 7 tane beyin toplar damarlarında pıhtılaşma dediğimiz aslında çok nadir rastlanan bir rahatsızlık ortaya çıkmış. Alman sağlık otoriteleri bu rahatsızlığın aşı sonrasında normalin 4-5 katı üstünde olduğunu söylüyorlar. Ama bu konuda da bir görüş birliği yok. İngiltere’deki uzmanlar bu rakamın kabul edilebilir bir rakam olduğunu söylüyorlar. Normal toplumda bu yan etki görülen bu hastalık ‘damar içi pıhtılaşma daha yüksek oranda görülür’ diye bir şey ifade ediyorlar.
Ama yine de bu durumun değerlendirilmesi gerekiyor. Bu da tabii ciddi bir durum. 7 kişiden 3 kişi ölmüş ve bunlar genellikle 50 yaş altında olan kişiler. Gençlerde böyle bir ölüm olayı söz konusu olunca haliyle ülkelerde durumun ne olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Biraz daha veri toplanmasına ihtiyaç var” dedi.
‘ETKİNLİĞİ YÜZDE 80 CİVARINDA’
AstraZeneca’nın yüzde 80 civarında etkinliği olan, kolay üretilebilen, normal buzdolabı sıcaklığında saklanabilen bir aşı olduğunu belirten Prof.Dr. Akova, şunları kaydetti:
“Bu aşının ilk yapılan çalışmasında bir sorun ortaya çıkmıştı. 21 gün arayla yapıldığı zaman ve 2 aşıyı da tam doz olarak yaparsanız aşının etkinliği yüzde 50 civarında düşük bulundu. Bunun sebebinin de bu aşının yapılmasında kullanılan ‘adenovirüs’ adını verdiğimiz normalde üst solunum yolu enfeksiyonu yapan ve zararsız bir enfeksiyon yapan insan adenovirüsü değil, şempanze adenovirüsünün taşıyıcı olarak kullanılması söz konusu. O yüzden şimdi İngiltere’de bu aşının doz aralığı açıldı ve 3 ay arayla yapılıyor.
DSÖ sanırım, pandemiye bağlı olan ölümler aşının yan etkisine bağlı olduğu düşünülen yan etkilerden kat kat fazla olduğunu değerlendiriyor. Öte yandan dünyada aşıya erişimle ilgili ciddi sıkıntılar var. O nedenle böyle kolay üretilen ve elde çok fazla olan bir aşının kaybedilmesi pandemi ile ilgili mücadelede ciddi sıkıntılara yol açabilir. O yüzden hem DSÖ hem de Avrupa ilaç Ajansı (EMA) yarar dengesinin daha ağır bastığını düşünüyor.”